İç Kanama ve Ölüm Meleği

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

05 Kas 2017 16:58
  • Direnme mukavemeti gösteren bir kaç belediye başkanı öyle ya da böyle yola getirilerek sözün hala kimde bittiği bir kez daha teyit edilse de, iktidar ideolojisinin iç kanamalarla ciddi yıprandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Cumhuriyet kutlamalarındaki renksizlik, soğuk ve boğuk Ankara havasından değil, Saray da dahil iktidarın kaybettiği itibarın renk atmaları. Göstermelik de olsa tebessüm edecek halleri bile yok. 

    Siyaset ve bürokrasi hiyerarşisinin değişimi zaman alacak. Devlet memurlarının rotasyona tabi mekan değişiklikleri normal de, seçimle iş başına gelen belediye başkanlarının yerlerde sürüklenip cümle aleme ifşa edilmeleri, belde seçmenlerini derinden yaralayabilir. Eh, seçmenler de alışacak. Bundan böyle seçilmiş belediye başkanları değil, atanmışlar iş başında olacak, ona göre.

    Vatandaş, dört yılda bir seçerek meclise gönderdiği milletvekillerinden daha ziyade, severek destekledikleri, çarşıda, pazarda gördükleri, çat kapı ziyaret edebildikleri kendi belde evlatlarını sahipleniyor. Dolayısıyla Saray ve iktidar vizyon telaşıyla düştükleri ateşe kendi elleriyle benzin döktüklerinin farkında değiller. Bizim için hava hoş! Her hafta yeni bir siyasi entrika seyrediyoruz. Aksiyondan zarar gelmez.

    Sayın Cumhurbaşkanı asıl başarısını İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde yakalamıştı ve bu ona parti başkanlığı, başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yolunu açtı. Bir sonraki basamakta, şimdi fiili daha sonra da resmi başkanlık görünüyor. Bu tırmanma şeridinde belediye başkanlığı dönemindeki tecrübeleri hep işine yaradı. Hatta, vaziyet ettiği bütün işleri belediye başkanlığı standartlarında tuttuğu bile söylenebilir. Belediyeciliğin belkemiği sayılan, ihale işlerinin adresi hazret sayesinde İstanbul’dan Ankara’ya taşınmış oldu, o kadar. Yoksa Melik Gökçek bunu mu anlayamadı?

    Cumhurbaşkanı’nın iktidar ve Saray’ın çekirdek kadrosunu, belediye başkanlığı dönemindeki arkadaşlarından oluşturduğu artık sır değil. Dolayısıyla, “İç avlu” dışında kalan başarılı belediye başkanlarının, farklı bir ses ve tavır ifade eden bütün ayak oyunları Saray’ı rahatsız ediyordu. Hele iktidar partisi içinde ufak-tefek, cılız da olsa muhalif seslerin olduğu söylentileri ayyuka çıktığı bir zamanda, sivrilmek affedilecek suçlardan değil, doğrusu. Ne yani, şimdi Saray’da ikamet eden eski kurt belediye başkanına ayaküstü tuzak mı kuracaksınız?

    Gökçek, bazı dönemler başarılı olsa bile, uzun yılların tükenmişliği yüzüne ağır bir tokat olarak indi. Son iki dönemdeki belediye başkan adaylığı zoraki idi. Daha ilk andan beri parti ve iktidara “dahil ve sığıntı” kimliğinden kurtulamadı. Eski “Mücadeleci” ekibin iktidar partisi içinde ayıklanma operasyonunun er ya da geç kendisine dayanacağı belliydi. 

    Ankara da dahil Gökçek, artık herkese ağır gelmeye başlamıştı. Saray’dan daha gayretkeş davranıp, gülünç duruma düşerek, bütün kredisini tek oyunda kaybetti. 15 Temmuz darbe senaryosundan sonra, Türkiye’nin başına gelecek tabii afetler konusunda, ilk Türk Nostradamus’ı olmaya aday olacak kadar acınası kehanetlere imza attı. İstanbul’da beklenen muhtemel depremi, belediye başkanlığı koltuğunda iken göremedi. Yani, hareketli Marmara Fay hattı, hazret’in kehanetine cevap vermedi. Yıllar önce kapısını çalan ölüm meleğinin mesajlarını anlamayacak kadar kendisini kaybetmişti.

    İstanbul ve Ankara’dan başlayan Belediye Başkanları Operasyonu bundan böyle fazla heyecan uyarmaz. İktidar elindeki farklı renklerdeki dosyalarla, kullanma süreleri bitmiş eski dost ve arkadaş partililere aba altından sopa gösterip şantaj yaparak işi bitirecek. Direnme sinyalleri veren belediye başkanlarının hangi renk dosyalar karşısında dize geldiklerini, dirençlerinin kırıldığını ve hangi sebepten ağlaya ağlaya makamlarını bırakmak zorunda kaldıklarını kendileri biliyor.

    İşlerin hep böyle, kendi planladıkları gibi gideceğini zanneden siyasileri gördükçe Mısır’ın devrik zorbası Hüsnü Mübarek ile meşhur fıkra aklıma gelir. Ölüm meleği Mübarek’in başına dikilip “Artık vedalaşma vakti geldi!” deyince Mısır’lı müstebit “Hayırdır, Mısır halkı bir yere mi gidiyor?” diye sorar. Bütün bir millet kaybederken bile koltuklarını koruyabileceğini zannetmek ne kötü bir yanılgı! 

    Saray ve iktidarın aldığı ağır yaralardan sonra durduramadığı iç kanamaların bütün bünyeyi felç etmesi zaman alacak. Doktorlar, iç kanama geçiren kişinin, hareketli ve konuşuyor olmasından rahatsızlığının anlaşılamayacağını söylüyorlar. Hasta bir anda, olmadık yerde devrilince, her şey ortaya çıkıyormuş! Teşhisin vebali doktorların boynuna.

    Kadir Gürcan
    05 Kas 2017 16:58
    YAZARIN SON YAZILARI