Mahkeme böyle karar vermiş.
Sizi 1957'ye götüreyim.
DP dönemiydi.
Darbeye teşebbüs suçlaması ile bazı subaylar gözaltına alınmış, askeri mahkemede yargılanmış ve delil yetersizliğinden beraat etmişlerdi.
Mahkeme, cuntacıları salıverirken, darbe hazırlığını haber veren subayı mahkum etmişti! (Günümüze ne kadar benziyor değil mi?)
Cuntacılıktan beraat eden subaylar, mahkeme önünde poz verdiler. Kim dergisi de bu fotoğrafı "Ordunun itibarı kurtuldu" başlığı ile kapağına taşıdı.
Peki ne oldu?
3 yıl sonra bu subayların da içinde bulunduğu askeri cunta, 27 Mayıs darbesini gerçekleştirdi! Demokrasimiz büyük yara aldı.
Cunta nasıl kurtulmuştu?
1960 sonrası darbecilerle yapılan röportajlarda ve hatıratlarında bu sorunun cevapları vardı.
Bir iki örnek vereyim.
Adnan Çelikoğlu, MSB müsteşarıydı, kendi ifadesi ile 27 Mayıs sabahına kadar onun cuntacı olduğunu kimse bilmiyordu. Çelikoğlu, bakanlığa gelen bir ihbar mektubunu sakladı ve mektupta adı geçenlere durumu haber verdi. Hatıralarında şöyle yazıyor: " Makarios yakalandı, kediler fareleri kovalıyor. " diye Dündar Seyhan'ı uyardım."
Ahmet Türkoğlu, Faruk Güventürk"ü tutuklamakla görevli subaydı. O da cuntacıydı. "Aramada bulduğumuz belgeleri tutanağa geçirmedik." diyor. Faruk Güventürk, "Tutuklanacağımızı önceden öğrendik, nasıl ifade vereceğimizi kararlaştırdık." itirafında bulunuyordu.
Cuntalar 1954'ten itibaren kurulmuş ve bütün kritik noktaları tutmuştu. Yakayı ele verince delilleri kararttı, ağız birliği yaparak ifade verdiler. Mahkeme başkanını da ayarladılar. 27 Mayıs'tan sonra ise bütün demokrat subayları ordudan tasfiye ettiler.
Ergenekoncular bir gün hatıralarını yazarsa benzer cümleler kuracaklardır. O cümleler içinde, 15 Temmuz'un 6-7 Eylül olayları gibi "başarılı bir özel harp işi" olduğunu anlatan satırlar da yer alacaktır.