Saray'ın maaşlı ekibinin söylediklerinin özgül ağırlığı yok. Ellerine verilen, kulaklarına fısıldanan ya da dikte ettirilen şeyleri yazmak zorunda oldukları için düşünme ve kendi kafalarına göre hareket edebilme rüşdlerini kaybettiler. Ne söylüyorlarsa, takma sakal asma bıyık gibi iğreti, sahte ve geçici izlenimi uyarıyor. Doğru söyledikleri zamanlarda bile durumları aynı.
Bununla birlikte, iktidarın dağılma tehlikesi karşısındaki telaş gizlenemiyor. Can simitleri yine Reis. Partinin en düşük seviyeli siyasetçilerinden biri köşesinden, çatırdayan iktidar için “Bambaşka bir Parti İstiyoruz, Reis!” değişikliği dilenmiş. İktidarın bu değnekçileri, bütün gayri ahlakiliklere meşru mazeretler üreten kıt akıllıları da bir şeylerin kirlendiğini fark ettilerse, dağları korku sardığını tahmin etmek zor değil. Ya Reis de başaramazsa?
Renk körü zavallılar da AKP'nin öyle böyle değil zift gibi karardığını görüyorlar. İki on yıldır karıştıkları yüz kızartıcı suçlardan kurtulma şansları yok. Üçüncü milenyumun ilk çeyreğinde, etik kuralların bütün esnekliğine ve gelişmiş teknolojiye rağmen, AKP'nin kirlerini temizleyecek ne deterjan ne de Alman Mühendislik Harikası çamaşır makinesi üretilebildi. Hırsızlık, dünyanın her yerinde yine aynı tahkir ve aşağılanma ile anılıyor; Yüz kızartıcı suç. Hele organize hale gelmiş, rüşvet, devlet malına çöreklenme, ihalelere fesad karıştırma ve zimmete mal geçirme cürmleri sümen altı edilecek gibi değil. Moral değerleri en sığ olanlar bile “Hırsızlığı meşru kılalım!” diyemiyor.
İşte böyle bir manzara karşısında, iş yine 'Reis'e düşüyor. O maaşlı beslemenin, Saray eşiği aşındırması da bundan. Bilmem kimsenin aklına geldi mi ama, böyle bir beklenti, cürmün büyüğünü Saray avlusuna bırakmak manası da taşıyor; “Partiyi bu hale getirdin şimdi de kurtar bakalım!” diyerek kollarını bağlayan partili sayısı az değil. Öyle ya, iktidarın ganimetini yiyenler, ceremesine de katlansın.
İktidar partisi ve liderinin sürekli kan kaybına makul izahlar arayanlar yanlış çalıyı dövüyorlar; tavşan orada değil. Güya iktidarın yaşadığı sarsıntı, parti içindeki yeni oluşumlara göz kırpan ve onlarla flört yaşayanların suçu. Dolayısıyla, parti içi asabiyet ve gerginlik muhalif sesler hakkındaki “İşbirlikçi, hain, dönek ve münafık!” şeklindeki suçlamalarla dağıtılmaya çalışılıyor ama, çok zorlandıkları belli. Yukarıda bahsettiğimiz suçlara ortak olmuş herkes, bir gün gelip kirli çamaşırların ortaya dökülmesi endişesi ile, ciddi bir panik yaşıyor. Şu an için, sığındıkları parti çadırı altında, kimin ne kadar kirli olduğu belli olmuyor. Bu avantaj onlar için biraz daha vakit kazandırabilir. Dolayısıyla, AKP'nin ne pahasına olursa olsun varlığını sürdürmesi lazım. Gömlek ne kadar kirlenirse kirlensin, içinde kalmaya ve öyle yaşamaya kararlılar. Batmak üzere olan iktidar gemisini terk etmeye hazırlananların, parti içi mahremleri ortaya döküvermeleri işten bile değil.
Biz “Reis”'den çok “Cumhurbaşkanı” demeyi tercih ediyoruz. Rical-i Devlet ile, kuzu sarması, ahbap çavuş samimiyetine mesafeliyiz. Siyasetten uzak olduğumuz ya da siyaset ile meşgul olmayı kerih gördüğümüz için değil. Siyaset konuşmak demokrat olmanın bir ayrıcalığı. Bu hakkı kimse için terk etmek niyetinde değiliz. Siyaset yapıp yapmamak kişisel tercih. Bizimkisi, etik bir yaklaşım. Ayrıca, Saray ve AKP iktidarının Türkiye Siyasi Tarihi için kötü bir leke, ağır bir yük ve onulmaz bir illet olduğuna inandığımızı da gizlemiyoruz. İktidarın aldığı yara ağır ve pansuman tedaviler ile atlatılacak gibi durmuyor. Şu an Saray'ın gazabından ürkenler, iç kanamanın her gün biraz daha kendisini hissettirdiğinin farkındalar.
Sayın Cumhurbaşkanı kaybettiği kontrolü tekrar kazanabilmek için bildik yollar deniyor. Tehdit ve korkutmaları saymıyorum. Köhne Halk Partisi propaganda tarzlarını taklit etmesi, Saray'ın da köşeye sıkıştığını gösteriyor. Otobüs, traktör, tren gibi reklam gücü yüksek araçların kaptan koltuğunda poz vermek ne kadar işe yarar göreceğiz. Yeni bir AKP isteyenler bile bu ucuz siyasi numaralar karşısında en az bizim kadar gülmüştür. Tabi ki, Saray muhbirlerinin olmadığı mekanlarda. Aksi halde, isimleri “İşbirlikçi, hain, münafık...” listesine alınır. Hele o, Cumhurbaşkanı'nın, tarlanın kenarında ayağına geçirdiği galoşlarla çektirdiği fotoğraf espriye ayrı bir tad kattı. Hazret, sempatik görüneyim derken, hasad zamanı arazi denetleyen ziraat mühendislerine dönmüş.
Sayın Cumhurbaşkanı, her geçen gün taşıdığı vebalin siyasi ağırlığı altında küçülmeye devam ediyor. Şimdiden, Rahmetli Özal sonrası ANAP'ın düştüğü acınası haller, iktidar partisi için konuşulmaya başladı bile. Cumhurbaşkanı, yeni erken seçim, cumhurbaşkanlığı ve mecliste meydana gelecek sürpriz gelişmeler için yine koltuk değneği milliyetçi hareketi ziyaret etmek zorunda kaldı. Başka seçeneği de yok.
Yerel seçimler öncesi, yine şimdi olduğu gibi, yeni bir heyecan için Saray varını yoğunu seferber etmişti. Seçim sonuçları, iktidarın Türkiye çapında çok ciddi kredi kaybına uğradığını gösterdi. İstanbul için özel bir itina gösteren Saray, iki seçimde de hayal kırıklığına uğradı.
İktidarın düştüğü son durum, yerel seçimler öncesinden çok daha kötü ve ümitsiz görünüyor. Bu kadar yıpranmışlıktan sonra yeni bir doğum gerçekleştirmesi mümkün değil. Reis bu kez de başarısız olursa, ortaya çıkacak cümbüş son yılların en lezzetli gösterisi olmaya aday duruyor.
Kadir Gürcan