Yine böyle karanlık bir dönemdi! Aynı Hizmet hareketine olduğu gibi, bütün kurumlara çökülmüştü! Kur'an ve din eğitimi yasaktı. Camiler ve cemevlerinin kapısına kilit vurulmuştu! Müderrisler cemiyeti lağv ve feshedilmiş, medreseler kapatılmıştı!
Tek Parti, İslami hareketleri bitirilecek, dini devletin kontrolüne alacaktı! Diyanet işleri bunun için kurulmuştu! Plan buydu!
Öte yandan Süleyman Hilmi Tunahan, Kur'an eğitimini sürdürmek için çareler arıyordu. Müderrisler cemiyetinin hocaları, dağılmadan son kez bir araya gelmişti! Korku ve ümitsizlik vardı. 500'ün üzerindeki dersiâmın bulunduğu o toplantıda Tunahan şunları söyledi:
“Arkadaşlar, medreseler lağvedildi. Bu vaziyet karşısında milletin dini ne olacak? Buradan dağılmadan aramızda bir karar alalım. Biz 520 dersiâmız, her birimiz memleketin bir köşesinden gelmişiz. Memleketlerimize dönünce ikişer talebe bularak, onlara Allah’ın ilmini okutup, dinini belletecek olursak, bu talebeler, 50 sene daha bu milletin dinine kâfi gelirler. Bunu yapmazsak huzur-i ilahide yakamızı mesuliyetten kurtaramayız.”
Ancak hemen itirazlar yükseldi. Tek Parti Hükümeti'nin buna da izin vermeyeceği dile getirildi. Ücretsiz muallimlik yapalım fikrini ortaya attı. Hükümete bir mektupla bildirdiler ama Ankara'dan cevap sertti: Bu yola tevessül edenler şiddetle cezalandırılacak! Çoğu hoca, hapis korkusundan mesleğini bıraktı! Bazıları iktidara yanaştı! Süleyman efendi ise; 2 kızından başladı Kur'an öğretmeye ve hiç bırakmadı.
Yasakları, takipleri aşmak için bulduğu yöntemler ise tarihe geçti. 1930-36 arası Çatalca'nın bir köyünde çiftlik kiraladı, talebelerini çiftçi gösterdi! Amele pazarlarını dolaşıyor ve 'yevmiyeni ben vereyim, gel oku' diyordu işçilere! Köy köy, kasaba kasaba dolaştı. Talebelerini okutacak güvenli yer bulamayınca taksi tutup yolda dersini yaptı! Bir kaç talebesi ile Haydarpaşa Garı’ndan Ankara istikametine giden trene biniyor, Arifiye istasyonuna kadar ezberden ders okutuyordu. Arifiye istasyonunda iniyor, Ankara’dan gelen trene binerek İstanbul’a kadar okutmaya devam ediyordu.
Tek Partinin baskı ve zulümlerine rağmen hizmetini devam ettiren bir kaç alimden biriydi Süleyman Hilmi Tunahan. Tabi ki bunun bedeli; Hapisler, sürgünler, işkence ve tabutluklar olacaktı! Terörist gibi takip edildi. Yalanlar, iftiralar peşini bırakmadı...1939 ve 1944'te gözaltına alındı; hücrede tutuldu, işkence gördü, yargılandı ve beraat etti.
16 Eylül 1959'da vefat etti. Cenazesine de saygı gösterilmedi. İçişleri Bakanı Namık Gedik, Fatih haziresine gömülmesine izin vermedi!
Yıl 2017, zaman geçti! İktidar değişti!
İsimler farklı ama zulüm sürüyor...Bir farkla... AKP, baskıları katladı; kadınlara, çocuklara kadar indi ve iyice alçaldı!
Ali Emir Pakkan