İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'daki en büyük savaş Rusya ile Ukrayna arasında devam ediyor. Savaş öncesi süreçte Batının diplomasi dilini tam kullanmadığı bir gerçek. Ayrıca böylesi bir savaşın olması istendi mi ve buna zemin hazırlandı mı, halen tartışma konusu. Fakat her iki durumda da dışarıdan/uzaktan Rusya okumalarının tutmadığı ve yanlış hesapların yapıldığı kanaati hakim.
Öncelikle yaptırımlar Rusya'nın bütçe gelirlerini azaltmış gibi görünse de Kremlin daha sonra bu yaptırımları Asya, Afrika ve Közfez ülkeleriyle ve sıkı ekonomik önlemlerle atlatmayı başardı. Olumlu petrol fiyatı dinamiğiyle birleştiğinde ülkenin enerji ve sanayi gelirleri arttı.
İkincisi, daha önce dillendirdiğimiz gibi, Washington ne Rusya’yı dizginleyebildi ne de Çin tehdidinden kurtulabildi. Merkez bankası rezervlerini istikrara kavuşturan ve silah sanayini üç vardiya çalıştırarak askeri gücünü ayakta tutan Rusya, geldiğimiz gün itibariyle pozisyonunu muhafaza etmiş gözüküyor. Cephelerde ise gidişatı zamana yayarak, rakibine dış desteğin azalması ve iç dayanma gücünün bitmesi takdiğini uyguluyor.
Üçüncüsü, cephelerde beklenen gerçekleşmedi. Wall Street Journal, Pentagon'un Ukrayna Silahlı Kuvvetlerini finanse etmek için elindeki fonların giderek azaldığını duyurdu. Bloomberg ise, Washington’un yardım bütçesindeki paranın tükenmesinden dolayı Aralık ortasına kadar Kiev'e yeni bir askeri yardım paketi açıklamayacağına dikkat çekti. Zelenskiy’e göre İsrail ile Hamas arasındaki savaş nedeniyle Kiev'e mühimmat ve malzeme tedariki durma noktasına geldi. AFP'nin aktardığına göre Zelenskiy "Şu anda depolar boş, ya da tedariğe izin vermeyecek minimum bir seviyede." ifadelerini kullandı.
Yaptırımlar Rusya’nın yerli üretimini artırır
Bir televizyon programında Rusya ile Batı arasındaki gerilimi değerlendiren Prof. Dr. İlber Ortaylı ‘‘Rus halkı savaş günlerine ve ambargoya dayanıklıdır. Patates ve lahana yer devletinin yanında durur… Almanya her şeye rağmen gelişen sanayisini korur ve işletilmesine zarar vermemek için Rusya ile açık çatışmaya girmez… Bu mekanizmalar birbirine bağımlı olarak iyi işlerler. Kuzey Akım projesini ne kadar erteleyebilecekler? Amerika'dan mı getirecekler? O oranda üretim için, hammaddeye ve enerjiye ihtiyacı olan bir memleket bu işi pahalıya döndürür mü? Şu halde bu iş böyle yürümez. Herkes kendine göre ucuz yerden almaya bakar… Ruslar da gazını satmak zorundadır. Sağlam ve devamlı müşteri isterler. Alman sanayi Rusya için, ticareti için lazım bir kaynaktır. Buzkıran gemilerle Baltık denizini Ruslar yaz kış kullanır... Bir müdahale durumunda Akdeniz'deki üslerini nasıl destekleyeceksin? Her zaman için Karadeniz bugünkü Rusya'nın önemli bölgesidir. O yumuşak karınla oynamaya gelmez… Rusya'ya olan boykot uzun süreli olamaz. Mevcut sınırlamalar Rusya'nın iç dinamiklerini hızlandırabilir. Bu gibi kamçılamalar yerli üretimi artırır.’’ ifadelerini kullandı.
İlber Ortaylı, Rusya’yı ve Rusça’yı bilen birisi. Yani uygulanan yaptırımlar, Amerika’nın beklediği şekilde Rus halkının sokaklara dökülmesine ve yönetim karşıtı protestolara dönüşmedi. Rus ordusu da geri çekilmedi. Tam aksine nükleer güç söylemleri, yeni ağır silah üretimi ve çok yerde tatbikatlar arttı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, geçen hafta AP'ye verdiği röportajda yaz aylarındaki karşı saldırının pek çok kişinin umduğu ve Batı'da beklenildiği şekilde sonuçları getirmediğini söyledi. Sebep olarak ise askeri yardımların geç ve eksik yapılmasına bağladı.
Dördüncü olarak, Rusya ordusu dağılmadı ve tam tersi modernize edildi. Kremlin giderek artan askeri harcamalara para ayırırken aynı zamanda devlet işleyişinde bütçe açığını dengelemeye çalışıyor. Yeni Kabul edilen 2024 bütçe taslağında, savunma harcamalarının GSYİH'nın yüzde 3,9'dan yüzde 6'ya çıkmasına onay verildi. Sokakların nabzına ya da yapılan anket verilerine göre devlet bütçesinden sağlanan askeri harcamalara Rus halkı da destek çıkmaya devam ediyor. Mevcut koşullar altında, Kremlin'in gelecekte Ukrayna'daki savaşı sürdürmesi muhtemel olmakla kalmayıp, savaşı finanse etme becerisi, bazı çatlakların net görünür hale geldiği Batı'dan daha stabil ve daha uzun süreli olabilir.
Batı'nın yaptırım uygulamaya yönelik önemli maliyetlere katlanma çabası ve istekliliği övgüyü hak etse de, şu ana kadar sınırlamalar Kremlin için aşılmaz zorluklara neden olmadı. Petrol ve doğal gaz gelirleri Rusya federal bütçesinin yaklaşık yüzde 45'ini oluşturuyor.
Beşincisi olarak halk desteği devam ediyor:Kremlin'in parası olduğu sürece ülke içinde halk desteğini almaya almaya devam edecek ve uluslararası yaptırımları atlatacaktır. Ve şu bir gerçek ki Rusya, petrol ve önemli sektörlerin ticaretini tamamen bölge ülkelerine büyük oranda yönlendirdiğinde, Batı'nın Rus petrol sevkiyatları üzerindeki nüfuzu tamamen de ortadan kalkabilir. Başka bir husus Orta Doğu'da artan gerilim, petrol fiyatlarını yukarı çekmeye devam edecek ve tavan fiyat uygulamasının etkinliğini daha da zayıflatacak.
Rusya elektronik ve çipler dahil ihtiyacını paralel ithalat ile çözdü
Altıncısı ise izolasyon artık delindi. Savaşın başlangıcından itibaren Batı, Rusya'nın çeşitli ithal tüketim malları ve ürünleri sınırlamaya çalıştı. Ancak Batı'nın Rusya'ya ihracatını azaltma politikası, istemeden de olsa Kremlin'e daha fazla dolar ve euro topladı. Ruble istikrarını koruyarak bütçeye yardımcı oldu. Rusya'ya tüketim ve lüks mal satışının yasaklanması sonucu ülke ihtiyaçları için Çin, Hindistan ve Türkiye’ye yöneldi. Yeni veriler, Rusya'nın, bilgisayar bileşenlerinin yanı sıra elektrikli ve elektronik ekipmanlar da dahil olmak üzere, ordu için 2022 öncesindeki kadar kritik cihaz ve parçalar artık başta Çin, Türkiye ve Kazakistan aracılığıyla alındığını ortaya koyuyor. Yarı iletkenler ve mikroçiplerde de durum aynı. Ayrıca tekstilden otomotiv sektörüne kadar çok alanda yerli üretimin alt yapısı kuruldu.
Yedincisi Rusya yeni dost ve partnerler edindi. Financial Times’da çıkan bir makaleye göre yıl içinde Türkiye’nin Rusya’ya komşu ülkeler üzerinden çift kullanımlı mal ihracatı üç katına çıktı. Bu tür ürünlerde Türkiye büyük olasılıkla yaptırımları atlayarak Moskova’ya tedarik ediyor. İran, Rusya’dan savaş uçağı ve füze alıyor, Türkiye ise çift kullanımlı ürün satıyor. Makalede Elektronik araçlar,mikroçipler, iletişim ekipmanları ve optik okuyucular da dahil olmak üzere Rusya’ya ithal edilmesi yasak olan 45 ekipman kategorisinden bahsediliyor. Yine yazıdaki bilgiye göre Türk gümrük verileri bu tür ürünlerin Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a tedarikinde keskin bir artış olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak Rusya’nın dinamikleri farklı, dışarıdan ve uzaktan okunduğu gibi değil. Rusya alternatif yolları daha kullanmaya başlamadı. Mesela içinde olduğu savaşta yenilmeye başlarsa İran, Çin ve diğer partnerlerinden silah satın alır. O aşamaya gelmedi. Batının göremediği ya da dışarıdan okuyamadığı sekizinci husus ise Rusya’nın bu güne kadar sahip olduğu her türlü silahı caydırıcılık amacıyla kullanabileceğini gösteren adımlar atması. Nükleer silahlar sayı olarak az değil. Ukrayna savaşı ekseninde gerilen Batı ile arasındaki ilişkilerde Kremlin yönetimi, kendisine yöneltilen tehditleri bertaraf etmek için nükleer silahları aktive edilmesini konuşuyor ve dillendiriyor.