20 Ekim 2024 tarihinde Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vefatından bugüne geçen zaman diliminde, çevremdeki gözlemlerimi, hissiyatımı karıştırmadan ifadeye çalışacağım.
Skyland Stadı’nda (Gökyüzü Ülkesi) gerçekleşen cenaze merasimine gelen sevenlerinin sayısı 20-30 bin arasında idi. Çoğunluğu gençler oluşturuyordu. Cenaze merasimi boyunca sevenleri Hocaefendi’nin öğretilerine uygun bir şekilde barışçıl ve emniyetin temsilcileri olarak hareket ettiler. Gerçekten bir ibadet ve sekine havası vardı.
Cenaze sonrasında Kestane Kampına kabrini ziyarete gelenlerin ardı arkası kesilmedi.
Hizmet Hareketi içerisinde büyük bir metanet ve sağduyu var. Emanete sahip çıkmak, eserlerine, düşüncelerine, geride bıraktığı hizmetlere vefalı davranan, ilgili bir gençlik var.
Yakın dairedeki talebeleri, yol arkadaşlarında hem bir sekine hem de emanetin ağırlığı karşısında tam bir tevazu var.
Amerika, Avrupa başta olmak üzere tüm dünyadan, farklı ilim, düşünce insanlarından, farklı milletlerin kanaat önderlerinden çok manidar ve samimi taziye mesajları var.
Farklı ülkelere zorunlu hicret etmiş hareketin gönüllülerinde daha bir kenetlenme, yardımlaşma ve hizmet etme motivasyonu var.
Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerine ve mağdurlara daha çok sahip çıkma adına ciddi gayretler var. Farklı ülkelerde, değişik mekanlarda bir araya gelen gönüllüler bu mirasa nasıl sahip çıkabiliriz diyerek meşveretler, toplantılar, kamplar düzenliyorlar.
Bir zamanlar farklı sebeplerle hizmetlere uzak duran, küskün olan insanlardan dönüşler ve en azından vefatından sonra bu işlere sahip çıkalım, bize ne düşer diyenler var.
Cenazesine bile saygı duymayan, kudurmuş ve aklını yitirmiş zavallıları görüp, bu kadar da insan alçalamaz diyen ve insafa gelenler var.
Eserlerini, düşüncelerini hayata taşıma adına yine yeni baştan diyen hakikat aşıkları, kalem erbabı var.
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin düşüncelerini, ideallerini hayata geçirmek ve gelecek nesillere bu önemli mirası aktarmak için hummalı bir şekilde çalışan dertliler ve fikir işçileri var.
Hizmetin ortak akılla yürümesi ve istişare heyetleri oluşturulmasına daha hayatta iken yapmış olduğu teşviklerin sonucunda oluşan aklı selim meclisleri var.
Her ülkenin kendi hukuki ve kültürel şartlarını göz önüne alarak, Hizmet gönüllülerinin faaliyetlerine devam ettiği ve edeceği yönünde güzel örnekler, gelişmeler var.
Doğu veya Batı’da yetişen dili bilen, kültürü bilen, donanımlı gençler var.
Mezun olduğu okullara veya farklı ülkelere öğretmen, idareci olarak giden ve bu iş artık bizden sorulur diyen, dünyanın dört bir yanında yetişen farklı milletlerden binlerce Hizmet gönüllüsü var.
Batı ülkelerinden vatandaşlık alıp yine “Hizmetim” deyip farklı coğrafyalara tekrar giden şevk küheylanları var.
Hocaefendi’nin düşünce mirasına azim ve kararlılıkla sahip çıkmaya ant içmiş, kendisinden ders okuyan talebeleri var.
Dünyanın değişik coğrafyalarından akademisyen, yazar, kanaat önderi, düşünce insanlarından küresel barışa yaptığı katkılara vurgu ve övgüler var.
Dünya medyasına taziye ile ilgili yansıyan çok önemli mesajlar, yazılar var.
Bir taraftan da Hizmete hala kült diyen, “Lideri öldü dağılacaklar, akıllarını kullanmayan, yanlışa yanlış demeyen biat ehli bunlar’’ gibi hakaretlerle gönüllüleri sözde küçümseyen ve örümcekli kafasındaki hayali dünyaya inanmak isteyen, sağa sola tükürük atanlar da hep olduğu ve olacağı gibi yine var.
ülkenin en saygın iş adamlarının hayırsever annelerini yaşına bakmadan zindanlara atmak isteyenler de hep olduğu gibi yine var.
Kime Emanet şiirinde bamtelinden ifade ile;
Bilecik istasyonunda yaşlı ana,
oğlunu cepheye uğurlarken o'na;
ağabeylerini Çanakkale'de kaybettim,
Sen benim son yongamsın,
sen de dönmezsen ben Allah'a emanet" diyordu.
Ve ilave ediyordu "Git, sen de git,
Minareler ezansız, camiler Kur'ân'sız kalacaksa,
sen de git". diyen analar, babalar hala var.
Varı yok edemezsiniz! Gelin siz de inat etmeyin, bu vara sahip çıkın.