Maalesef Türkiye algılarla yönetilen, hiç bir derde deva bulunamayan bir sürece girdi.
Süslü laflar, sınırsız vaatlerle kamuoyunun gazı alınıyor, felaketler bile iktidarın kendi emelleri için fırsat olarak kullanılıyor.
Soma faciasından sonra kanunlar çıkarılacağı sorumlulardan hesap sorulacağı söylendi koca koca laflarla. Ne oldu ? Yasa çıktı. Adına da torba yasa dediler. İçinde madencilerin ve Soma'nın derdine derman olmanın dışında her şey vardı.
Hesabı soracağız derken kendi hesaplarına biraz daha ekleme yaptılar.
Rant çevrelerinin işine gelecek birçok düzenleme Soma’da hayatını kaybetmiş 301 madencinin ardından bir daha bu tür acıların yaşanmayacağı pazarlamasıyla kanunlaştırıldı.
Rüşvetin ve kara paranın yüzde 3 vergiyle aklanacağı düzenlemelere kadar ne varsa torba yasaya konuldu. Kamu çalışanlarının görevden alınmalarında mahkeme kararına rağmen 2 yıl göreve iade edilmemeleri, üzerinden 5 yıl geçmiş adrese teslim özelleştirmelerde yargı kararlarının uygulanmaması, ekolojik dengeyi yok edecek mera alanlarının inşaata açılması, internette herkesi takip edecek düzenlemeler.. Bunların hepsi güya madencilerin şartlarını iyileştirme adı altında ‘aciliyeti var’ denilerek apar topar meclisten geçirildi.
Bu arada madencilere de göstermelik bazı haklar tanındı. Fakat bugün Ermenek’te yaşadığımız acıya bakıldığında torba yasa uygulamada madencilerin şartlarını iyileştirmek yerine onların can güvenliğini daha da riske atmış görünüyor. Üstelik bunu bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisi itiraf etti. “Torba yasayı hazmedemeyen işverenler sebebiyle torba yasanın ne yazık ki bazı sıkıntılar doğuracağı belliydi” dedi.
Doğuracağı sıkıntılar belli olan bir yasayı yapıp ardından da hiçbir şey olmamış gibi suçu oraya buraya atmak siyasetimizde peydah olan ilginç bir alışkanlık haline geldi. Lafa gelince Hz. Ömer (RA) adaletini dilden düşürmeyip “Fırat’ın kenarında kuzuyu kurt kapsa mesuliyet benimdir” diyenler, yüzlerce canın yitip gittiği felaketlerde kendilerine kondurmamak için sorumlu arıyorlar.
Ermenek'te 18 can suyun altında. Vaatler geç kalmadı. Koşa koşa gidip HESAP SORACAĞIZ dediler yine.
Bakalım bu sefer hangi yasalar gelecek? Merak ediyoruz bu sefer Karamanlı madencilerin üzerinden hangi ekmeklere yağ sürecekler?
Belki hatırlamak gerekir ki; Soma’nın ardından çıkarılan torba yasaya konulan bir maddeyle; milletimizin manevi olarak dayanağı olan Risale-i Nur’ların basımını devlet tekeline alan ve 200 günden fazladır bu ülkede Risale-i Nur basımının iktidar eliyle durdurulduğu bir dönem yaşıyoruz.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin “Risale-i Nur’a ilişmeyiniz, eğer ilişirseniz yakında bekleyen belalar sel gibi üstünüze yağacaktır” sözünü hatırladıkça insanın tüyleri ürperiyor.
Toplumumuzun gözü önünde cereyan eden bütün bu olaylar insaf ve vicdan sahibi herkesi derinden yaralıyor.
Bu ülke ve bu millet için sorumluluk duyan insanlar olarak; Türkiye’nin yaşadığı acılar içimizi yakıyor.
Hele "Saray"lardan aşağıları görmeyip hiç ölmeyecekmiş gibi milleti bir başına terk edenler...