Vitaminler ve mineraller, vücudunuzun çeşitli metabolik işlemler için çok küçük miktarlarda kullandığı organik bileşiklerdir. Vitaminler, genellikle yağda veya suda çözünür olarak sınıflandırılan organik maddelerdir. Yağda çözünen vitaminler (A ,D, E ve K vitamini) vücutta birikme eğilimindedir. Suda çözünen vitaminler (C ve B kompleksi vitaminleri) ise depolanamaz ve idrar yoluyla atılır. Mineraller, bitkiler tarafından emilen veya hayvanlar tarafından tüketilen toprakta ve suda bulunan inorganik elementlerdir (kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum gibi). Mikro besinler de denilen vitamin ve mineraller vücudunuzda üretilmez ve dışardan beslenme yoluyla alınır.
Vitaminler ve Mineraller (Takviyeler) Neden Önemlidir?
Dengeli besin çeşitliliği ile vücudun günlük vitamin ve mineral ihtiyacı karşılanabilir. Günümüzde yüksek verim için kullanılan modern tarım yöntemlerinden dolayı yediğimiz sebze ve meyvelerin lezzetleriyle kokularının, hatta içerdikleri besin değerlerinin de azaldığının farkındayız.
Beslenme şartları yeteri kadar doğal ve çeşitli olamadığı takdirde takviye olarak vitamin veya mineral almaya ihtiyaç duyulabilir. Özel durumu olanlarda; hamile veya emziren kadınlar, diyet yapanlar, yaşlılar, kronik hastalar, gıda alerjisi olanlar, Malabsorpsiyon (yetersiz emilim) sorunları olanlarda (çölyak hastalığı, kistik fibroz gibi) bu ihtiyaç daha fazla olabilir. Çünkü küçük miktarları bile yeteri kadar alamamak, farklı sıkıntılara veya hastalıklara davetiye çıkarabilir. Bu yüzden çok uzun yıllardır, özellikle sağlıklı yaşam, hücre yapısını koruma, bağışıklık sistemini güçlendirme veya yaşlılığı geciktirme gibi farklı beklentilerden dolayı dışardan takviye olarak kullanılırlar. Önemli olan, doktorunuzun; kan değerlerinize, yaşınıza, yaşam standartlarınıza göre, size özel önermesidir. İlginç bir şekilde bazen bir ilacı “aman doktor tavsiyesi olmadan sakın kullanmayın” önerisine “elbette” yanıtını veriyoruz; bazen de hiçbir şekilde sorgulamadan sadece önerildiği için kullanabiliyoruz.
Kontrolsüz Takviye Kullanımının Etkileri
Alınan farklı besinleri sindirim sisteminiz ve enzimleriniz, farklı amaçlar için kullanıma hazır hale getirir. Vücudunuz ihtiyacı olanı alır ve geri kalanını genellikle atar. Bu aslında, bazı vitamin ve minerallerden ihtiyacınızdan fazlasını almanın, ekstra bir faydası olmadığı anlamına gelir. Reçeteli veya reçetesiz ilaçların yan etkilere neden olabileceği bilinen bir gerçektir. Bununla birlikte, takviyeler söz konusu olduğunda, birçok tüketici, risklerin olabileceğinin maalesef farkında değildir. New England Journal of Medicine'de yayınlanan 2015 tarihli bir araştırmada, takviyeler nedeniyle her yıl yaklaşık 23 bin kişinin acil servise gitmek zorunda kaldığı belirlendi. Şikayetlerin, göğüs ağrısı, kalp çarpıntısından baş dönmesi ve kusmaya kadar değişebildiği, semptomların yaş aralıklarıyla da farklılık gösterdiği anlaşıldı.
Takviyeler bazen, reçeteli ilaçlar ve tıbbi tedavilerle etkileşime girebilir veya normal seyreden fonksiyonlarınızın dengesini değiştirebilir. Örneğin; K vitamini, kan sulandırıcıların etkinliğini engelleyebilirken, E vitamini kan sulandırıcıların güçlerini artırarak kanama riskine sebep olabilir. Gereksiz yere alınan A vitaminin fazlası vücutta birikip karaciğer zehirlenmesine yol açabilirken, kalsiyumun fazlası böbrek taşına sebep olabilir; B6 vitamininin uzun süreli yüksek dozda alımı ise kimi zaman geri dönüşümü olmayan sinir hasarlarıyla sonuçlanabilir. Yapılan araştırmalarda aşırı vitamin kullanımı ile ilerlemiş kanser (özellikle prostat kanseri) arasında bağlantı olduğu gösterilmektedir. Yaşlılar ise takviyelerde bulunan bileşikleri, gençler kadar verimli şekilde metabolizmalarına dahil edemedikleri için daha dikkatli kullanmalıdırlar.
Vitaminlerin kontrolsüz alınmasının neden olabildiği sağlık sorunlarının bazıları;
• A, D, E ve K vitaminleri yağda çözünür, yani vücutta depolanır ve yüksek dozlarda alındığında toksik olabilir.
• B6 vitamini gibi suda çözünen bazı vitaminlerin yüksek dozları da toksik hale gelebilir.
• Yüksek folat alımları B12 vitamini eksikliklerini gizleyebilir. B6 vitamini seviyeleri de bazı sinir hasarı türleriyle ilişkilendirilmiştir.
• Bir gramın üzerindeki C vitamini dozları ishale neden olabilir. Yüksek dozda C vitamini ayrıca mide bulantısına, karın krampına, baş ağrısına, yorgunluğa, böbrek taşına neden olabilir, vücudun diğer besin maddelerini işleme (metabolize etme) kabiliyetine müdahale eder - örneğin demir seviyenizi tehlikeli bir şekilde yükseltmek gibi.
• Yüksek dozda alınan A vitamini, doğum kusurlarının yanı sıra merkezi sinir sistemi, karaciğer, kemik ve cilt bozukluklarına neden olabilir.
• Fazla miktarda florür minerali alımı (özellikle çocuklukta) dişleri lekeleyebilir ve hatta diş minesini zayıflatabilir.
• Yüksek dozlarda balık yağı kan pıhtılaşmasının azalmasına neden olabilir.
• Demir minerali kaynaklı toksisite de yüksek dozla tetiklenebilir. Genellikle genetik olan Hemokromatozis, gereğinden fazla demirin biriktiği bir hastalıktır ve bu durum neticesinde kalp, karaciğer ve pankreas dahil olmak üzere vücutta ciddi hasara neden olabilir.
Bütün takviyelerin Recommended Daily Intake (RDI, önerilen günlük alım miktarı) üzerindeki küçük bir miktar bile gastrointestinal rahatsızlığa, mide bulantısına ve bağırsak bozukluklarına neden olabilir. Sağlıklı yetişkinler, takviye kullanıyorsa, bunlar genellikle RDI'ye yakın seviyelerde alınmalıdır. Tıbbi olarak tavsiye edilmedikçe yüksek doz takviye alınmamalıdır.
Doktorunuza aldığınız tamamlayıcı ilaçları (vitamin ve mineral takviyeleri dahil) bildirmeyi unutmamak tedavinizin gereğidir. Uzmanların rehberliği, takviyelerden tamamen kaçınmak değil, bunları kullanırken dikkatli olmak içindir. Bu ürünler sağlık ürünleridir ve reçetesiz satılan ilaçlar gibi düşünülmelidir.