Sayın Cumhurbaşkanı’nın Katar Emiri ile tokalaşırken kameralara gülücükler yağdırmalarını görünce ne yalan söyleyeyim, içime bir korku düşmüştü. Özel bir uçakla İstanbul üzerinde yapılan keşif gezisi de işin cabasıydı. E, o günler Katar Emiri’nin iyi günleriydi. İmara açık ve dünyevi şehvetleri gıcıklayan gayr-ı menkuller herkesin iştahını kabartıyor. O da böyle bir ticari keşfin ilk yoklamalarıydı.
Oldum olası ısrar etmişimdir; insanları fıtri insiyak ve kabiliyetleri istikametinde değerlendirmek şart. Sit Alanı, Kupon Arazi, kelepir yeşil alan, iktidar yandaşlarına dağıtılan devlet arazilerini talan etme konusunda yoğunlaşmış ve bunu ihtisas haline getirmiş olanları devletin idare işlerinde istihdam ciddi hata. Belki böyle karakterler kendi hallerine bırakılsa, dünya çapında gayr-ı menkul zengini olup milletimizin ismini duyururlardı. Fena mı olurdu…
Devlet büyüklerimiz, insani çerçevedeki ilişkilerle, uluslararası standartlardaki çıkar ilişkilerini dengeleyemiyorlar. Belki de bu bizim, yaşadığımız asra bir türlü entegre olamamamızın bir neticesi. İçinde yaşadığımız coğrafyayı, hala Osmanlı bakiyyesi falan zannediyoruz. Suriye, İran Mısır, Suudi Arabistan ve daha niceleri…Kimisi ikinci ev, kimisi Saray erkanı’nın yaz tatillerini geçirdiği ya da ailecek çat kapı samimiyeti ile tenezzühe çıkılan komşu mekanları idi. Şimdiki hale bakın; bütün komşularla kanlı-bıçaklı düşman olduk.
Katar’a bir sabah dört-beş İslam Ülkesinin boykotu ve ilişkileri dondurma kararı konuyla ilgili ülkelerde soğuk duş tesiri yaptı. Teröre destek verdiği tesbit edilen ülkeler bugün olmazsa, yakın bir gelecekte bedel ödeyecekler gibi görünüyor. Katar’ın teröre destek verdiği iddiaları, bu süreçte yanında bulunacak olanları da netameli hale düşürecek. Yabancı basın, Katar konusunda İran ve Türkiye’nin aldığı tavrı, bu şekilde anladı.
ISIS ve türevi terör örgütleri iç ve dış yardım olmadan varlıklarını sürdüremezler. Herkes haklı olarak, değirmenin suyunu merak ediyor. Avrupa’daki her terör saldırısının arkasından işi sahiplenen ISIS’in bu cüreti, kendisine karşı büyük bir öfkenin oluşmasını sağladı. Kim bilir belki de hedef buydu! Böylesi taşeronlarla Avrupa, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelere bir şekilde hadlerini bildirme hevesine kapılan orta ve düşük ölçekli ülkelerin işi zor. Terör saldırılarından sonra, dil ucuyla terörist ve destekçilerini lanetliyor görünmek kimseyi ikna etmiyor.
Türk siyasi eğilimi, Ortadoğu konusundaki kritik tercihlerde sürekli olarak yanlış yerde bulunuyor ya da iktidarın boş ve abes ihtiraslarının kurbanı oluyor. Suriye konusu başta olmak üzere son on yıldır Türkiye’nin Ortadoğu Siyaseti kafa üzeri çakılmış durumda. Tükenen krediyi sormayın gitsin.
Bizdeki iktidar mensuplarının gizli ajandalarında bir de Ortadoğu’nun yumuşak karnı, dini liderlik tutkuları var. Katar’a bir tabur asker, iki gemi yiyecek yardımı yapılınca, havuz medyasının dalgıçları hemen “Hilafet ve halife” ümniyelerini dilendirmeye başladılar. Ya hu bir durun! Adamlara yaptığınız yardımı kursaklarında bırakacaksınız. Katar’a varıncaya kadar içerisinden geçtiğiniz her ülkenin bir halifesi ve şeyhü’l-İslam’ı var merak etmeyin. Gönderdiğiniz gemiler, hilafet ithal edecek krediye sahip değil.
Sayın Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri’nin mutlu günlerinde verdikleri görüntü denklanşörde pek iyi durmuştu. Arap Emir’in boy ve pos avantajı bizim havuz cambazlarının halife adaylarından pek de aşağı durmuyor. Eğer bu fotoğraf karesi bizi yanıltmıyorsa, Emir’in genç ve dik duruşu daha çok dikkat çekiyor. Körfezin en zengin ülkesini idare ediyor ve hatta Türkiye’ye hatırı sayılır oranda maddi desteği de düşünülürse, halife olması için ciddi bir mani yok. Neden olmasın? Neyi eksik ki?
Bize yine fazla bir şey kalmıyor. Her zaman olduğu gibi enini-sonunu düşünmeden, müflis bir haleti ruhiye ile daldığımız bir Ortadoğu meselesinden yeni bir Suriye devşirmek yanımıza kar kalacak gibi. Şam Camii’nde Cuma kılmak için yola çıkanların ülkeye maliyeti korkunç. Katar’daki hevesleri daha büyük, oradan hilafet devşirecekler. Öyle ya, Sultan Selim yadigarı hilafet, Mısır Seferleri sonucunda gelmemiş miydi?
Kadir Gürcan