Amerika'daki son siyasi fotoğrafı en güzel ifade eden tanımlamayı, kamu yayıncılığı yapan PBS televizyonu yaptı. PBS, iki bölümden oluşan 4 saatlik belgeseline “Ayrılmış Devletler Amerikası” adını verdi. Malum, Amerika'nın ismi Birleşik Devletler... Amerika'da her bir eyalet, aynı zamanda ayrı bir devlet çünkü...
Bu yazının konusu Amerika'nın iç siyaseti değil... Yeni dönemde Amerika'nın dünyadaki rolü ve Türkiye'nin bundan nasıl etkileneceğine değinmek istiyorum.
Bush döneminin Amerikası Irak ve Afganistan'a girdi.
Obama döneminin Amerikası, Irak ve Afganistan'dan çekilmek için her şeyi yaptı. Obama, Suriye'de olup bitenler karşısında da, Suriye'ye en az nasıl bulaşırım stratejisi uyguladı.
Şimdi yeni başkan Trump, “Radikal İslam” ile mücadele edeceğini ve IŞİD'i bitireceğini ifade ediyor. Eğer Trump, bu politikalarını Amerikan Kongresi'ne kabul ettirebilirse, bu durum Amerika'nın Orta Doğu'ya yeniden dönüşü demek...
Türkiye'nin üzerine kabus gibi çökmüş Saraydaki Şahıs, daha seçilmeden Trump'a yağcılık yapmaya başladı. Ama, ne yaparsa yapsın, yeni başkan Trump'ın radarlarına takılmaktan kurtulacağını sanmıyorum.
Hatırlarsanız, Saraydaki Şahıs, Obama ile yaptığı bir görüşmeden sonra, görüşmenin içeriğini saptırınca Beyaz Saray tarafından anında yalancılıkla suçlanmıştı. Bu, Türkiye'nin tarihinde bir ilkti.
Güya, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi Obama'dan istemiş, Obama da mesajı aldım demişti. Külliyen yalandı bu...
Saray'daki Şahıs, daha koltuğuna oturmadan Trump'la görüşmek için elinden geleni yaptı, “Trump, Cemaat'in parasıyla başkan seçilmedi ki” gibi zavallıca yağcılık ifadeleriyle...
Aralık ayında Chicago'daki bir toplantıyı bahane ederek Trump'tan randevu istedi. Randevu talebi kabul edilmedi. Bunun üzerine o toplantıya kendisi gelmedi, kızını gönderdi.
Geçenlerde nihayet Trump'la bir telefon görüşmesi yapabildi. Emin olun, eğer bu görüşmede Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili olumlu bir cevap veya sinyal alsaydı onu hemen havuz gazetelerine sızdırırdı.
Obama'nın gidici olduğunu bildiği için, Obama aleyhine ileri geri konuşan, Obama ile görüşmelerini saptıran Saray'daki Şahıs, aynı şeyi Trump'a yapamıyor. Çünkü, Trump en az 4 yıl Beyaz Saray'da...
Bu yüzden, “Trump bana, mesajı aldım dedi” gibi bir yalan uyduramıyor.
Amerika'ya gönderdiği kızı, “Fethullah Gülen, IŞİD'den daha tehlikeli” dedi Chicaco'daki toplantıda... Çocuklarını da kendisi gibi yozlaştırdı Saraydaki Şahıs, onlara da yazık etti.
Sanki, Suriye'deki Nusra Cephesi, Şam Cephesi ve IŞİD unsurlarına binlerce TIR silah gönderen, sınırda onlar için hastaneler açan, Türkiye'nin havaalanları ve sınırlarını cihadçıların hizmetine sunan Fethullah Gülen'di!.. Sanki Suriye krizinin başladığı 2011 yılından beri, Türkiye'nin bu badireye bulaşmamasını isteyen Fethullah Gülen değil...
Amerika'da yalan siyasetiyle sonuç alacağını hayal ediyor hala Saraydaki Şahıs...
Orta Doğu'daki radikal unsurlarla kimlerin ilişkide olduğunu, kimlerin IŞİD elemanlarına “öfkeli sünni gençler” dediğini sanki Amerikan yönetimi bilmiyor.
Sanki Trump yönetimi, Irak ve Suriye'nin nabzını avucunun içi gibi bilen Amerikan istihbarat organlarından Saraydaki Şahıs ve adamlarının buralarda ne dolaplar çevirdiklerini öğrenmeyecek...
Sanki Saraydaki Şahıs ve adamlarının Amerika'ya kadar ulaşan para trafikleri ve casusluk faaliyetlerini FBI, yeni başkan Trump'a rapor etmeyecek...
Bir şey daha var: Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi'ne radikalizm ve terör izafe edilemeyeceğini, en iyi Amerika'nın beyinleri bilir. Çünkü Hizmet, 25-30 yıl önce dünyaya açıldı ve bugün dünyanın 175 ülkesinde okullar ve Hizmet faaliyetleri var. Ve bu okullar hakkında en iyi bilgi sahibi olabilecek ülkelerden biri Amerika, çünkü bütün bu ülkelerde elçilikleri var, haber ağları var.
Mesela, 1990'lı yıllardan beri kargaşanın sürdüğü Afganistan ve Irak'ta okullar var, Hizmet faaliyetleri var. Bir yanlışlık görselerdi, bunu açığa çıkarırlardı.
Dünyada hala medyanın en güçlü olduğu ülkedir Amerika... Amerikan medyası, her şeyi didik didik eder. Hizmet, 1992'den beri Amerika'da...
Amerika'nın eski Ankara Büyükelçisi F. Ricciardone, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin iadesi ilk kez dile getirilince, “Ne iadesi, bu insanlar 20 yıldır Amerika'dalar ve trafik suçu bile işlemekten imtina ederler” demişti.
Sözün kısası, bu süreç herkesin gerçek yüzünü ortaya çıkaracak...
Kim terörist, kim masum belli olacak... Kim halife olma sevdasıyla bütün radikal unsurları beslemiş; kim Suriye'yi, Mısır'ı, Irak'ı karıştırmış, ortaya çıkacak...
Saklanmanın faydası olmayacak, korkuyla yalanlar uydurmanın faydası olmayacak...
Saraydaki Şahıs ve adamları, çoktan dünyanın vicdanında mahkum olmuş durumdalar. Ve bu yalan saltanatı bir gün mutlaka yıkılacak...
Faruk Mercan