“İktidar partisi, Lenin’in Bolşevik Partisi gibi yönetiliyor....”
Bu ifadeyi bir kaç ay önce New York Times gazetesi kullandı.
Gerçekten de Türkiye, Lenin’in Bolşevik Rusyasına döndü.
15 Temmuz’dan sonra şartlar belki on kat daha ağırlaştı Bolşevik Türkiye’de...
Lenin, Rusya’daki Bolşevik ihtilalinden sonra Merkez Komite toplantısında yoldaşlarına şöyle demişti:
“Unutmayın, bundan sonra Rusya’nın bütün alçakları bizimle beraber olacaklar...”
İktidar gücü, hemen bütün alçakları etrafında toplar. Kimisi sadık muhbir olur, kimisi 40 yıllık Bolşevik olarak karşınıza çıkar, kimisi itirafçı olur. Bütün bu alçaklar artık “vatansever”dir ve rejim düşmanı olarak damgalanan “vatan hainleri”ni avlamaya başlarlar.
Bugünün Türkiyesine bakın... İslamcı Bolşeviklere yanaşan, onların hizmetine giren iktidar alçaklarının aynen böyle yaptıklarını göreceksiniz.
Alın size son bir örnek... Turgut Özal’ın “Beni arkadan hançerledi” dediği eski bir siyasetçi birden bire ortaya çıkıp Cemaat’e atıp tutmaya başladı. Neymiş, Fethullah Gülen ile üç sefer görüşmüş, ama hiç etkilenmemiş. Cemaat, milli değilmiş ve uluslararası bir projeymiş. Bülent Ecevit hayatta olsaymış o da Cemaat’i desteklediğine pişman olurmuş. Bir vatansever olarak 15 Temmuz’a karşı çıkıyormuş.
Bu eski siyasetçi neredeyse Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacaktı. Dönemin Genelkurmay Başkanı, “Yolsuzluk şaibesi taşıyan bir kişi cumhurbaşkanı olamaz” deyince bu şansını kaybetmişti.
Cemaat’i dış güçlerin taşeronu olarak gösteren bu siyasetçiye şunları sormak lazım:
Siz gizli veya açık hangi uluslararası örgütlere üye oldunuz, hangilerinin toplantılarına katıldınız? Yalansız, dolansız açıklar mısınız? Yıllardır sessizce köşenize çekilmişken niye birden bire ortaya çıkıp konuşmaya başladınız? Tam da bugünlerde iktidardan neler koparmak peşindesiniz? Siyaset hayatınız boyunca kardeşiniz ne kadar zenginleşti? Nasıl banka sahibi oldu?
Bu yazıyı, Bolşevik Türkiye’nin iktidar alçaklarını anlatmak için yazmıyorum.
Sormak istediğim soru şu: Türkiye’nin laikleri, sosyal demokratları ve milliyetçileri İslamcı Bolşeviklerle yaşadıkları bu imtihandan nasıl çıkacaklar?
Türkiye’nin İslamcı Bolşevikleri, “İkinci Evimiz” dedikleri İran’dan birşeyi çok iyi öğrenmişler: Takiyye yapmayı...
15 Temmuz’dan sonra “Yenikapı ruhu” diye bir şey uydurdular. Sosyal demokratları, laikleri ve milliyetçileri peşlerine takmak için...
Bazı laikler ve sosyal demokratlar, Cemaat’e olan kızgınlık veya kırgınlıklarından, Olağanüstü Hal Rejimi ile yapılanlara ancak cılız seslerle itiraz ediyorlar.
Milliyetçi cenahta durum daha da içler acısı... Neredeyse her gün İslamcı Bolşeviklerin yaptığı zulümleri alkışlayan bir lider var partinin başında...
Laikler, sosyal demokratlar ve milliyetçilerin bazıları “Cemaatsiz Türkiye”de demokrasiye kavuşacaklarını zannediyorlar. Ne yazık ki aldanıyorlar. İslamcı Bolşeviklerin takiyyesine aldanıyorlar. Oysa, Cemaat takıntısından kurtulsalar, Türkiye’de kurulmak istenen sahte “Hilafet Düzeni”ni görecekler.
Elinden gelse bir gecede laikliği yasaklayacak bir Meclis Başkanı var. Havuz organlarında her gün Hilafet düzeni ve Hilafet ordusu yazıları çıkıyor.
Bunların önündeki tek engel Türk Silahlı Kuvvetleri’ydi. Ne yazık ki TSK’nın beceriksiz komuta kademesi İslamcı Bolşeviklere teslim olmuş durumda... 15 Temmuz’a bu yüzden “Allah’ın lütfu” dediler.
Türkiye’nin laikleri, sosyal demokratları ve milliyetçileri, Humeyni ve İran örneğini unutmasınlar. Cemaat’ten sonra sıra onlara gelecek ve son pişmanlık fayda vermeyecek...