Osmanlı Devleti'ni yıkanlar, onun hakim olduğu coğrafyada, iki halk hariç diğer halklara küçük devletçikler kurdurdular. Emirler, şeyhler, paşalar o gün, bu iki halk olan Kürt ve Filistin halklarını hariç tutmak şartıyla, İsrail'in kurulmasına görüş ve el birliğiyle izin verdiler
Kürtleri üç-dört parça şeklinde devletler arasında böldüler. Filistin halkının topraklarının bir kısmını İsrail'e verdiler. Örneğin, Ürdün Filistin toprağı üzerinde kuruldu. Tarihi ideolojik olarak değil, doğru okuduğumuzda, gerçeğin bugün bize sunulanın olmadığını görmüş oluruz. Tarih gerçekliğinden kopuk söylemlerin bizi getirdiği nokta işte budur. Kimin bizi ve kimler için birbirimizi öldürdüğümüzü gerçek tarih okumaları ile mümkündür. Aslında bizi canilerin, katillerin eline veren Osmanlı'nın dağılmasıyla kurulan İslam devletleridir. Şimdi kim bizi öldürüyor ve bu savaşların el birlikçilerini gördünüz mü?
Bakmayın ve kanmayın, bunların Filistin davamız ve Kürtlerde kardeşimiz söylemlerine… Bu iki halkın önde gelenlerine bazı şahsi imtiyazlar verdiler. Onlar, asıl haklarını talep etmek yerine buna razı oldu, bazıları da bundan daha hak mı olur fikrini yaydılar. Bir kısmı ise ulus devletler kurulurken onlar ümmetçiliğin başını çekiyordu. Burada en başını bazı alimler ve kanaat önderleri çekiyordu. Bir kesimde ulus devlet fikrine canla başla çalışıyordu.
Bizi parçalayanlar sadece İngilizler değildi. Bunlara bu imkanı tanıyan ve fırsatı verenlerdir. Bölüşüm adil olmayınca münakaşa ve kavga asla bitmez. Hatta bizi bunların eline verenler, 'böyle bir ırk, dil, millet yok' diye yıllarca inkar ettiler. İnkarla kalmadılar, köylerin, şehirlerin, dağların ve insanların isimlerini değiştirdiler. Bölgeleri bombaladılar, gaz sıktılar. Katliamlar yaptılar, köyleri yaktılar, sürgünler yaşattılar, zindanlarda insanları çürüttüler ve darağaçları kurdular.
"Ders kitapları, ırkçı, inkarcı, yok sayıcı kitaplar ve filmlerle dizilerle aşağılayıcı roller oynadılar. Hâlâ buna devam ediyorlar. Bazılarına örgütler ve çeteler kurdurdular, bu milleti yok etmek için. Cenazelerini inanç ve kültürel adetlerine göre kaldırılmalarına izin verilmediği gibi bölücülük sayıldı. Düğünlerine, türkülerine izin verilmediği gibi kılık kıyafetlerine dokunuldu ve birçok renk yasaklandı. Devlet olmak cidden sizce bu mu?
Şimdi de yüzbinlerce kadın, çoluk çocuk demeden, yaşlı hasta demeden yıllardır hapisteler. Malları talan edildi. Din adamları fetva verdi, bunların malları ganimet, eşleri cariye, diye. Bu ümmetin yerli (yahudileri) asıl tehlikeli olanlardır.
Doğrusu Kürt ve Filistin meseleleri üzerinden daha derin okumalar yapmak mümkündür. Empati kurarak, Filistinlilere yapılanların kendi toplumumuza yapıldığını ve haklarımız ile özgürlüğümüze yönelik tehditler olduğunu düşünmek önemlidir. Batı'da halkların kendi yönetimlerine karşı seslerini yükseltmeleri, bu gerçeğin bir yansıması olarak görülebilir.
Bunun üzerinden, her ülkede yaşanan hak ihlallerine ve hukuksuzluklara dikkat çekmek ve toplumları bilinçlendirmek son derece önemlidir. Zulmün ve katliamın sadece belirli bir bölgeye veya millete özgü olmadığını vurgulamak, insanların empati kurmalarına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak unutmamak gerekir ki; Avrupa ve benzeri ülkeler, elimizdeki kaynakları ele geçirmek için demokratik ve zararsız bir imaj çiziyor gibi görünüyorlar. Ancak, bu kaynakları alamadıklarında ise daha vahşi ve acımasız planları devreye koyarak uyguluyorlar. Hak hukuk demokrasi ve adalet hikaye oluyor. Bu durum bizim kendimize özeleştiri yapmamıza engel olmamalı.
Ayrıca, insan hakları ihlalleriyle mücadele etmek ve adaleti savunmak, küresel bir sorumluluk gerektirir. Herkesin, bu tür acımasızlıkların her yerde ve her zaman olabileceği bilinciyle hareket etmesi ve insanlığın ortak değerlerine sahip çıkması önemlidir.
Bir diğer husus ise, sosyal medyada konuşulanlara ve bazı yazılanlara ve çizilenlere baktığımda, hile ve entrikalarla devletlerin korunması, sömürgeleştirme ve ilmi buluşlar yoluyla güçlenerek, çoluk çocuk demeden yapılan katliamları meşru göstermeye çalışanlara şahit oldum. Maalesef onlara göre ilim ve teknikte ileri olanlar için her şey mübah. Katliam soykırım yapabilirler. Kendi milletine siz onlar gibi olsaydınız serzenişte ve nasihatinde bulunuyorlar. Kısaca geri kalmış ülkeler siz bunu hak ediyorsunuz diyorlar.”