Doğarken annenin sütü, kokusu, kucağı en tabii hakkın idi. Hani derler ya ananın ak sütü gibi helal.. İşte biz o helalinden mahrum ettik yavrum! Mahrum ettik seni, kucağından da ettik, kokusundan da...
Annen seni koklayamadı, bağrına basıp sevemedi, sevincini yaşayamadı yavru.. Annenin kokusundan önce hapsin ölüm kokan duvarlarını kokladın.. Seni annen değil, hapishane duvarları sardı. Ne ninen, ne deden, ne halan, ne teyzen seni kucaklayamadılar, saramadılar, öpemediler. Sevincini yaşayamadılar. Eben ninni söyleyemedi yavru! Beşiğin yoktu, yatağın da yoktu..
Mahkum doğmuştun kuzum! Mazlum geldin dünyaya işkenceler yumağında belendin, kundaklandın. Annenin başında polisler bekledi, doğumdan hemen sonra seni annenden ayırdılar.
Herkes suç işler mahkum olur, sense masumiyetinle mahkum oldun kuzum!. Hani cahiliyede diri diri kuyulara atılan yavrular için Kuran 'Ne suç işlediniz de sizi öldürdüler?' der ya siz de yavru bebek! Ne suç işlediniz de sizi zindanlarda çürüttüler?
Bu merhametsizlikten dolayı affeder misin bizi?
Her anne adayının belki en büyük hayali dünyaya bir çocuk getirmek, onu kucağına alıp koklamaktır. Beşiğini süsleyip patikler örmek, dolabını donatmaktır. Seninki öyle olmadı. Hamile iken anneni içeri aldılar yavru! Doğum sancılarına bin rahmet okutacak işkencelerle acıttılar seni ve anneni..
Bu necabetsizlik ve bu soysuzluktan dolayı affeder misin?
Dünyasına yeni bir dünya katıp sevincini yaşayacakken senin acı ve ızdırabın da onunkine eklendi.. 'Keşke on daha çekseydim de yavrumu penceresiz soğuk buz gibi mahpushanede gardiyanların abus bakışları arasında, doktorsuz, iffetin namusun payimal olduğu bir yerde dünyaya getirmeseydim' demiştir.
Bir de dinden imandan nasipsiz ve ahlaksızca ”zamanlama yapıyorlar” demezler mi? Veyl olsun, yuh olsun der misin?
Bu densizlikten, bu ahlaksızlıktan dolayı bizi affeder misin?
Nurhayat hanım öyle alınmıştı. Yedi aylık hamileydi. İkizi olacaktı.. İşkence altında nezarette, doktorsuz sancılar içinde kıvrana kıvrana doğumunu yaptı.. Çocuklarını vermediler, emzirtmediler seni ve kardeşini.
Devlet baba sizi ölüme mahkum etti yavru! Katlettiler sizi.
Gıdasızlıktan önce merhametsizlikten ölmüştünüz yavru!.
Devletin ve katillerin yakalarından tutar mısınız kuzum?
Yine doğumundan hemen sonra anneni 150 km. uzaklıkta ayrı bir cezaevine götürdüler.. Daha emzirmeden, anne sütünü tattırmadan.. Ölesiniz diye sen ve annene soykırım uyguladılar.
İnsan bozması bu canavarları affeder misin kuzum? Taş kesildi vicdanlar, lâl kesildi diller, sustu bütün hacılar, hocalar dilsiz şeytanlar.. İçlerinde oh olsun çekenler bile oldu...
Duyarsız duygusuz, hissiz merhametsiz topyekun bir yığını affeder misin? Doğarken sana suç urbasını giydirenleri affeder misin?Ya ziyaretçilerin gelemesin diye hapishane hapishane dolaştıran zalimleri?
Adalet zulüm külahını giydi.. Zulüm ise adalet.. En canavar hayvan aslan bile avının yavrusuna bir şey yapmıyor, koruyor.. Belgesellerde onlarca örneğini gördük.. Ama kuzum! Sana bunu reva görenler güya müslüman ve insan kılıklı.. Sarıklısı, cübbelisi.. Cemaatlisi, cemaatsizi.. Alimi, zır cahili.. Sağcısı, solcusu...
Ellerin yakalarında olsun bu insan bozmalarının.. Affeder misin, affeder misin yavru, hissiz hissiz bakan bu aymazları?
Deden, eben, amcaların, halaların bağrına basacakken gecenin geç vaktinde seni ve anneni kapıya koydular.. Bu evde terörist istemiyoruz dediler.. Utanmadan yabancıya teslim ettiler.. Alın götürün dediler.
Doğmadan suçlanır mı bir insan? Seni suçladık, yaftaladık ve acımadık, kapıya koyduk yavrum, kuzum!..
Merhametsiz ebeni ve dedeni, acımasız, yoz yobaz, biri imam öteki Kuran kursu hocası amcalarını affedecek misin? Henüz daha doğmamış yavru? Söyle sen ne terör suçu işledin? Sahi sen terörist misin?
Mümkün olsaydı belki kahırlar edip lanet okuyacak, batsın dünyanız diyecek ve aramıza gelmeyecektin!..
Bir defasında da anneni ve babanı feryat figanınız arasında gözünüzün önünde kelepçeleyip götürdüler.. Ve siz üç kardeş birbirinize sarılıp ağlıyordunuz, ortada kalakalmıştınız. Yakınınız kalmış mıydı bilmem ama, komşular sizi almışlardı.
Birisinde de babanızı ziyarete gelmiştiniz, polis anneni arabadan indirip almıştı.. Arabada bırakmışlardı siz üç kardeşi.. Down hastası kardeşinize bile acımamışlar, öylece kalmıştınız...
Birisinde de anneni almışlardı.. Polis karakol kapısının önüne koymuştu kundağını.. Sözün bittiği yerdi, bebeğim!.
Birisinde ise meydanda kimi kimsesiz yapayalnız kalmıştın. Seni saracak annenin kollarını kanatlarını kırdılar, kelepçeler vurmuşlar alıp götürmüşlerdi.. Mele-i alanın sakinleri seni seyrediyordu.. Bizse duygusuz ve duyarsızdık.. Sen olan bitenden habersiz ortada kalmış bütün masumiyetinle etrafına gülücükler dağıtıyordun.
Merhametsiz zalimleri, seni ağlatanları, yalnız koyanları, annenden babandan ayıranları affedecek misin gülüm?
Asrın tiranlarını, deccal ve süfyanını, kaskatı taş kesilen idarecilerini, dilsiz şeytan suskun hocalarını, sözüm ona zalim hakim ve savcıları affedecek misin?
Siz asrımız zulüm, cebbarlık ve merhametsizliğine şahitlik yaptınız.. Asrın tarihine, kem talihine not düştünüz..
Siz Kur'an bir vadide, onlar ayrı bir vadide ahir zaman duyarsız müslümananlarına şahitlik yaptınız...
Siz ham softa yobazların basit bir dünya metaına dinini ve ahiretini sattıklarına bir imtihan oldunuz.. Sarıklı cübbeli nice sırtlanları deşifre ettiniz. Ayaklı mezarları kabre gömdünüz.. Başlarına mezar taşı oldunuz.. Müslümanlık bu değil deyip dünyanın dört bir tarafına hakiki İslamı anlatmaya giden Peygamberimize güzel kardeşler oldunuz..
Ne olur yavrular, ne olur 672 bebek bizi de Allah ve Resulünün hatırına affedin.. Hatırına affedin, çünkü biz zaten vicdanlarımızın mahkumuyuz azap çekiyoruz... Size ve annelerinize bakacak yüzümüz yok. Ne olur bizi bir de siz mahkum etmeyin..
Bahattin Karataş