Krampon

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

25 Haz 2018 00:49
  • Futbol meraklısı değilim. Belli bir yaştan sonra, elimden geldikçe “An'ı” ganimet bilip daha anlamlı meşgaleler ile vakit geçirmeye gayret edenlerdenim. Yaşlı-başlı, ömrü altmışa dayanmış, ortalama hayatın son çeyreğine girmiş adamların, futbol piyasasındaki kan-revan kavgalarını gülünç bulurum. Ama herkesin 2018 Dünya Kupalarını konuştuğu, ekran başında bir önceki maçın galibini, bir sonraki maçın skor ihtimalini, yarı finale kalacak takımların analizini yaptığı ortamda, kulak misafiri olmak kaçınılmaz.

    Olacak ya, bir bekleme salonunda, karşı duvara asılmış ekranda, Dünya Kupalarında maç yönetme teklifi aldığını, gazetelerden okuduğum, başarılı hakemimiz gözüme çarptı. Birbirlerine horozlanan iki takım futbolcularını yatıştırmaya çalışıyordu. Kısa bir aradan sonra, maç tekrar başladığında, takım oyuncularının giydiği forma ile ayaklarındaki krampon arasındaki renk uyumu dikkatime takıldı.

    Bütün dünyada seyirci bulan ekran showlarında her bir detayın milyon dolarlık bir reklam karşılığı olduğunu bilenler için renk, logo ve markaların belli aralıklarla muhatap ile buluşması, iki takımın başarısından çok daha önemli. Bu bir standart ve kimse de buna hayır demiyor!

    Biz bu yıl dünya kupalarında yokuz. Kramponlarımız olmadığı için değil, ön elemelerde cok erken dönüş bileti aldığımız için. Belki buna üzülmemiz gerekiyor ama, keşke tek derdimiz bu olsa. İster-istemez, Türkiye'nin iç işleriyle çok yakından ilgilenen sınır komşumuz, İran'ın ABD'nin ticari ambargosundan dolayı, Dünya Kupalarında futbolcularına giydirecek standartlarda krampon bulamadığı haberi dikkatimi çekti. ABD'nin ünlü spor malzeleleri firması Nike, kendi ülkesinin ambargosuna riayet edeceğini duyurmuş. Emin olun, İran, o kramponları on kat daha fazla ödeyerek alacak güce sahiptir ama, Nike ambargoyu delmesi halinde başına gelecekleri çok iyi biliyor. Ambargoyu hiçe sayan şirket ve şirketlerin münasebette olduğu üçüncü dünya ülkeleri, önümüzdeki günlerde kendileri için takdir edilecek cezayı bekliyorlar.

    Bugünün dünyasında, evinizde ürettiğiniz, kapı önündeki on'a on, mütevazi bahçenizde yetiştirdiğiniz temel ihtiyaçlarla idame-i hayat şansınız yok. “Kendi kendine yeten ülke!” konforu on yıllar öncesinde kaldı. Modern hayattan, şehir hayatından bıkıp, köye, yaylaya, dağa, bayıra sığınan meşhurların tatmin fantazileri ciddiye alınmayacak kadar bayağı. İran gibi, dünyayı nükler silahlarla tehdit ediyor olsanız bile, Dünya Kupalarına futbol takımı gönderirken, kendi ülkenizde ürettiğiniz ev yapımı kramponları kullanamıyorsunuz. Ülke içi liglerinde ev yapımı, çarık veya postal kulllanabilir ya da yalın ayak maça çıkabilirsiniz, sizin bileceğiniz iş. Lakin, Dünya Kupalarına gelirken Nike'nin kramponlarını almanız gerekiyor. Rengini, forma desenizine göre kendiniz tercih edebilirsiniz.

    Türkiye'de iyice kontrolü kaybetmiş idari yapı, başarısızlıkları ve dünya çapında yitirilen krediyi, daha fazla agresifleşerek, daha bir katlanılmaz hale gelerek aşmaya çalışıyor. Seçim konuşmalarında “Herkes bize düşman. Büyük devlet olmamızı istemiyorlar!” iddialarının seçim sonrasında korkunç bir hayal kırıklığına dönüşeceğini görmek artık bir kehanet değil. Dolar kurlarını gizleyerek, her gece faiz oranlarında gizli oynamalar yaparak işleri yürütmek önümüzdeki haftadan itibaren pek kolay olmayacak.

    Sayın Cumhurbaşkanı, seçim meydanlarında dünya çapında itibarı olan kredi değerlendirme kuruluşlarını yola getirmek için bir operasyon düşündüklerini dile getirmişti. Hiç kimse ciddiye almadığı için söylediği yerde kaldı.

    Uzun bir süredir, dış siyaset reflekslerini İran'dan kopyalayan Türkiye, yine İran'a uygulanan ekonomik ambargoları delme suçuyla bazı yaptırımlar ile karşı karşıya. Seçimlerden çıkacak sonuç ne olursa olsun, ekononimin kendi kriterleri içerisinde Türkiye'yi İran benzeri bir ambargolar serisi tesiri altına alabilir. Kamuoyunu tatmin etmek ve bütün bu vebali “Emperyalist dünya ve Amerika!” söylemi ile savuşturmanız mümkün ama, yetmişli yıllarda 90 sent ve bir varil benzine muhtaç olacağımız günler tekrar gelebilir. O günlerde olduğu gibi “Benzin vardı da biz mi içtik!” diyecek kadar aymaz ve sorumsuz siyasetçilerin ekran karşısında pis pis sırıtmalarına katlanmak zorunda kalacacağız. 

    Dünyaya kafa tutarak kendi ülkelerinde müstebit ve dikta rejimlerle siyaset eden üçüncü sınıf devlet başkanları, her galibiyetlerinde, ülkelerini dünya standartlarının çok gerisine düşürmüş oluyorlar. Türkiye de bu tercihleriyle dünya liglerinden kopmaya rıza gösteren ilk ve son ülke olmayacak. 

    İran'ın milli takımı, dünya kupası maçlarında yer aldı. Nike'nin ambargo konusundaki dikkati, bu tür uygulamaların arkasından dolaşarak günü kurtarma peşindeki aracı ülkeler için bir şey ifade etmiyor. İnşallah Türkiye'deki bazı netameli kuruluşlar bu Şark Kurnazlığı'na yeltenmemişlerdir.

    25 Haziran'da nasıl bir sabaha uyanacağımızı bilmiyoruz. Şu kadar var ki, bazı ekonomik yaptırımların ayak sesleri bir kaç ay önceden duyulmuştu. Benzerlerinin yürürlüğe konması için hiçbir mani yok. Bu yıl dünya kupalarına sadece bir hakem gönderdik, onun krampon problemi yoktu. Ama 2022'de Milli Takımımız dünya kupalarına gitme biletini alırsa, şimdiden 15 çift krampon takımını yedeklesek fena olmaz. Sonra gariban kasaba futbol takımları gibi “Krampon bulamadılar, hükmen malup oldular!” durumuna düşmeyelim. Bizim İran'a yaptığımız ambargo delme kıyağını kimse bize yapmaz.

    Kadir Gürcan
    25 Haz 2018 00:49
    YAZARIN SON YAZILARI