Doktor Bey!

Ercümend PERVER

Ercümend PERVER

10 Ağu 2017 16:59
  • Uzun zamandan beri muzdarib olduğum müzminleşmiş hastalıklarımdan şikayetçi olmasam da buna sebep olanlara ister istemez kırılıyor güceniyor insan. Biliyorsunuz aslında bütün hastalıkları doğuran ana, strestir. Bu konuda dünyada dünya kadar uzman stresten korunmanın yolları hakkında ahkâm keser nutuk çeker ama bizatihi kendileri de stresten azade değillerdir.

    Geçenlerde yıllardır benimle halvet olan sadık hastalığımla ilgili yeni tetkikler için hastaneye gittiğimde sağ olsun doktorum da uzun uzun bu hastalığın stresi sevdiğini bu hastalığı yenmenin bol bol tebessümle mümkün olacağını söyledi durdu. Ben de dilim döndüğünce “O dediğin ne ki ben bundan sonra basarım kahkahayı. Ondan kolayı mı var” deyip doktoru susturmak zorunda kaldım zira baktım nasihat uzayıp gidiyor.

    Hani Marie Antoinette’ye atfedilen meşhur bir söz var ya “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diye. Bizim doktorun dediği de ona benziyordu. Be hey adam! Şimdi Türkiye'de yaşananları görüp de zerrece iman ve İz’anı olan bir insanın değil tebessüm etmesi yüreğini dağlamadan yaşaması mümkün mü? Ve bu sebepten dolayı stresten her türlü hastalığa müptela olmaması mümkün mü? 

    Dün bir kardeşimizin sosyal medyadan paylaştığı bir video vardı ki insan olanın bu manzara karşısında sebep olanlara lanet okuyup gözyaşlarına hakim olması mümkün mü? O videoda; Kimin kime yaptığı anlaşılmayan, kimine göre başarısız darbe girişimi, kimine göre de tiyatro olan 15 Temmuz hadisesi neticesinde annesinin hürriyeti gasp edilmiş üç yaşlarında bir çocuk. 

    Çocuk cep telefonunda profil resminde annesinin resmi olan numarayı arayıp “Anne aç aç” diye ağlıyor. Bu video ve bunun gibi yüzler ve binlerle ifade edilen ciğersuz hadiseler yaşanırken doktorun ve bazı dostların “Hocam stresten uzak durmanız lazım” nasihatlerinin hiç bir ehemmiyeti yoktur ve bunları da ukalalık olarak görüyorum.

    Daha, evvelki gün hepimiz gördük bir pazarcı teyzemizi göz altına almak isteyen polislerin gerekçelerini. Kimse sormuyor bu Bylock denilen paylaşım sitesinden ne paylaşılmış. Gelin şunu bir açıklayın da millet görsün ve duysun. Şimdi devletin polisi tımarhane korumasına döndü. 

    -Ne arıyorsunuz kardeşim 
    -Hayalet 
    -Peki buldunuz mu 
    -Yok ama bu hayalet bu tutukladıklarımızın içindeymiş. Ağam öyle diyo

    Akıldan uzak idrakten uzak. Uzaklaştıkça bunlardan, biraz daha oturuyor milletin boğazına kurulan tuzak.
    Geçenlerde yine saçma sapan sebeplerden dolayı bir insan uzun zamandan beri hapsedildikten sonra mahkemeye çıkarılıyor.  Bu insanın suçu Hizmet hareketine ait bir yurdun yöneticisi olmak. Hey gidi dünya! Sen ne kadar fani ve fenasın. Daha dün denecek kadar bir zaman evvel bu gün bu insanlara zulmedenler çocuklarını bu müesseselere kaydettirmek için az mı kuyruk dövdüler zulmettiklerinin kapılarında.

    Bu yurt müdürünün herkes gibi kurulu bir düzeni varken tedavi gören eşine maddi manevi destek verip yukarıda doktorun dediği stresten uzak tutarak, muhabbetle canına can katıp sevgiyle yollarına devam ediyorlar, “Zırva tevil götürmez” kaidesini akıllı insanlarca geçerli olduğunu unutmuş olmalılar ki bir gün sıradan bir yurt müdürünü darbe yapmakla suçlayıp uzun işkencelerden sonra hapsedilecekleri akıllarına gelmemiş haklı olarak.

    Evet yurt müdürü hapsediliyor ve sosyal güvenceleri de otomatikman kesiliyor ve tedavi gören eşinin tedavisi de yarım kalıyor. Zira tedaviyi devam ettirecek maddi olanaklar ellerinden alınıyor. Ve mukadder son vuku buluyor, yurt müdürü arkadaşın eşi vefat ediyor Allah gani gani rahmet eylesin.

    Bu bir yurt müdürü olan bir insan. Bunun gibi binlerce insan böyle saçma sapan sebeplerden dolayı hürriyetleri gasp edilmiş durumda. Hele aralarında öyle cevherler var ki bazı arkadaşlar “Bu süreçte dışarısı çok daha tehlikeli olduğu için hükümetimiz onları korumaya aldı” diye espri bile geliştiriyorlar.

    Hakim bu yurt müdürü kardeşimize soruyor: Tahliye talep etmiyor musun?
    Cevap o kadar iç acıtıcı ki…
    Dinleyelim.

    -Hakim bey! Artık bir evim yok... Malum hanım da vefat etti. Bir bekleyenim de kalmadı. Sayenizde en yakınlarımın bile geride kalan aileme yapmadığı hakaret kalmadı. Bir gecede hain olduk çıktık(!) Bu sebepten hasta olan eşimin hastalığı arttıkça arttı ve sonu malum. Bir yavrucağım var dışarıda; beni buraya aldığınızda daha çok küçüktü o da beni hatırlamıyor zaten... (İçeri girdiğinde yavrucak 1 aylıkmış) Şu an tahliye olup n’apacağım! (Hakimin bu ifadelere gözleri dolmuş) mahkeme sonucu Yurt müdürü kardeşimiz tahliye olmuş.

    Derdin kadar değerlisin doktor! Ben de dertlerimle değerliyim. Sen o başımdakine bakma. Bize böyle öğretti büyüğümüz. “Ateş nere düşerse düşsün önce bizi yakar” Biz iman etmiyorlar diye kendini helak edercesine dertlenen peygamberin tabileriyiz. İmansız ölmüş birinin ardından en yakınını kaybetmiş gibi ağlayan büyüklerden öğrendik gayeyi. Şimdi bize zulmedenlerin akıbetlerini düşündükçe onlar için bile hüzünleniyoruz. Bu dert çekmeye değer doktor bey…

    Ercümend PERVER
    10 Ağu 2017 16:59
    YAZARIN SON YAZILARI