Tehcirler Ve Sürgünler-1

Cuma Karaman

Cuma Karaman

02 Eki 2023 08:54
  • Karanlık bir gecede, yıldızlar gökyüzünde titrek ışıklarla parlıyordu. Rüzgâr, sessizliği bozan tek şeydi. Bu topraklar, tarih boyunca efsanelere kaynaklık etmiş ve umutların merkezi olmuştu. Ancak şimdi, bu coğrafya zulme sessizdi, sessizce bekleyenlerle ve zalimlere destek verenlerle doluydu.
    El Muhacirun adlı bir grup, bu karanlık şehirde sessizce yürüyordu. Her biri farklı kökenlere sahip, farklı hayatlar yaşamış insanlardı. Ancak bir şey onları bir araya getirmişti: umut ve değişim. İçlerindeki ateş, sadece hayatta kalmak için değil, aynı zamanda bu şehir ve coğrafya insanları için bir umut ışığı olmak için yanıyordu.
    Bu gece, El Muhacirun'un hikayesi başlıyordu. Onların hikayesi, şehrin geçmişiyle buluşacak, çatışmaları ve sevinçleriyle dolu olacaktı. Bu grup, karanlık şehirdeki sessiz umutlarını ve hayatlarını değiştirmeye kararlıydı. Ancak bilmedikleri bir şey vardı: Bu yolculukta karşılarına çıkacak engeller ilişkilerini sınayacak ve her bir üyenin kişisel kaderini yeniden şekillendirecekti.
    El Muhacirun'un hikayesi, bu şehrin karanlık sokaklarında başlıyordu, ama nihayetinde tüm şehir ve belki de daha fazlası üzerinde etkisi olacaktı. Bu hikaye, umudu, değişimi ve insanlığın içindeki sonsuz gücü kutlayacak bir hikaye olarak başlıyor. Şimdi, bu umudu ve değişimi paylaşmak için sizlere açılan kapının eşiğindeyiz.
    Bu Işık Süvarileri, karanlığı dağıtmaya kararlıydılar. Geçmişte yaşanan benzer hikayeler, onların azim ve kararlılıklarını daha da artırıyordu. Vazgeçmeme kararıyla, hedeflerine doğru ilerliyorlardı. Kimisinin önünde tel örgüler, kimisinin önünde denizler, kimisinin önünde nehirler ve kimilerinin önünde de aileleri engel olarak duruyordu.
    Tarihteki ilkler gibi hiçbir engel, onları durduramadı. Bu insanlar, şehrin en derin irfan birikimine ve servete sahip olanlardı.Işık süvarileri bütün birikimlerini insanların eğitimi ve öğretimi için çekinmeden harcayan; talep eden herkesle paylaşmaya açık insanlardı. Buna dünyanın 170 ülkesinde açtıkları eğitim kurumları şahittir.
    Peki, yolculuklarının sonu ölüme varabilecek her türlü zorluğa rağmen yıkık dökük bir kafile olarak yola çıkmaya zorlayan neydi. Aslında yaşananların bir kısmı Tenkil Müzesinde görülebilir. Bu serencamı iki aşamalı olarak ele alabiliriz: 17-25 Aralık ve sonrası olarak. Önceleri, iradi olarak dünyanın dört bir tarafına şedd-i rihal eden bu hareket, 17-25 sonrasında cebri bir şekilde hicret etmek zorunda kalmıştır. Asıl sınav 15 Temmuz'dan sonra başlamıştır. Maalesef her bir muhacirin yaşadığını yazma imkanı yoktur. İşin doğrusu bu pek mümkün de değildir. Milyonları aşan bu insanların hayat hikayelerini yazmaya sayfalar ve ömürler yetmez. Ancak birkaç örnek ile yaşananları satırlara dökmeye çalışacağız.
    Ülkede haksızlık, adaletsizlik ve yönetimdeki sorunlar giderek daha fazla ortaya çıkmaya başladı. İnsanlar arasında hoşnutsuzluk yayıldı, ancak çoğu insan olanlar karşısında sessiz kalmayı tercih etti. El Muhacirun, bu sessizliği bozdu.Haksız ve hukuksuz uygulamaları açıkça dile getirdi. Çünkü onların yaşam felsefesi, haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı medeni bir duruş sergileyerek karşı çıkmaktı.
    Aslında her şey, hırsızları ve arsızları cürmü meşhut halinde yakalamak ile başladı. Bu kişiler arasında en üst seviyede yönetimin başında olanlar da vardı. Ancak olan güvenlik güçlerinin tasfiye edilip adalet terazisinin kırılmasıyla sonuçlandı. Asrın yolsuzluk olayını ortaya çıkaran güvenlik ekiplerini hapse attılar. Dahası olayın sorumlusu olarak hizmet hareketini hedef tahtasına yerleştirdiler. Daha sonrası gelsin iftira dolu manşetler, yolsuzluğun merkezindeki suç şebekesini aklama çalışmaları…
    Şimdi El Muhacirun Kimdir?
    El Muhacirun terimi, İslam'ın ilk yıllarında Müslümanlar için özel bir anlam taşıyordu. Bu terim, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in (SAV) öğretilerini kabul eden ve Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanları ifade etmek için kullanılırdı. Ancak günümüzde bu terim, sadece tarihi bir olayın değil, aynı zamanda birçok insanın yaşadığı bir deneyimin sembolü haline gelmiştir.
    Vatan Hasreti ve Fedakarlık
    Muhacirler için vatan hasreti, hayatlarının merkezindedir. Düşünce ve inançlarından dolayı vatanlarından ayrılmak zorunda kaldıklarında geride kalan sadece bir parça toprak değildir. Nice aileler parçalanır, bitmez sanılan dostluklar maziye gömülür; mekanla ve zamanla iç içe geçmiş ve ilmek ilmek, desen desen örülmüş hatıralar dipsiz kuyularda kaybolur… Aslında geride kalan hayatın ta kendisidir o güne kadar yaşanmış. Bu ayrılık, yüreklerde derin bir boşluk bırakır. Bu boşluğu doldurmak için yeni bir hayat kurarlar yabancı topraklarda.Yeni bir dil öğrenmek ve yeni kültürle kaynaşmak, uzakta bir yuva kurmak, El Muhacirun’un alamet-i farikasıdır. .
    Vuslat Arzusu
    El Muhacirun, vatanlarına geri dönmek umuduyla yaşarlar. Özlemle dolu günler, yıllarca sürebilir, ancak bu özlem onları daha da güçlendirir. Her mevsimin değişimi, her yeni yıl, bir umut kaynağı olur. Vatanlarına dönme hayali, onları ayakta tutar ve aileleriyle birlikte yeniden kavuşma hayali, yaşamlarının en büyük arzusudur.
    Sonuç olarak El Muhacirun’un hikayeleri, insanlığın dayanıklılığını, sevgiyi ve özlemi simgeler. Onlar, vatanlarından uzakta yaşadıkları zorlu deneyimlere rağmen, hayatlarını yeni bir başlangıçla sürdürebilen kişilerdir. Vatan hasreti, insanların kökenlerine olan bağlılığını ve sevgisini yansıtır. El Muhacirun, tarihimizin unutulmaz kahramanlarındandır ve onların hikayeleri, insanlık için ilham kaynağı olmaya devam edecektir.

    02 Eki 2023 08:54
    YAZARIN SON YAZILARI