Bediüzzaman Said Nursi, 1890’larda Van’da Vali Tahir Paşa’nın konağında kalırken, o dönemin İngiliz Sömürgeler Bakanı'nın parlamentoda yaptığı bir konuşmayı okur gazetelerde.
Bakanın elinde Kur’ân-ı Kerîm’i göstererek, “Bu Kur’ân İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız” diye hitabede bulunduğunu anlatır haber.
Bediüzzaman, bakanın sözlerini gazetede okuyunca, fevkalade müteessir olur ve “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!” diyerek hayatını imana ve Kuran’a hizmete adar.
Evet, Bediüzzaman’ın ve müellifi olduğu Risale-i Nur’un temel gayesi, İslam’a, imana ve Kuran’a yapılacak tüm ilmi ve felsefi saldırılara mukabele etmektir, iman hakikatlerini neşretmektir. “Medenilere galebe ikna ile olur” kaidesi, temel felsefesidir.
İslam’a son 200 yıldır yapılan saldırılar, sömürgeler bakanının sözlerinde de olduğu gibi ya Kuran’ı Müslümanların elinden almak ya da onları Kuran’dan soğutmak maksadı ve stratejisi ile yapıldı. Müslümanlar Kuran’dan soğutulurken, insanlık da İslam’dan ve müslümanlardan soğuyacak ve hatta nefret edecekti.
Provokasyonlar, şiddete zorlamalar ve terörize etme çabaları hep bu gayeye matuf olarak olarak yapıldı. Menfur maksadın farkında olan Bediüzzaman ise hayatı boyunca asla provokasyonlara kapılmadı, şiddete meyletmedi, “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” dedi.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi de aynı akl-ı selim ve kalb-i selim duruşu devam ettirdi, “Aç herkese, açabildiğin kadar sineni, ummanlar gibi olsun! İnançla geril ve insana saygı duy. Kalmasın alâka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül..!” sözlerinde hayat bulan insan sevgisini tüm dünyaya haykırdı.
Sevgi tohumları ektiler dünyanın dört bir yanına. O tohumlar sümbül oldu, çiçek açtı, bahçelerimize baharı getirdi. Lâkin her mevsim bahar olmaz, imtihan günü geldiğinde, birileri ellerine değnekleri alıp o çiçeklere acımasızca vurdular, dallarını kırdılar, güllerini kopardılar. Tohum ve toprak sağlam olduktan sonra sümbüller yeniden çiçek açar, baharı müjdeler. Biz değil; güle, çiçeğe, bahara düşman olanlar düşünsün.
Mink Serçe'nin dilini koparacakmış
Gözü dönmüş şekilde çiçeklerin dallarını kırmaya, güllerini koparmaya girişen Tayyip Erdoğan, bu kez gözüne Sezen Aksu’nun dilini kestirdi. Minik Serçe'nin dilini koparacakmış. Üstelik bu nefret suçunu camide Cuma Namazı sırasında, yanında imam esas duruşta beklerken işledi. Aynı dakikalarda Burdur’da bir kadın Ulu Cami’ye girip cemaate “Açız” diye haykırıyordu. Erdoğan için camide “Açız” diyen kadının feryatları değil, Minik Serçe'nin dilinin koparılması mühimdi.
Erdoğan, ait olduğu geleneğe paralel olarak siyasete atıldığı günden nefret tohumları saçıyor. Ayrıştırıyor, ötekileştiriyor, şeytanlaştırıyor, linç ettiriyor. “Gömlek değiştirdim” numarası yapıp, 2001 - 2011 yılları arasında insanları aldatmayı bilmişti. Ancak sonra gerçek yüzünü gösterdi. Polisin gaz kapsülü nedeniyle 14 yaşında hayata veda eden Berkin Elvan’ı bile seçim meydanlarında yuhalatabilecek bir gözü dönmüşlük söz konusu.
O kadar çok insanlık suçu işledi, o kadar çok nefret suçunun faili oldu ki, saymakla bitmez. Sosyal medya, sokak röportajları, Erdoğan’ın ve ekibinin nefret suçları yüzünden İslâm’dan, namazdan soğuduğunu, uzaklaştığını söyleyenlerin paylaşımlarıyla, serzenişleriyle dolu. Kamuoyu araştırmaları da sosyal medyadaki paylaşımları teyit ediyor maalesef.
Kurt gövdenin içine girince
İslam’a saldırılar ya tam cepheden oldu ya da bünyeye sokulan kurtlar eliyle. Kurt gövdenin içine girince mukavemet de güçleşti. El Kaide’den, Işid’in, Boko Haram’ın, Ladin’in, Bağdadi’nin ve nihayetinde Erdoğan’ın İslam’a, İslam algısına, Müslümanların imajına vurduğu darbeyi kimdi vurabildi dünyada?
Çaldığı karayı kim çalabildi?
Abdurrahman Dilipak’ın Erdoğan’la ilgili yıllar öncesinde yaptığı bir “proje” itirafı vardı, hatırlarsınız. Evet, öyle bir proje ki, gövdenin içinde tüm varidatı kemiriyor, tüketiyor. Bu elim tükeniş, Erdoğan’ın destekçisi olan troll zihniyetin umurunda bile değil.
Şimdilik…
GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİNİZ İÇİN
Twitter: @EthemCelebiDe