9 Mayıs 2017, Balıkesir. Salı gecesi saat 23 sıralarıydı. Şiddetle kapı vuruldu. Ev halkı mutfakta çay içiyordu. Kızını ziyarete gelen büyük baba, yatsı namazına hazırlık için henüz kalkmıştı. Cemaatle namaz kılacaklardı.
Ev sahibesi hanım, şiddetle çalan kapıya yöneldi. Kimseyi beklemiyorlardı. İçinden, ‘Kim acaba bu saate? Neden zili çalmıyor?’ diye geçirdi. Kapıyı açtı. Gelen sivil kıyafetli 10 kişiydi. Kimsiniz? sorusuna cevap vermediler. İçeri daldılar. Odalar ve banyodan ev halkını toplayıp ittire ittire salona doldurdular. Evde küçük bir kız çocuğu vardı. Annenin, ‘kızımı bana verin’ yalvarışına aldırış etmediler. Biri, ‘biz kızına senden iyi bakarız, çek ellerini’ diye bağırdı küstahça! Telefonları topladılar.
Gelen polisti! Girdikleri ev bir vatandaşa aitti. Bu arada içerden sesler yükseldi. Bir kaç dakika sonra, ‘kaçırıyor’ diye bağırdı biri. Bir kaç polis aşağı indi. İçerdekiler hiç bir yere kıpırdatılmadı!
Zaman durmuştu. Büyükbabanın olduğu odada neler yaşanmıştı? Bir kaç polis aşağıya neden inmişti?
2 saat süren bir arama yaptılar evde. Ayni zamanda ev sahipleri sorgulanıyordu. Psikolojik baskı altında ardı ardına sorular sordular. Annenin lavaboya gitme isteğini geri çevirdiler, ısrar edince bayan polis refakatinde ve kapı açık olmak kaydı ile izin verdiler.
Saatler 01.30’u gösteriyordu. Arama bitti. Sorgu da... Polis aşağı inerken anne bir fırsatını buldu, balkondan aşağı baktı. Gözlerine inanamadı. Sevgili babası kanlar içinde sokak ortasında yatıyordu! Çaresiz döndü annesi ve eşinin yanına. Annesine gördüğünü söyleyemedi. Yaşlı kadının psikolojik rahatsızlığı vardı, gözyaşlarını içine akıttı... Küçük kızını bağrına bastı.
Bir süre sonra savcı geldi. İnceleme yapacağız, dedi! Bir iki dakika sürdü inceleme! Sadece bir dakika...
Ambülans sesi duymadılar! Doktor çağrılmadı! Ölüm saatine 23.30 yazılmıştı.
10 Mayıs tarihli kara Propaganda bültenlerinde olay, “Erzurum irşad imamı balkondan kaçarken düştü ve öldü” başlıkları ile duyuruldu... Başlık ve satırlardan kin ve nefret kusuluyordu! Akit isimli olan, “F. tö’nün toplantısına baskın yapıldı! Kaçmak isterken öldü’ yazmıştı!
Şüpheli şekilde ölen kişi, Mustafa Hikmet Kayapalı idi. İlahiyatçı ve yazardı. 59 yaşındaydı.
11 Mayıs perşembe sabahı babalarını Bursa adli tıptan alabildi aile. Öğlen namazını müteakip toprağa verdiler...
Kızı soruyordu; “Arandığını bile bilmeyen 59 yaşındaki bir insan, karşısında sivil kıyafetli birilerini gördüğü için balkondan atlar mı! Onca polise rağmen bunu yapabilir mi?”
2017 Türkiye’sinde bir yazar, bir aydın, bir öğretmen, bir vatandaş böyle hayatını kaybetti! Nazi Almanya’sı, Stalin Rusyası değildi! Erdoğan Türkiyesiydi. Geride kalan 365 günde, İşkencenin bin çeşidi, zulüm ve ölümler vardı! Mazlumun sesi duyulmadı! Türk insanı ve dünya, gözü önündeki bu soykırıma daha ne kadar sessiz kalabilir? 2018’de zulüm biter mi?
Ali Emir Pakkan