Bergman'a sormuşlar; 'Gidişat kötü, bu durumdan nasıl kurtulacağız?’
‘Utanç' demiş Bergman: 'Bizi bir tek utanç kurtarabilir.’
7 Mayıs’ta İstanbul'da aralarında 14-15 yaşlarında 15 KIZ ÇOCUĞUNUN olduğu 41 kişi gözaltına alındı. 24 kişi tutuklandı. 15,16 ve 17 yaşındaki kız çocukları bilgi alma ifadesi uydurmasıyla 16 saat göz altında tutularak korkutuldular, tehdit edildiler.
Aysu Bayram, hem Parkinson hastası, hem karaciğer nakli yapılan bir hasta. 16 ve 17 yaşındaki iki kızıyla birlikte gözaltına aldılar onu. Büyük kızıyla birlikte tutukladılar.
Tutuklu anneleri ve kız kardeşlerinin aleyhinde tanıklık yapmaya zorlanıyorlar. Rejimin suç dedikleri şeyler daha saçma olamazdı; Bowling oynamaya gitmek, sinema etkinliği, Risale-i Nur sohbetlerini dinlemek, KHK’lılardan alışveriş yapmak, iftara davet etmek, dua paylaşmak, evde Kur’an dersi almak.
Ailenin diğer üyesi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi 18 yaşındaki Ayişe Züleyha Bayram ise, terör dosyasında yargılanacak. Masum bir gence daha terör damgası vurmak için kin ve kibir çetesi utanmazca saldırıyorlar.
Suç olmayanı suç haline getirmek, küçük çocukların sabıka kaydını bir ömür sakıncalı hale getirmek, psikolojilerini bozmak hangi çocuk haklarına sığar?
Uluslararası insan hakları örgütleri ve hukukçulardan oluşan bir koalisyon; 23 Eylül Kız Çocukları Davası ile ilgili Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a açık mektup yazdı. Mektupta, ‘yasal faaliyetlerin terör suçu olmadığı’ belirtildi. Bu keyfiliğe dur çağrısında bulunuldu.
Diğer bir utanç sebebi ise; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verdiği KHK’lı öğretmen Yüksel Yalçınkaya‘nın yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşması Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, AİHM’in kararına rağmen sendika ve dernek üyeliği, Bank Asya’ya para yatırma, Bylock kullanmak gibi gerekçelerle Yalçınkaya’ya yine 6 yıl 3 ay hapis ceza verdi.
Kork, Allah’tan korkmayandan!
Utancını kaybeden insanlar adalet duygusunu da kaybediyorlar. “Kork, Allah’tan korkmayandan!” sözü de bu gerçeği ifade ediyor. İnsani değerlerini adım adım yitirir insan, farkına varmadan her geçen gün daha da karanlığa gömülür, bir vicdanzede olur.
Ülkemizde uzun zamandır hak ihlalleri hız kesmeden devam ediyor. Sadece Hizmet camiasına değil yapılan hukuksuzluklar; Can Atalay, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, İlhan Sami Çomak gibi farklı kesimlere de aynı hukuksuzluk yapılmaya devam ediliyor.
Ülkemiz iyi bir noktaya gitmiyor. Her geçen gün Uluslararası hukuk hiçe sayılıyor. İçteki hukuk sistemi ve hukukçular yozlaştıkça yozlaşıyor. Uluslarlarası İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhinde 24 bin 200 dava ile yüzde 37’lik bir hak ihlalleri başvurusu var, yani dünyada sondan birinciyiz.
Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Komitesi Başkanı, Türkiye'deki koşulların son derece endişe verici olduğunu belirtiyor. Binlerce hâkim ve savcının görevden alınması, gazetecilerin tutuklanması ve siyasi tutukluların durumu uluslararası toplumu kaygılandırıyor.
Türkiye'de bağımsız bir yargı sisteminin olmayışı, bireyleri adaletsizliğe karşı savunmasız bırakıyor.İnsan hakları savunucuları, Türkiye'de hak ve özgürlükleri savunmanın son derece zorlaştığını bildiriyor.
Terörle mücadele yasası, muhalif sesleri susturmak için bir araç olarak kullanılıyor. Yargı bağımsızlığının zayıflaması, adil yargılanma hakkını tehlikeye atıyor. Uluslararası mahkemeler, Türkiye hükümetinin işkence konusunda uluslararası sözleşmelere uymadığını tespit etti. Zorla kaçırma ve kaybetme vakaları, devlet eliyle gerçekleştirilen ciddi insan hakları ihlalleri arasında yer alıyor.
Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik baskılar, demokratik toplumun temellerini sarsıyor. Her geçen gün salınan suçluların işlediği cinayetleri okuyoruz.
Strazburg Adalet Çağrısı
Uluslararası toplumun Türkiye'de devam eden baskılara dikkat çekmek için yakın zamanda düzenlenecek Strazburg adalet çağrısı her zamankinden daha güçlü bir şekilde devam ediyor. Peaceful Actions Platform’u @4PeacefulAction, Avrupa Konseyi'ni 100 binden fazla kişiyi ilgilendiren AİHM kararının uygulanmasını sağlamak için daha aktif bir rol almaya davet ediyor.
Türkiye'nin mevcut sistemleri, ülkeye barış ve istikrar sağlamak yerine kaos, nefret ve şiddet üretiyor. Bu gidiş hayra alamet değil!