Ülke sınırları içinde akli melekelerini kaybetmeden sanatçı olarak kalma gayreti içinde tek tük de olsa bir kaç sanatçı varmış. Onlardan biri çekim setinde başına gelen küçük bir kazadan sonra kaldırıldığı sağlık servisinden “Merak etmeyin bunu İsrail yapmadı!” mesajını sosyal medya adresinden takipçi ve hayranları ile paylaştı. Saray ve iktidarın Filistin üzerinden yürüttüğü siyasi ucuzluk ve kalitesizlik ancak bu kadar güzel T'ye alınabilirdi. Gerçekten tebrikler!
Olur ya, sevenleri içinde akli dengesi arızalı hazır manga tipler olabilir. “Sanatçımızın parmağını inciteni haritadan sileriz!” türünden İran'dan tercüme edilen radikal sloganlar iktidar holiganlarını cuş-u huruca getirmeye yeter de artar. Meczuplar harlamak için kıvılcım bekliyor ya!
Birkaç hafta önce muhalefet kanadından olup Ankara'nın ilçelerinden birine belediye başkan adaylığı açıklanan bir başka aktör, mevcut iktidarın sanat camiasına uyguladığı nobranlığı paylaştı. Sanatçıya göre Saray “Parasını ben veriyorum kardeşim elbette benim dediğimi yapacaksınız” diyesiymiş. Son iki on yıldır Saray'ın hoyratlığına aşina olanlar bu sözlerin adresini tanımakta pek tereddüt etmezler. Sözkonusu sanatçıyı sanattan soğutup siyasete iten sebep de buymuş.
Muhtemelen bu iki sanatçı Saray'ın dağıttığı Kültür ve Sanat Ödülleri davet listesine dahil olma şanslarını kaybetmişlerdir. Zira törendeki konuşmanın konusu yine duygu sömürüsü ve bölgesel ajitasyon merkezli idi. Hızını öfkesinden alan hastalıklı bir zihni yapının başka bir şey üretmesi sözkonusu değil ki! Sanatçı ödül töreninde salya-sümük etrafa höykürülür mü?
Sanat camiasından Saray müdavimi olup “Nerenin arpası bol oranın tavuğu ol!” konforuna kendini salanların tercihlerine sanat kişilikleri hürmetine saygı duyuyoruz. Herkesin can derdine düştüğü despot idarelerde kimseden kahraman olmasını ya da bir espri ile devlet güvenlikte yargılanmasını isteyemeyiz. Göller ülkesinde 'Ada' olarak kalabilmek her yiğidin harcı değil ve herkese nasip olmuyor.
Devlet sanatçısı olmak ayıp ve günah değil elbette. Ancak önünde diz çökülen dikta rejimin istek ve taleplerinin tükenmek bilmeyeceğini tahmin etmek gerekiyor. Ödül törenindeki tatsız-tuzsuz konuşmayı alkışlamak, memnuniyet sergilemek ve siyasi saçmalıklara taraftar görünmek de bu tükenmez talepler cümlesinden.
Öyle demokratik ülkelerde olduğu gibi hükümet icraatlarını protesto etmek için başka bir ülkeye yerleşmeyi en yakınlarınız ile bile paylaşamazsınız. Bu hatayı işleyen yeni nesil aktörlerden biri, ülkeyi terkedeceğine dair dedikodulardan kurtulmak için neredeyse yeminli noterden belge almak zorunda kalacaktı. Dikta idarelerde içerdekilerin dışarı çıkması dışardakilerin de içeri girmesi için Saray avlusunda konuşlanan kapıkullarını ürkütmemek gerekiyor. Hani şu maaşını Saray'dan alan harlama ve SS'ler.
Aslında sanat camiası içinde hala onurunu yitirmeme gayreti olanlar biraz daha sabrederlerse Türkiye'deki diktatörlük özenti ve uygulamalarının komediye dönüşeceğini görecekler. Meşhur İngiliz Aktör Charlie Chaplin'in 1940 yılında yönetip oynadığı The Great Dictatör yapımı sessiz ve modern zamanların en iyi ironi ve komedi üretimi olarak kabul ediliyor. ABD Kongre Kütüphanesi filmi 1997'de “Kültür, tarih ve estetik açısından mükemmel bir yapım!” takdiri ile National Film Registry koleksiyonuna almış.
The Great Dictator filmi, en iyi aktör, senaryo, müzik, orijinal yapım ve yardımcı aktör olmak üzere beş kategoride Oscar'a aday olmuş. İngiliz Aktör Chaplin otobiyografisinde “Eğer o yıllarda Nazi Toplama Kampları'nın estirdiği terör ve korku havasını bilmeseydim bu filmi yapamazdım.” itirafında bulunuyor.
Sanat dünyamızın onurlu kesimi dikta rejimin gizli ya da açık baskılarına direnme konusunda bu gün de yalnız değiller. Geçtiğimiz yaz ABD'yi açık hava konserleri ile sallayan Taylor Swift, demokrat tercihi ve aşırı-sağcı Trump karşıtlığı ile biliniyor. Trump'ın organize, aşırı-sağcı militanları sosyal medya adreslerinden Taylor'ı tehdit etmeye ve sanatçıya karşı Holly War (Mukaddes Savaş) başlatmışlar. Genç Taylor'a sahip çıkanlardan biri kim biliyor musunuz? Cumhuriyetçi Parti'nin meşhur isimlerinden ve Oğul Bush'un yardımcısı Dick Cheney'nin kızı Liz Cheney. Liz, “Taylor Swift'e dokunmayın. O bütün Amerika için (National Treasure), milli bir zenginliktir.” diyerek kol kanat gerdi.
Saray ve iktidarın devlet bütçesinden destekleyerek ürettikleri ve kalitesizlikleri her yerinden dökülen ideolojik propaganda filmleri yerlerde sürünüyor. Ülkede muhalif olma tercihinde samimi sanatçılar Charlie Chaplin'in şahit olduğu diktatör uygulamalarını bir benzerini yaşıyorlar. Local bir dikta rejimi T'ye alma ayrıcalığı ile Saray'ın ucuz figüranlığı arasındaki tercihi yapma durumundalar. Bu satırların yazarı, Türkiye'de iyice griye dönen sanat atmosferinin zengin bir komedi koleksiyonu ile kendini toparlayacağı ümidini beslemeye devam edecek.
Olacak ya, Saray'ın dağıttığı ödülleri duyunca, dilime yıllar önce Sarıyer Dolmuşlarında kulağıma çalınan ama kimin olduğunu bilmediğimi bir şarkının sözleri takıldı; Gecelere gidelim yar/Ödülleri alalım yar/İçelim içelim ölümüne içelim/DGM'ye düşelim yar! Yazarınız daha ne yapsın? Senaryo ve hazır müzik hazır. Geriye sadece ironi ve komediye açık sanatçı duyarlığı kalıyor!