Her milletin kendine özgü yılbaşı gelenekleri ve ritüelleri vardır. Zaza milletinin asırlardır kutladığı “Gaxan” veya “Gağan” Bayramı, derin mitolojik kökleri olan, kutsal kabul edilen bir inanç, kültür ve şenlik bayramıdır. Bu bayram, yalnızca bir yeni yıl kutlaması değil, aynı zamanda toplumsal dayanışma, doğaya saygı ve insanlık değerlerinin bir yansımasıdır. Zaza kültürüne ait olan bu bayram, zamanla Batı dünyasının ilgisini çekmiş ve “Noel” gibi kutlamalarla ilişkilendirilmiştir. Ancak Gağan Bayramı, Batı kültürünün bir parçası değil, Mezopotamya ve Anadolu’ya özgü, Zazaların kadim kimliğini yansıtan bir inanç ve kültürel mirastır.
Gağan Bayramı’nın Ritüelleri ve Anlamı
Gağan, “Serrnewa, Khal o Pir, Domdom, Hızır u İlays” gibi adlarla anılan geleneksel buluşmaları içerir. Bu özel günlerde, ev ev dolaşılarak ev sahiplerinden bağış (infak) talep edilir. Toplanan bağışlar, en fakir aileye kış yardımı olarak sunulur ve toplumsal yardımlaşma ruhu pekiştirilir. Bu süreçte oyunlar oynanır, maniler söylenir ve halk, coşkulu bir şekilde bu geleneği yaşatır.
Bayram, her yıl çoğunlukla 13 Aralık ile 26 Aralık arasında kutlanır ve özellikle Dersim (Tunceli) Bingöl, Palu, Harput (El-Aziz) Diyarbakır ve Siverek gibi Zaza bölgelerinde büyük bir heyecanla gerçekleştirilir. Bu kutlamalar, toplumsal dayanışmayı ve doğaya duyulan saygıyı sembolize eder. Zazalar, bu bayramı “Raya Heq” inancı çerçevesinde kutlar; Sünni Zazalar için Gağan, bir kültür ve inanç bayramı olarak görülürken, Alevi Zazalar, bu geleneği daha çok İslam öncesi bir inanç olarak yaşatır.
Doğaya ve Canlılara Saygı
Zaza kültürünün temelinde, doğaya ve tüm canlılara duyulan derin bir sevgi ve saygı vardır. Gağan Bayramı’nda bu anlayış daha da belirginleşir. Geyikler, dağ keçileri ve güvercinler kutsal kabul edilir; bu hayvanların avlanması günah sayılır. Bu kültürel anlayış, doğanın yalnızca bir kaynak değil, bir yaşam ortağı olarak görülmesinden kaynaklanır.
Zazalar, ihtiyaçları kadarını doğadan alır ve doğayı tahrip etmekten kaçınır. Halk hikayeleri ve efsanelerde, hayvanların insanlara rehberlik ettiği, zor durumlarda yardım ettiği anlatılır. Bu yönüyle, Zaza kültürü, fabl anlatılarının ve doğayla uyumlu yaşam biçiminin köklerini taşır. Bu, Hacı Bektaş-ı Veli’de ve Yunus Emre’de kurt kuzu ve aslan geyik ile bir arada yaşamayı sembolize ederler. Pirlere bir çok vahşi hayvanların onlara hizmet ettiğini anlatırlar.
Dil, Kimlik ve Asimilasyon Mücadelesi
Zaza kültürünün korunmasında dilin önemi büyüktür. Ancak Zazaca, modernleşme ve asimilasyon politikaları nedeniyle tehlike altındadır. Eğitim sisteminde yer almaması ve günlük yaşamdan giderek uzaklaşması, bu dilin kaybolma riskiyle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Oysa bir milletin dilinin yok olması, onun kültürünün ve kimliğinin de silinmesi anlamına gelir.
Cumhuriyet döneminde Zaza kültürü, diğer birçok halk gibi ağır asimilasyon politikalarına maruz kalmıştır. Köy isimleri değiştirilmiş, Zazaca konuşmak yasaklanmış ve halkın kimliği görmezden gelinmiştir. Zazalar, Süryaniler, Kürtler, Ermeniler ve Rumlar gibi halklar, Osmanlı döneminde asırlar boyunca bir arada yaşamış olmasına rağmen, bu halklar Cumhuriyet döneminde ciddi baskılarla karşı karşıya kalmıştır. Bugün, bu coğrafyada yaşayan halkların dil ve kültürlerini koruma mücadelesi, hem tarihsel bir sorumluluk hem de barış içinde bir arada yaşamanın ön koşuludur.
Gağan Bayramı’nın Evrensel Değerleri
Gağan Bayramı, sadece Zaza toplumunun değil, insanlığın ortak değerlerini yansıtır. Bayramın temelinde, paylaşma, yardımlaşma ve toplumsal eşitlik anlayışı vardır. Zengin ve fakir ayrımı gözetilmeksizin herkes bir araya gelir, dayanışma ruhu pekiştirilir. Modern dünyanın bireyselleşme ve tüketim odaklı yaşam biçimine karşı, Gağan, toplumsal bağların önemini hatırlatır.
Bu bayramın evrensel mesajı açıktır: İnsanlar bir arada daha güçlüdür ve doğa ile uyum içinde yaşamak insanlığın sürdürülebilir geleceği için gereklidir. Bu mesaj, sadece Zazalar için değil, modern dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm arayan herkes için önemlidir.
Halkların Kardeşliği ve Ortak Gelecek
Zaza, Kürt, Süryani, Ermeni, Türk ve Rum halkları, bu coğrafyada yüzyıllar boyunca bir arada yaşamış, kültürlerini ve geleneklerini birbirinden etkilenerek zenginleştirmiştir. Ancak siyasal ve toplumsal sorunlar, bu halklar arasındaki bağları zayıflatmıştır. Bugün, halkların kardeşliği anlayışını yeniden güçlendirmek, yalnızca geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceği inşa etmenin de bir yoludur.
Halklar arasındaki bağların güçlenmesi, ancak karşılıklı saygı ve sevgiyle mümkündür. Komşusunun değerlerini tanımayan bir toplumda, gerçek anlamda birlikte yaşama kültüründen bahsetmek mümkün değildir. Zaza kültürünün ve Gağan Bayramı’nın yaşatılması, sadece Zazalar için değil, bu coğrafyada birlikte yaşamanın, kültürel çeşitliliğin ve kardeşliğin korunması için de önemlidir.
Sonuç
Gağan Bayramı, Zaza milletinin kültürel ve manevi mirasının güçlü bir sembolüdür. Bu bayram, toplumsal dayanışmayı, doğaya duyulan sevgiyi ve insanlığın ortak değerlerini kutlar. Ancak bu değerlerin korunması, sadece Zazaların değil, tüm halkların ortak sorumluluğudur.
Zaza kültürü, inanç ve gelenekleriyle bu coğrafyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu kültürün yaşatılması, hem insanlığın zengin kültürel mirasına katkı sağlar hem de halkların kardeşçe bir arada yaşama umutlarını güçlendirir. Gağan, bir bayramdan daha fazlasıdır; bir yaşam felsefesi ve toplumsal değerlerin yansımasıdır.
Vila Koyun/Dağ Çiçeği kitabımdan bir şiirle Gağan bayramınızı tebrik ediyorum