“Kadirizm”in Tam Zamanı!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

30 May 2021 14:10
  • Okurların haklı olarak, “Saray ve İktidar'a olan gıcıklığın sana bunu da yaptırdı!” deme risklerini göze almak durumundayım. Daha yazının başlığından yeni bir “izm” teklifinin neye mal olacağı ile alakalı da küçük bir hasar-tesbit envanterini de hazırlamış bulunuyoruz. Bu yüzden lider, seçim sloganı ve seçim kampanya menajeri gibi siyasi başarının üç önemli dinamiğine getireceğimiz teklifin zihni bir fantazi olarak kalmasına gönlümüz razı olmadı.

    Türkiye'de siyasi bir tıkanıklığın olduğunu herkes dile getiriyor. Siyasi konuşmalar, televizyon tartışmaları, gazete röportajları ve günlük siyasi atışmalar hedefsizlik, belirsizlik ve hepsinden kötüsü banal ve renksizliğe saplanmış durumda. Bunu dile getirenler de işin merkezinde olan ve maaş bordroları Saray'dan postalanan havuz medyası. Haksız sayılmazlar. Ellerindeki senaryonun 'Esas Oğlan'ı' mevlüt, cenaze ve açılış törenlerinde yüksek sesle Fatiha-ı Şerif'i Kıraat ederek “Artık yapacak pek bir şey kalmadı. Yoğun bakım ünitesindeki millet'e bari Fatiha okuyalım!” mesaj vermenin ötesinde pek bir şey yapamıyor. Bu da senaryoyu yerinden kalkmaz hale getiriyor.

    Yeni bir “izm” oluşturmanın zorluk ve riskleri ile beraber, şöyle ya da böyle eli kalem tutan hemen herkesin gönlünde bu tehlikeleri amortiye çevirecek siyasi teorisyenlik şehveti yatar. Stalin muhalifi, dünyaca meşhur siyaset teorisyeni Troçki'nin kötü akibeti herkesi korkutsa da, iyi günlerinde sürdüğü sefa, yeni teorisyen adayları için çok caziptir. Hani o, Stalin'in bir şey söyleyeceği zaman, meclisi süzdüğü ve gözünün içine baktığı, sistemin gerçek kurucusu ve beyin yapıcısı kabul edilen ve sonra da Meksika'da pisi pisine öldürülen efsanevi siyaset teorisyeni Troçki.

    Bir kaç haftadır, Youtube video paylaşım platformundan ifşa edilen devlet sırlarının Saray ve iktidarın kimyası üzerinde yaptığı hasar uzun bir süre, “Bakım-onarım münasebeti ile kapalıyız! Müşterilerimizden özür dileriz!” mazeretini hak edecek kadar derin oldu. Havuz medyası tek saf halinde Saray'ın önünde mevziye yatsalar da, organize suç örgütü liderinin yükselen trendi karşısında Saray'ın asfalta yapışmasına mani olamadılar. 

    Videolar farklı yaş ortalamaları üzerinde farklı aks-ı sedalar uyardı. İşte bu noktada yazarınız, Uber ve Lyft şoförleri (toplumun siyasi eğilimini tespitte, taksi şoförlerinin nabzını tutmak adettendir ya!), data analistleri, akademisyenler, emekli ve dullar, ev hanımları, maddi sıkıntıdan dolayı evlenemeyip evde kalmış kız kurularından oluşan geniş bir kamuoyu yoklaması gerçekleştirdi. Ortaya çıkan netice gayet ilginç! Türk toplumu, videolara verdiği tepki ile yeni bir siyasi oluşuma olan susuzluğunu artık gizleme ihtiyacı duymuyor!

    Hakkındaki iddialar sonrasında bir televizyon programına katılan İçişleri Bakanı ve malum medya mensuplarının düştükleri halleri hepimiz gördük. Hele program moderatörü hanımefendinin halini görmeye içim dayanmadı. Ertesi gün, “Reklam arasında, Sayın Bakan'a şunu dedim, bunu dedim...” deyip vaziyetini meşrulaştırmak için uğraşan muhalif görünümlü Saray müdahini ise dikkate alınmayacak kadar hafif sıklet. Acemi boksörler gibi “Hakem benim attığım yumrukları saymadı!” diyerek her kapının önünde ağlıyor.

    Teklif ettiğimiz yeni akıma isim olarak katkımız mütevazi ve tamamıyle rastlantı. Halihazırda olan bir hadiseyi daha görünür kılmak için uğraşıyoruz. Yeşilçam'ın duayen ismi Kadir İnanır'ın hayat verdiği rollerden Tatar Ramazan figürünü biraz rötuşlayıp, kamera karşısına geçirdiğinizde “Şimdiye kadar nasıl oldu da böylesi bir şeyi gözden kaçırmışız?” diye hayıflanıp, kendinizi suçlayacaksınız. Hele “Kadir Abi”nin siyah takım elbise, beyaz gömlek ve mavi kravat silüeti ile şehre adapte olduktan sonra, organize suç örgütleri ile belli-belirsiz dirsek teması içinde, itibarlı bir işadamı ya da siyasi bir figür olarak ciddi bir potansiyel yakalayacağını düşünebiliriz. İnsanların, organize suç örgütü liderinin paylaşımlarını izlerken, zihni arka planlarında, Tatar Ramazan ve Kadir Abi'nin derin izleri okunmuyor mu?  Son bir kaç haftadır Youtube'dan paylaşılan videoların seyredilme rakamları, Saray'ın en kallavi anket ve kamuoyu araştırma sonuçlarına taş çıkartacak kadar ikna edici.

    ABD'nin eski Başkanı Trump'ın 2016 yılı seçimlerine hazırlık aşamasında ekibine dahil ettiği renkli simalardan biri Paul Manafort. Washington D.C'de kirli siyaset ve kirli para dendiğinde akla gelen bir kaç isimden biri. Yakın arkadaşını tahmin edin! Roger Stone. Hani şu, Trump'ın seçim kampanyasına Rus müdahalesi konusunda aracılık eden ve gecenin dördünde FBI'ın evine yaptığı baskın canlı olarak yayınlanan, Stone. Eski Başkan Trump, Beyaz Saray'da geçirdiği son günlerde, başkanlık yetkisi ile bu iki yol arkadaşını adaletin elinden nasıl kaçırdığını hatırlarsınız!

    Paul Manafort, duayen bir kampanya menajeri. Onun hakkında “Ölü atını satmak isteyen, eski eşini zehirleyen ve başı belada olan ya da kayınvalidesinin dolgun emekli maaşına konmak isteyenler Manafort'u bulsun!” diyorlar. Bu becerisinden dolayı, bir tarihte yazarınız Manafort'un Kayserili olabileceği ihtimali üzerinde bile durmuştu.(1) Ne var ki, resmi kayıtlar Sicilyalı bir İtalyan olduğunu söylüyor!

    Ukrayna'da 2004 seçimlerini ağır bir yenilgi ile kaybeden Rus yanlısı Yanukovych, 2010 seçimlerinde tekrar aday oldu. Herkesin ölü yatırım olarak gördüğü Yanukovych o yıl akıllıca bir tercih yapmış ve seçim kampanyasını Paul Manafort'a vermişti. 2010 Ukrayna Genel Seçimleri, ülkenin iç meselesi olmaktan çok Rusya ile Avrupa arasında tam bir bilek güreşine dönüştü. Başarılı bir kampanya yürüten Manafort, 2004'te asfalta yapışan 'Ölü At' Yanukovych'i başkanlığa taşıdı. 

    Hakkındaki yolsuzlukların ortaya dökülmesinden sonra Trump'ın seçim otobüsünde ancak altı ay kalabilen Manafort, çıkarıldığı mahkemede iki buçuk yıl hapis cezası aldı. Geçtiğimiz Ocak ayı itibariyle, ABD Başkanı kontenjanından hapis cezası sonlandırıldı. Şu an boşta ve Türkiye'nin iyice belirginleşen 'Kadirizm' talebini iyi bir kampanyaya çevirmeyi düşünebilir.

    Türk Siyaseti'nin saplandığı derin bataklıktan kurtulması için de herkesin anlayabileceği, basit ama inandırıcı bir slogana ihtiyacı var. O da hazır! Tatar Ramazan'ın hapishane avlusunda sarf ettiği “Ben bu oyunu bozarım!” repliği tam bu iş için!

    Lideri, sloganı ve seçim menajeri ile hazır bir paket olarak duran bu proje tutarsa, halihazırda iyice tıkanan Türk Siyaseti derin bir nefes almakla kalmayacak, yazarınız gibi çiçeği burnunda bir siyaset teorisyenini de keşfetmiş olacak! Asıl soruyu sormadan geçmeyelim; Saltanattan, tek partili ve despot bir cumhuriyet idaresine, oradan modası geçmiş dikta ve zorba hilafet tecrübesine yuvarlanan Türk Siyasi hayatının organize suç örgütü liderliğinde karar kılmasını nasıl sindireceğiz? Eh, bunu da Paul Manafort düşünsün!

    Genç bir Kadir İnanır versiyonu, Taksim Camii Şadırvanı'na ceketini assa, halihazırda herhangi bir seçimden ecel kadar korkan Saray'dan daha fazla oy alacağı konusundaki kanaat ve kehanetimizi de şuraya kaydedelim de, uçuk bir ütopyadan bahsettiğimiz düşünülmesin!

    Kadir Gürcan

    30 May 2021 14:10
    YAZARIN SON YAZILARI