Clinton ve Temel Karşılaştığında!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

10 May 2021 11:57
  • Lise sondaki yeğenimle kuşak çatışması gibi küçük ayrıntılarda ortak bir noktayı bulmak için gayret sarfediyoruz. Demokratik bir ortamda, yaş üstünlüğü ve tecrübi kalite olarak tabi ki her zaman yazarınızın dediği oluyor. Bu açıdan aramızda ciddi bir konsensus sağlandığı bile söylenebilir. Ortak hayat kültürünün özel bir prototipini sürdürmeye çalışıyoruz. 

    İlkokuldan itibaren öğretilen nezaket kurallarının başında, elleri cepte gezmemek gelir. Bizde şuur altı olmuş. Talihsiz yeğenim için öğrenilmesi en zor şeylerden biri bu. Haksız sayılmaz! Gerçekten, zihni ve bedeni oluşum sürecinde, fiziksel gelişime paralel olarak iki tarafımızda sallanıp duran ellerimizi nereye koyacağımız konusu ergenlik dönemi krizlerindendir. Hangi konumun en doğru yer olduğu konusunda ortak bir kabule ulaşılmış değil. 

    Jest ve mimiklere mana yükleyip, buradan derd-i maişeti garantiye almış sözümona uzmanlar için her tavır ve hareketin ritüel bir manası var. Ellerinizi geriye bağlasanız patronvari oluyor. İkisini göğsünüzde kavuştursanız ya da sağ ve sol sağrılarınıza koysanız kibir alameti. Karın üzerinde kıyam'da duruyor gibi tutsanız pek müridane ve mütevekkil bir görüntü veriyorsunuz. Birini cebinize diğerini de yana salsanız, bu kez de pek fotojenik ve artistik kaçıyor. Bir elinizi şakaklarınıza koyup biraz düşünseniz, depresyon ve psikopat izlemini veriyorsunuz. Aman ha, ceketinizi ilikledikten sonra sağ elinizi, düğmenin üzerinden ceketin içine sokmayın. Bu görüntü, masonik bir ritüeli işaret ediyor. Eğer ileriye doğru siyasi bir yatırım tercihiniz var, verdiğiniz bu görüntü ile kariyerinizin bir gecede bad ü heva olması işten bile değildir. 

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBBB), Saray'ın heyheylerini hoplatacak şeytan tüyüne sahip. Sayın Cumhurbaşkanı'na yerel seçimlerde iki raund üst üste tattırdığı ağır yenilginin yaraları hala iyileşmedi. Hatırlarsanız, Saray ve iktidar ringten sedye ile çıkarılmışlardı. Yenilginin utancı, benzer bir galibiyet ile telafi edilene kadar unutulmayacak. İstanbul'a çöreklenen bilumum lüzumsuz medya esnafı, Ankara'da koğuşlanan Saray ve iktidarı anlık bilgilendirme ile görev icra ediyorlar. Türkiye'nin tek metropolünü, Kars'ın Eleşkird İlçesi kadar sönük gösterip, şehri işportacı-zabıta hikayelerinden ibaret göstermek günlük önceliklerinden.

    Doğancılar Mahallesindeki çöp toplamanın bir gün gecikmesi, 128 milyar Dolar'ın iç edilmesinden daha çok haber değeri taşıyor! İBB Başkanı'nın bir şey yapmasına gerek yok. Belediye Meclisi'nde Saray ve İktidar'a muhbirliği mukaddes cihad sayan budalanın biri, Belediye Başkanı'ndan daha popüler. İstanbul ile alakalı bütün icraatları sanki o muhbir yapıyor gibi, İBB Başkanından daha fazla habere konu oluyor. Bir an gaflet etseniz, onu başkan zannedersiniz. O da böyle bir görüntü vermeye bayılıyor. Yalakalık ve karaktersizlikte yarışma olsaydı, her yıl onur üyeliğinin tek adayı o zavallı olurdu. O kadar omurgasız, o kadar ucuz bir kumaş. 

    İktidar ve Saray el-ayak meselelerinden kurtulup, ekonomi, sağlık, enflasyon, dolar kuru gibi asıl devlet işleri ile uğraşma rüştünü kaybetti. Aylar önce, muhalefeti “Terör Ayağı” olarak ilan etmiş ve günlerce 'ayak muhabbeti' ile düşüp kalkmıştı. Zavallı muhalefet, başını kaldıramıyor ki, başkalarını sırtında taşıyabilecek zemin olabilsin. Siyasi tarihlerinin en iyi başarısı sayılan İBB Başkanı'na zarar verme konusunda İktidar ve Saray'dan geri kalmıyorlar. İçi geçmiş adamlar, ellerindeki tek Cumhurbaşkanı adayı'nın İBBB olduğunu bir türlü anlamıyorlar. 

    Bir türbe ziyaretinde İstanbul Belediye Başkanı'nın ellerini arkaya bağlaması, dini mukaddes simsarlığı yapan iktidar beslemelerinin elinde patladı. Türbe ziyaretlerinin nasıl yapılacağına dair bir genelge yok ama, bundan sonra devletliler, ellerini arkaya bağlamamaya yemin ederler. Saray'ın sinirlerini alt-üst eden İBB Başkanı'nı gündemden düşürmek için ne kadar da uğraştılar. Muhtemel cumhurbaşkanı adaylarını doğmadan öldürmeye azmetmiş ve bunu için sipere yatmış aklıevveller, en popüler rakibin kim olduğunu çok iyi biliyorlar. “Aman, fazla parlatmayın. Saray'ın bir kez daha yenilgiye kalbi dayanmaz!” kulisleri benim kulağıma kadar geldi. 

    Saray'a sadakatini yenileme yarışında düşük kaliteli medya esnafı yalnız değil. İktidar kabinesinde dış kapının mandalı muamelesi gören İçişleri Bakanı'nın durumu da kötü. Zavallı hemen her gün, terör örgütüne verilen hasarı “İnlerine girdik. Bitiriyoruz, peşlerindeyiz. Dünyayı dar ediyoruz...” coskusuyla aktarıp geçtiği yerlerde mayın patlatıyor ama, yaprak kıpırdamıyor. Geç de olsa o da Saray avlusunda daha görünür ve fark edilir olmak için İBB Başkanı'na dalaşmak gerektiğini fark etti. Hazret “Elleri arkaya bağlamak, hukuki bir netice doğurur!” diyerek, anayol'a sinyal vermeden daldı. Bizim de, Ramazan mübarek gün, gülmekten avurtlarımız ağrıdı. 

    Fıkra bu ya! Temel ile efsanevi ABD Başkanı Clinton bir toplantıda karşılaşıp tokalaşırlar. Kameraların tespit ettiği bu görüntüyü mahalle kahvesinden seyreden Dursun, yan masadaki Ökkeş'e “Bak bizim Temel'i tanıdın mı?” diye sorar. Ökkeş, kendinden gayet emin,  “Temel'i tanıdım da, o sarı saçlı adamı çıkaramadım!” diye cevap verir. 

    Dolar karşısındaki Türk Lirası gibi her gün değer kaybeden Saray ve iktidar, İBB Başkanı karşısında cephe savunması veriyorlar. Başkan'ı görmezden gelen havuz medyasının belediye meclisindeki  'Lağımcı Temel'ini, İstanbul'un ikinci kez fethi için parlatma gayreti bu yüzden! 'Lağımcı' tabirini hakaret saymayın. Osmanlı ordusunda önemli işler gören bir ünite imiş!

    Ellerini cebine sokmaması konusunda Yeğenim'e uyguladığım demokratik terapinin isabeti,  Türkiye'yi bir hafta meşgul eden “Elleri arkaya bağlama” skandalı ile kendisini ispat etmiş oldu. Gençler ve yetişkinler arasındaki küçük pürüzleri  “Kuşaklar arası çatışma!” şeklinde anlayıp, tecrübeleri hafife alan yeni yetme sosyologların kulağına küpe olsun! Yeni jenerasyonu eğitme konusundaki eski metodlardaki ısrarlarımız boşuna değil!

    Kadir Gürcan
    10 May 2021 11:57
    YAZARIN SON YAZILARI
    YAZARLAR