Yalan Dünyasın

Hüseyin Odabaşı

Hüseyin Odabaşı

06 Ara 2021 10:54
  • Dünyaya neden “yalan dünya” deriz tam bilinmez. Onunla gelen her nimet eninde sonunda kaybolup gittiğinden zevale maruz kaldığından mı, yoksa dünyalık işlerin gerçekten değersiz olduğundan mı veya içinde yaşayan biz insanoğlunun yalan ve aldatmaya düşkün olduğumuzdan mı yaşadığımız dünyaya “yalan dünya” denmiştir, bilinmez. Bakalım Yunus Emre'ye göre dünyamızın yalanları dolanları nelermiş:

    “Bilirim seni yalan dünyasın,
    Evliyaları alan dünyasın.
    Kaçan kurtulmaz senin elinden,
    Demir kafesler kıran dünyasın.
    Sevdiğim aldın beni ağlattın,
    Dönüp yüzüme gülen dünyasın.
    Süleyman tahtın sen viran kıldın,
    Masumlar boynun büken dünyasın.
    Kaç kez boşaldın, kaç defa doldun,
    Ahir bizden de kalan dünyasın.”

    Şu yalan dünyada gerçekten yalan söyleyip aldatma içine girerek yalan dünyanın yalanına biraz daha yalan katanlar var. Karanlıklarını biraz daha karartanlarımız var. 
    Gözümüzde büyüttüğümüz hayır ve hasanatlarımızı, küçük gibi görünen yalanlarımız ve yalan davranışlarımız yiyebilir, bitirebilir mi? Allah Kur'an-ı Kerim’de, “Sabret. Allah iyilik yapanların ecirlerini zayi etmez.” (Hud,115) diyor. Diyor amma bazen bir kibritin bir ormanı yaktığı olur. 

    Bir yalan zellesiyle de ayaklarımız birbirine dolanır ve yere kapaklanabiliriz.  
    Ne der Üstadımız; “"Madem öyledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük letâiflerini onda batırma” (Lem'alar, On Yedinci Lem'a, On Dördüncü Nota.)
    Yalan söylemek, ucu Cehennem ’de son bulan bir adımdır.
    “Yalancılık kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır." (Buhârî, Edeb 69; Müslim, Birr 103, 104)
    Yalanın haram, yasak ve insanlık onuruna yakışmayan bir davranış olduğunu hepimiz biliriz de neden bazılarımız yalan söylemekte bir mahsur görmez?  Allah’ın varlığına inanan bazı insanları yalan söyleten haller ve durumlar vardır. 
    Özellikle siyasetçiler veya idareciler verdikleri sözleri yerine getirmeyince veya getiremeyince uyduruk yalanlarla insanlar karşısında içine düştükleri bu zor durumdan kurtulacaklarını sanırlar. Hâlbuki Üstadıma göre “en büyük hile hilesiz olmaktır.” (On Altıncı Mektup) En büyük siyaset de siyasetin ayak oyunlarına baş vurmamaktır.  Bu huylarıyla da siyasetçiler ve toplumun önünde matmah-ı nazar olan idareciler, yalanı teşvik etmekte ve yalanın akıllık ve maharet olarak algılanmasına sebep olmaktalar.  
    Büyük görünme duygusu bazılarımızı yalan beyana, yalan davranışa sevk ettiği oluyor. Bir işin onda birini yapan sanki o işin onda onunu o yapmış gibi “bu işler bizden sorulur” havasında konuşuyor, atıyor tutuyor. Bu tür yalanlar maalesef baya çok ve alıcısı da bir hayli fazladır. Böyle yalan beyanda bulunan kimseler, aslında onda dokuz arkadaşlarının hakkını teslim etmediklerinden ve her işi kendileri becermiş gibi gösterdiklerinden dolayı emek hırsızıdırlar. Bu durum daha çok aşağılık kompleksi içinde olanların içine düştüğü bir vartadır, çukurdur. 
    “Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır.” (Al-i İmran, 188) 
    Günümüzde dini gibi görünen bazı ritüellerin yalan üzerine bina edilmesi de yalanı zımnen teşvik ediyor. Mesela hoca, cenazede soruyor: “Bu mevtayı nasıl bilirdiniz? ” diye.  Herkes yalandan “iyi biliriz” diyor. Hoca da aslında daha baştan cemaatin yalandan “iyi bilirdik” diyeceğini bile bile soruyor bu soruyu.  Sanki Allah'ın kötü olarak bildiği mevtayı cemaat, “iyi bilirdik” demekle iyileştireceklerini, cennetlik hale getireceklerini düşünüyorlar. Hasılı hoca da bile bile yalandan soru sorarak, cemaat de yalan şehadette bulunarak akılları sıra Allah'ı kandırmaya çalışıyorlar. Bu yalan şahitliğin aslında mevtaya zarardan başka hiçbir faydası yoktur. 
    Bir toplumun içinde azlıklarından dolayı zayıf olan azınlıklar, çoğunluğun ayrımcılık baskısını veya karşılaştıkları bazı engelleri yalan söyleyerek aşmayı düşünebiliyorlar.  Bu bağlamda yabancı memleketlerde oturum izinlerinin alınması esnasında veya iltica işlemlerinin daha rahat yürümesi adına karşılaştığımız engelleri, yalan ve aldatmaya baş vurmadan aşmayı denemeliyiz. Bundan yıllar önce ID kartımı almaya gittiğimde yabancılar şubesinde çalışan polis: “Başın sağ olsun, deden vefat etmiş.” dedi.  Afalladım tabi. Çünkü dedem 10 sene öncesinden çoktan vefat etmişti. Sonra öğrendim ki bir dostum, dedemin cenazesine katılabileyim diye böyle bir küçük yalanı(!) söyleyerek işimi hızlandırmak istemiş. 
    Espri ve şaka olsun diye yalan söylenebiliyor. Bu tür yalanları da Peygamberimiz(sav) yasaklamıştır. “Yazık o adama ki insanları güldürmek için yalan söyler. Bilirler ki bu yalandır. Ama o onları güldürmek ister. Yazıklar olsun ona! Yazıklar olsun, yazıklar olsun!” (Ebu Davud 4338, Tirmizî 2237)
    Tedbir yapıyorum diye söylenen yalanlar var. Konuşmama hakkını kullanabiliriz. Yalan söylemek zorunda değiliz. Üstadımızın dediği gibi; “Konuştuğumuzda doğru konuşmalıyız. Ancak her doğruyu her yerde söylemek doğru olmayabilir.” 
    Tedbir tabirinin terim anlamı da olduğundan bu manadaki tedbiri biraz da ilgili ve uzman kimselere danışarak yapmalıyız. Yoksa Türkiye'de Ak Partililerin bizimle ilişkilerini kesip hatta daha ötesine giderek ortamın şerrinden emin olma adına itirafçılık yapmalarını da tedbir olarak görmeye başlarız. 
    Maalesef piyasada kendi becerilerini abartılı olarak ifade eden ve güven verenler daha çok rağbet görüyor.  “Cuma namazını bir hafta sonra Şam'da kılacağım” diyenler yüzlerce hafta geçmesine rağmen dut yemiş bülbül gibi oldular.  “Eğitim veya ekonomi bizden sorulur” türünden davranışların yalan olma ihtimali yüksektir.
    Dinen büyük kabul edilen bazı Allah dostlarının can tehlikesi karşısında tevilli ifadelere baş vurma ruhsatının su-i istimal edilmesi.  Örneğin Hz. İbrahim Efendimiz ’in hem putperestlerin tehditlerinden kurtulmak hem onlara ders vermek hem de değişik açıdan da olsa her şeyi yapanının Allah olduğunu zımnen ifade etmek için “belki” kaydıyla söylediği beyanatını yalanlarımıza dayanak yapamayız.   
    Çünkü Hz. İbrahim Efendimiz puthaneye girmiş bütün putları kırdıktan sonra baltayı sağlam bıraktığı en büyük putun boynuna asmıştı. Gözü dönmüş müşrikler böyle bir ortamda Hz. İbrahim'i sıkıştırıp bu putları kendisinin kırıp kırmadığını sordular. O da:
    “Dedi ki: “Hayır! Bunu belki de şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa, onlara sorun bakalım!”
    Diğer taraftan Peygamberimizin(sav) Ammar Bin Yasir’e müşriklerin ölüm tehditleri karşısında verdiği ruhsatı da biliyoruz. Fakat bu durumlar hayati tehlikenin olduğunda baş vurulan istisna ve ruhsat halleridir. Genişletilemez ve tamim edilemez.  
    Bir Müslüman ve hizmet insanı olarak başka insanları vermeye, yardım etmeye, okumaya ve ibadet yapmaya da teşvik etmeliyiz. Asr Suresi’nde; “hüsranda olmayanlar hakkı ve sabrı tavsiye edenlerdir.” (Asr Suresi, 3) denir.  Maun Suresi’nde; “Muhtaç doyurmayı hiç teşvik etmez.” (Maun, 3) gibi ayetlerle Allah (c.c), bizden hayır işlerini yapmanın yanı başında başkalarına karşı teşvikçi olmamızı da ister. Fakat insanları hayra, himmete, burs vermeye teşvik olsun diye kendi verdiklerimizi abartıp yalana baş vuramayız.  Bu tövbe- i istiğfarı gerektiren bir durumdur. 
    Para kazanma hırsı sebebiyle bazı tüccarlar yalana baş vurabilir. Örneğin fiyatı düşmesin diye satıcı, arabasının kusur, arıza ve ayıplarını söylemek istemez.  Halbuki satılan arabalarda öyle arızalar olur ki bunu satıcısı söylemedikten sonra alıcı, arabayı bir ay da kullansa arabanın arızalarını fark etmesi mümkün olmayabilir. Bu dilsiz şeytanlık anlamına gelen susmalar, zımni bir yalan ve açıktan bir aldatmadır. 
    Bu tür kurnazlık susmalarının içine zarar ve risklerini söylemeden teklif ettiğimiz vazife ve görevleri de dahil etmek gerekir.  
    Evet, doğruyu doğru olarak görmeyi ve doğruya tabi olmayı Rabbimizden niyaz ediyoruz. 
    Zaten yalanları bol dünyaya bir yalan da biz katmayalım.
    “Bilirim seni yalan dünyasın,
    Evliyaları alan dünyasın

    06 Ara 2021 10:54
    YAZARIN SON YAZILARI