Geçtiğimiz hafta Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da IX. Uluslararası Entelektüeller Buluşması gerçekleşti. Sırbistan’ın bir yandan AB üyeliği beklediğini, diğer yandan Rusya lehine sokak yürüyüşleri organize ettiğini ve ayrıca tarafsız tutumunun yanında Rusya ve NATO ile tatbikatlar yaptığını dört günlük süre içinde çok kez duymuş olduk. Slav kültür değerleri ve enerji kaynakları yönüyle Rusya’ya bağımlı olan Sırbistan, jeopolitik konumu itibariyle ve aldığı yatırım fonları nedeniyle en az o kadar AB’ye bağımlı. Balkanlardaki etnik ve siyasi çekişmelerin sonlandırılması ve bölgesel istikrarın sağlanması adına Belgrad’ın tutumunu değerlendiren Rus, Sırp ve farklı ülkelerden uzmanlar bu birliktelikte önemli tezleri dillendirmiş oldular.
Balkanlar ve özellikle batı kesimi, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve yakın zamanda bağımsızlığını ilan eden Kosova, 21. yüzyılın başından bu yana dış aktörlerin yoğun ilgisini çekiyor. Bu arada Türkiye'nin oyuncu listesinde özel bir yeri var. Bunun nedeni asırlar boyu ortak tarih ve coğrafi yakınlık. Rusya, İran ve Azerbaycan gibi üreticilerin Türkiye üzerinden Balkanlar’a ve Avrupa’ya ulaştırmak istediği petrol ve gaz hatları ise ayrı bir ilgi sebebi.
Aynı Türkiye gibi bütün Balkanlar, tarihi ve kültürel bağları nedeniyle Rusya için de önem arz ediyor. Sırbistan ise Rusya'nın Balkanlardaki en güçlü müttefiki. Bu nedenle, Rusya, Sırbistan'ı her zaman kollamakta ve Belgrad’ın tercihlerini öncelikle ele almaktadır. Ayrıca Rusya, Sırbistan ile arasındaki bu yakınlığı enerji ve başka konularda Avrupa'ya açılan bir kapı olarak değerlendiriyor. Bu nedenle petrol, doğal gaz ve elektrik şebekelerine yatırım yapıyor. 2008 yılında Sırbistan Petrol Sanayi Şirketi'nin yüzde 51'i Rus enerji şirketi Gazprom tarafından satın alındı ve Güney Akım doğal gaz boru hattının Sırbistan'dan geçmesini öngören bir antlaşma imzalandı. 2017’de MIG-29 uçakları dahil çok sayıda askeri teçhizat yardımında bulundu. Bu ortaklık, iki ordunun sık sık Belarus'un da katıldığı ortak askeri tatbikatlara dönüştü.
Belgrad, Rusya faktörünü dengeleme politikasında ısrarcı
Bununla birlikte Belgrad’ın Rusya faktörünü dengeleme politikasının bir parçası olarak gördüğü ve tamamen Batı’dan kopma arayışında olmadığı da bir gerçek. Hatta şehir gezileri sırasında anlatıldığı gibi, Sırbistan bayrağındaki imparatorluk sembolü çift başlı kartal bile günümüzde artık hem doğu hem de batı ile ilişkilerini nötral bir dengede tutan ülke olmasına bağlanıyor. AB, Sırbistan’ı hem Kosova’yla normalleşmeye zorlayarak hem de Ukrayna’daki savaş sebebiyle Rusya’ya yaptırım uygulama noktasında baskı altına alarak Moskova’dan uzaklaştırmaya çalışıyor.
Sırbistan’ın AB ile olan dış ticaret hacmi %64’ü geçti. Rusya ile olan ticaretinin hacmi sadece %16 civarında. Sırbistan Rusya ile her yıl ortalama üç askerî tatbikat düzenlerken, NATO ile on tatbikat yapmaktadır. Daha da önemlisi Sırbistan, 2016 yılında NATO Destek ve Tedarik Örgütü ile bir anlaşma imzalamıştır. Kosova ile artan gerilim, AB’nin Rusya’ya uygulanan yaptırımlar konusunda baskısı ve AB üyelik sürecinin “milli çıkarlarla çatışan” şartlara bağlanması; öte yandan Rusya’ya olan enerji bağımlılığı ve Rusya yanlısı politikaların diğer ilişkilerdeki yansımaları… bütün bunlar Sırbistan’ı zorluyor.
Ancak Sırbistan yönetimi bu denge politikasına devam ederek AB, ABD ve Rusya’nın yatırım desteklerini almaya devam ediyor. Ayrıca transit ve enerji hatlarında bulunması nedeniyle ilgi odağı olmaya devam ediyor. Başkent Belgrad’ın hızlı gelişimi bir açıdan Casablanca’ya benzetiliyor. Sadece bir örnek olarak Sırp havayolu Air Serbia, Belgrad, Moskova ve AB ülkeleri arasında haftada sekiz on kez olan sefer sayısını yüzlere kadar artırdı. Doğalgaz transit projeleri Rusya’nın Balkan Yarımadası’ndaki en önemli kozlarından biri olarak kabul ediliyor.
Bunlar arasında ilk akla gelen proje ise Türk Akımı-2’dir. Rusya’dan Türkiye’ye sevk edilen gazı Güneydoğu Avrupa’ya taşıyacak olan projede Sırbistan da yer alıyor. Sırbistan’ın demiryollarının bazı bölümlerini inşa eden Rus Demiryolları Şirketi sayesinde Rusya’nın Sırbistan’ın altyapı inşasında güçlü bir konumda olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca Rusya ile Sırbistan arasında birçok alanda iş birliği halen gelişme aşamasında bulunuyor. Stratejik ortaklık anlaşması, serbest ticaret anlaşması, farklı projelere verilen devlet kredileri, Sırbistan ve Avrasya Ekonomik Birliği arasında serbest ticaret bölgesi üzerine devam eden müzakereler bunlardan bazıları.
Türkiye’nin bölgesel liderlik iddiaları
Türkiye’nin bölgesel liderlik iddiaları özellikle Balkanlarda çok belirgin olarak ortaya çıkıyor. Dini ve tarihi birliktelik bu konuda Ankara’nın elindeki güçlü avantajlar. Rusya, AB ve hatta İran ve Suudi Arabistan'la rekabette bir kaç adım önde gidiyor. Fakat Ankara'nın Balkanlar yaklaşımında fırsatları ve beklentileri doğru kullandığı konusunda şüpheler var. Aşırı milliyetçi ve parti merkezli yaklaşımlar bölge yönetimlerini tedirgin ediyor. Orta Doğunun Osmanlıcılık yaklaşımına benzer tepkiyi Balkan ülkeleri veriyor. Çünkü belli istikrarı yakalayan yerel yönetimler daha bağımsız ve pragmatik tutum sergiliyorlar.
Bu nedenle Türkiye, ABD veya AB'nin yerini alamıyor ve sadece bölgesel bir güç olarak kalıyor. IX. Uluslararası Entelektüeller Buluşması’nda bir Sırp uzmanın dediği gibi bu şekliyle “Türkiye kesinlikle Batı Balkan politikaları için bir “kurtuluş pazarı” olmayacaktır.” Ankara, dış politikasında Balkanlar’ı siyasi varlığını ve nüfuzunu artırması gereken stratejik bir nokta olarak görse de, Türk iş dünyasının yerel pazarlarla şimdilik pek ilgisi yok. Sektörler piyasaları kendilerine cazip ve gelecek vaat ediyor olarak görmüyorlar.
Sonuç olarak bir bütün olarak Balkan devletleri bölgede çok dinamik bir yapıya sahip. Son 20 yıl Balkan Yarımadasının Avrupa nezdindeki önemi artmış ve bölge yalnızca iç sorunlarla uğraşan bir coğrafya olmaktan çıkmıştır. Kosova’da yaşananlar haricinde belli seviyede istikrar yakalanmıştır. Taşımacılık sektörü için transit konumda yer almasından ötürü 2000’li yılların başından itibaren bölgenin dünya ticaretindeki yeri güçlenmiştir. Bu stratejik konumu sebebiyle de Balkanlar’a yönelik dış ilgide belirgin bir artış gözlenmiştir. Günümüzde bölgede çok yönlü hedefleri olan ve bu doğrultuda birbiriyle mücadele eden Rusya, ABD, Türkiye, Çin, Avrupa Birliği (AB) ve Arap ülkeleri gibi bazı güçler ön plana çıkmaktadır. Fakat bu güçlerle ilişkilerde güvenlik ve özgürlük perspektifli denge siyaseti ön plandadır.
IX. Uluslararası Entelektüeller Buluşması’ında konuşulanları özet olarak yansıtmaya çalıştım. Elbetteki Hamas ile İsrail arasında devam eden çatışmalar hakkında görüş beyanları da oldu. Fakat bu konuyu gelecek hafta Moskova’nın tutumu ile birlikte ele alacağız. Bu arada Belgrad, Osmanlı döneminden kalma eserleriyle görülmeye değer bir yer gerçekten. Şehrin tarihi merkezi içinde kalan ve Sava ile Tuna Nehirlerinin kesişiminde bulunan “Kalemeydan” önemli gezilmesi gereken bir alan. 1575’lerde Osmanlı tarafından yapılmış Bayraklı camii ve farklı Osmanlı komutanlarının türbeleri yine görülmeye değer yerlerden.