Cumartesi günü Fethullah Gülen Hocaefendi’yi ziyaret eden çok kıymetli bir heyetle birlikteydim. Heyette iki yazar, bir televizyon programcısı, bir belgeselci ve bir yayıncı vardı. Hocaefendi ile görüşme öncesinde sohbet ediyoruz. Hepsi heyecanla görüşmeyi bekliyor. Derken, Hocafendi’nin heyetle görüşeceği salona alınıyoruz.
Hocaefendi kapıdan belirince başta yayıncı hanımefendi olmak üzere misafirler bir saygı ve nezaket ifadesi olarak ayağa kalktılar. Hocaefendi bunu görür görmez, “Estağfirullah” diyerek durdu ve misafirlerin oturmasını işaret etti, misafirler oturmadan ikinci bir adım atmadı. Ben bu manzaraya 33 yıl önce İstanbul Üsküdar Valide Sultan Camii’nde, Hocaefendi’yi ilk defa gördüğümde şahit olmuştum. Camiye girdiğinde ayağa kalkanlar oldu. O insanların oturmalarını işaret etti. Onlar oturmadan vaaz vereceği kürsüye doğru ilerlemedi.
Misafirler takdim edilince, yüzünde maske olan yabancı profesöre dönen Hocaefendi, “Sizinle daha önce görüştük zannediyorum” dedi. Tercümeyi dinleyen misafir profesör bunu tasdik etti. Kadın yazar, dünyadaki mülteciler meselesi üzerinde çalışıyor ve bir kitap hazırlığı yapıyor. Hocaefendi’ye şu soruyu yöneltti: “Hizmet Hareketi’nin eğitim ve diyalog çalışmalarını biliyoruz. Adalet hakkındaki düşünceniz nedir? Hocaeefendi’nin cevabı şöyle oldu: “Adalet de ehemmiyetli. Zannediyorum o da yine eğitim içinde olursa kalıcı olur. Eğitim her şeydir. Adaleti gerçekleştirecek istikamet yine eğitimdir.”
Ne kadar muazzam bir tespit… Evet dünyadaki adaletsizlikleri herhalde ancak eğitimli nesillerin gayreti ortadan kaldırabilir. Ziyarette başka sorular da soruldu Hocaefendi’ye… Hocaefendi konuşurken notlar alıyorum. Televizyon programcısı, ülkesi için Hocaefendi’den bir mesaj istedi. Hocaefendi, “Benim ifadelerimden ziyade sizin müşahedeleriniz daha önemli” dedi ve bu ülkenin medeniyet tarihindeki önemli konumuna işaret etti. Burası aynı zamanda hatırı sayılır miktarda Hizmet insanlarını misafir eden bir ülke. Hocaefendi bunun çok takdire şayan olduğunu ve bu ülkeye “kardeş millet” nazarı ile baktığını vurguladı.
Görüşmenin bitiminde yayıncı hanımefendi elindeki Jon Pahl’in biyografisin Hocaefendi’ye uzatarak imzalamasını rica etti. Hocaefendi uzun bir zaman ayırarak hem hanımefendiye hem de aynı zamanda profesör olan diğer yazara kitabı imzaladı. Hocaefendi bu şekilde kitaplarla meşgulken misafirler yanında büyük bir nezaketle beklediler, resim çektirdiler.
Onların Hocaefendi’ye olan bu saygılarını izlerken, Georgetown Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Ori Soltes’in yeni yayınlanan “Düşünce ve Aksiyon Arasında Fethullah Gülen’in Entellektüel Biyografisi” kitabı aklıma geldi. Bu kitabı yazarken beş defa Hocaefendi’yi ziyaret ettiğini belirten Ori Soltes şöyle devam ediyor: “Bazen kafanızda çok büyüttüğünüz, hayranlık duyduğunuz bir insanla görüştükten sonra, hayal kırıklığına uğrarsınız. Beklediğinizi bulamamanın hayal kırıklığıdır bu… Ben Fethullah Gülen ile görüştüğümde tam tersi oldu. Kitaplarından ve takipçilerinden öğrendiğim Fethullah Gülen ile görüştüğümde, ne kadar etkileyici bir şahsiyeti olduğuna ve sahici tevazusuna şahit oldum.”
Profesör Ori Soltes bunu bir metaforla şöyle izah ediyor: “O kadar mütevazi ki, caddede yanından geçseniz fark etmezsiniz ama aynı zamanda o kadar karizmatik ki, görür görmez hemen etkisi altında kalıyorsunuz…”
Ori Soltes’in Hocaefendi ile olan görüşmelerinin birine ben de şahit oldum. Başka bir cok kıymetli yazar, televizyon programcısı, akademisyen, işadamı gibi farklı kategorilerden insanların görüşmelerine şahit oldum. Mesela İngiliz profesör Simon Robinson, Hocaefendi ile görüşmesinden sonra, “Bu zatın etrafında bir aura var” demişti. Hocaefendi’yi Albert Einstein’a benzeten de oydu.
Daha önce ifade ettiğim gibi, burası çok bereketli bir mekan… Görüşmeden sonra misafir heyetle, yakındaki bir eve misafir olduk, büyük bir masa etrafında ikramlar yapıldı, yaklaşık iki saat beraber olduk. Ev sahiplerimiz bu sürecin mağduriyetini derinden yasamış, Meriç’lerden, sınırlardan geçerek Türkiye’den çıkmış. Ailenin en kıymetli ferdi, zulüm altında vefat etmiş. Bu acıklı hikayeleri de aktardık misafirlere… Heyetteki insanlar Hizmet meselelerine çok duyarlı, çok gayretli insanlar… Hizmet mesajının duyulması, Türkiye’de yaşanan mağduriyetlerin sona ermesi için hepsi kendi çapında bir gayret içinde…
Bugün bu gayret içinde olan nice böyle Hizmet dostları insanlar var hemen her ülkede… Bunu, her bir ülkede, her bir vadide Hizmet insanlarının binlere tekabül eden nidaları, gayretleri ile birleştirin... Misafirler ayrıldıktan sonra, akşam namazını müteakip Hocaefendi’nin bulunduğu salondayız. Geçmişte mühim insanlarla yapılan görüşmelerden bir örnek verdi ve Hizmet için ne kadar tesirli neticeler hasıl ettiğini hatırlattı.
Bediuzzaman Hazretleri’nin ifade ettiği gibi günümüzde medenilere galebe ikna iledir. Kılıç devri kapandı. Kendimizi anlatmak, yine anlatmak, tekrar anlatmak… Ulaşabildiğimiz herkese anlatmak… Bunu hakkıyla yapanlara ne mutlu… Bir ses, bir nefes, bir görüşme nice kapıların açılmasına, nice meselelerin çözülmesine vesile olabilir. Gayret bizden, netice Allah’tan…