Evden eğitimde ilk ders: Menderes’in idamı.
Hemen tepkiler yükseldi; "Nasıl o sahneler ilkokul çocuklarına gösterilirmiş?"
Sağdan sola, hem eleştirenlere hem de eleştirilere baktım.
Hepsi haklı. Yalnız eksik.
Kimse “siyasi islamcı” iktidara sormadı:
“Menderes’in idamı bir cinayetti. Doğru. Ama siz bugün neden aynı cinayetleri işliyorsunuz?"
Bakın...
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan Yassıada mahkemeleri olağan mahkemeler değildi. Hukukun evrensel temel ilkelerinden tabii hakim kuralı çiğnendi. Menderes ve arkadaşlarını özel kurulmuş mahkeme ve özel atanmış hakim savcılar yargıladı. İdamına çoktan karar verilmişti.
Tıpkı AKP’nin hizmet hareketini bitirmek için özel olarak kurduğu sulh ceza hakimlikleri gibi. Bu özel mahkemelere de özel hakim ve savcılar atandı.
Hukuk cinayetleri işletiliyor.
Ülke kapalı bir cezaevine döndü.
Anneler bebekleri ile zindanda. Yazarlar, işadamları, öğretmenler... Daha niceleri uyduruk iddialarla mahkum edildi!
Kararları önceden verilmişti!
Bu kadar da değil iki dönem arasındaki benzerlikler.
Menderes ve arkadaşlarına Yassıada’da işkence edildi. Hayatını kaybeden milletvekili ve bürokratlar oldu. Savunma hakları kısıtlandı. Mahkeme başkanı duruşmalarda kestirip attı: "Ne yapalım sizi buraya tıkan irade böyle istiyor. "
Demokratların mallarına el kondu. Evlerinin önünde tenekeler çalındı. İdamlık iplik paraları bile ailelerden tahsil edildi. Çocukları okullarda aşağılandı. Medya onlardan “düşük”ler diye bahsediyordu.
Türkiye Turgut Özal ile o karanlık dönemin defterini kapattı. Merhum Cumhurbaşkanı 1990’da Menderes ve arkadaşlarının naaşlarını Devlet töreni ile İstanbul’a nakletti. Onlara bir anıt mezar yaptırdı. Devlet bu cinayetten dolayı özür diledi.
Yassıada yaslı ada, idamları veren Salim Başol, "zalim Başol" diye tarihe geçti.
27 Mayıs’ın muktedirleri öldüklerinde gazetelere tek satır haber olabildiler.
Lanetle anılıyorlar.
Yassıada mahkemeleri neyse sulh ceza hakimlikleri de odur.
Bugün aynı hukuk cinayetleri daha da vahşice işleniyor.
İktidar, Yassıada'dan biraz ders çıkarıyorsa salgın tehlikesindeki cezaevlerini bir an önce boşaltmalı, sulh cezaların varlığına da son vermelidir.