1869’da Gujarat’ta doğdu. İngiltere’de hukuk eğitimi gördü. Hindistan’a döndü ve avukatlık yapmaya başladı.
Hintli bir iş adamının Güney Afrika’daki davasını aldı ve bu ülkeye taşındı. Ayrımcılık ve ırkçılığı gördü.
1915’te Hindistan’a döndü. Kendisini, ülkesinin özgürlük mücadelesine adadı.
Onun hareketinde şiddet yoktu. Sivil İtaatsizlik eylemleri bütün ülkeyi sardı. İthal edilen İngiliz kumaş ve elbiselerine boykot başlattı.
İngilizler, kaba güç ve şiddetle karşılık verdi. Cezaevleri yetmedi. 1922’de 6 yıl hapse mahkum edildi. 2 yıl yattı, 1930’da ve 1942’de yine tutuklandı.
İngiltere, gittikçe büyüyen ve halkta taban bulan hareketi bitirme planları yapıyordu.
Hintlileri korkutmak ve sindirmek için her katmandan binlerce insanı tutukladılar. Kadın ve çocuk demediler. 1919’da Amritsar’da göstericilerin üzerine ateş açtılar. Resmî rakamlara göre 379 Hintli öldürüldü, 1200 kişi yaralandı. Sıkıyönetim ilan edildi.
Gandhi, bütün tahriklere rağmen barışçı eylemlerden sapmadı. Hapisler, işkenceler, açılan davalar onu ve takipçilerini yıldıramadı.
30 Ocak 1948’de bir Hindu tarafından vurularak öldürüldü.
Mohandas Karamçand Gandhi, Hindistan’ın özgürlük mücadelesinin simgesi olarak tarihe geçti.
Dünyada vatandaşlık hakları ve özgürlük savunucularına ilham kaynağı oldu. Doğum günü 2 Ekim, ulusal tatil günü ilan edildi. Dünyada adını duymayan kalmadı.
Şimdi dünyadaki bir barış hareketi daha benzer yöntemlerle yok edilmek isteniyor. Binlerce tutuklu yetmemiş. SS’lerin başı, yeni ve büyük operasyonları haber veriyor.
Gandhi diyor ki;
“Umudumu yitirdiğimde doğruluk ve sevgi yolunun tarih boyunca kazandığını hatırlarım. Zorbalar ve katiller hep vardır... Ve bir süre için yenilmez görülebilirler. Ama sonunda hep yenilirler. Bunu düşün, daima...”
Zalimlerin sonunu biliyoruz...