Sismik black pazartesi

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

12 Ağu 2024 01:01
  • Hayret! Durduk yerde Kremlin, İran ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki kriz konusunda dünyaya görev taksim ve tevzi rolleri de nereden çıktı? Putin İsrail'e, İran İslam Dünyası'na ve Türkiye de aklınca ABD'ye krizi yanlış ele aldıkları konusunda rehberlik ediyor hevesindeler. Ne diyelim, cevabı Ziya Paşa Merhum versin; Onlar ki verir laf ile aleme nizamat /Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde.

     

    Hafta başı itibariyle İran'dan gelecek muhtemel bir misillemenin endişesi ile sabahlayan sadece bölgeye komşu ülkeler değildi. Ekonomi piyasaları Black Friday, Kara Cuma tecrübelerine Black Monday, Kara Pazartesi'ni eklemek zorunda kaldılar. Bir günlük krizin piyasaya maliyeti 2 milyar dolar oldu. Dünya genelinde Ortadoğu'daki krize yaklaşım tarzının çok farklı yönlerden olduğunu kabul ve itiraf etmek durumundayız.

     

    Ortadoğu'daki krizin bir an önce çözümü konusunda yukarıdaki üçlü hariç herkes hemfikir. Aşırı milliyetçilik (Faşizm diyelim de rahat anlaşılsın) ve anti-semitizmin'in yükselttiği tansiyon, 3 yıldır süren Putin-Ukrayna savaşının popülerliğini bile ikinci sıraya düşürdü. Putin'in İsrail için “Niyet ne olursa olsun, tehlikeli bir oyun!” uyarısı, dağılan Sovyet Rusya hayallerine saplanmış birine pek yakışmadı ama olsun! Bölgedeki bazı ülkelerle yakın teması Putin'e yol kavşağında durup yön tayini konusunda cüretlendiriyor olabilir. Haniye suikastının ardından burnundan soluyan İran Rejimine  “Vuracaksan vur ama, sivil halka bir şey olmasın!” uyarısını yapan da aynı Putin.

     

    İran'ın çiçeği burnunda yeni Cumhurbaşkanı daha mazbatasını alamadan, ülke toprakları içinde operasyon yapma cesareti gösterenlere karşı makul izahlar bulmak gibi bir durum ile karşı karşıya. İran kamuoyu ülke içindeki faili meçhul suikastların suçlularını fazla merak etmiyor. Zaten bir çoğu da yıllar içinde unutulup gitti. Suriye'deki İranlı komutan Kasım Süleymani ve daha sonra öldürülen nükleer fizikçinin ölüm yıldönümlerinde birkaç anti-Amerikan sloganı tetikliyorsa ne â'la!

     

    Hamas Lideri'nin İran'da öldürülmesi, güvenlik zaafının ifşa etmenin yanında ülke için onur kırıcı bir görüntü ortaya koydu. Operasyon sonrasında İranlı yetkililerden gelen açıklamalar ve basın ile paylaşılan haberler, derin iç bağlantıların olduğunu da ortaya koydu. Çiçeği burnunda yeni İran Cumhurbaşkanı’nın Hamas liderine ağıt yakmaktan daha çok, bu iç bağlantıları tespit gibi zor bir test ile yüz yüze. Yeni olmasına yeni ama, bu tür operasyonların iç bağlantı olmadan gerçekleşmeyeceğini bilecek siyasi tecrübeye sahip olmalı.

     

    Laf aramızda, yabancı bir ülkede operasyona teşebbüs etmenin iki tarafı da kesen bir ustura olduğu sır değil. Operasyon sonrasındaki sonuçlar için çok haklı mazeretlerinizin olması gerekiyor. Siyahi Başkan Obama'nın 2011'in Mayıs ayında Üsame b. Ladin'e yönelik operasyonun Pakistan yetkililerine haber vermeden uygulamaya sokmasını, “Hayatımda verdiğim en zor kararlardan biriydi” diye ifade ediyor. Ülkenin güvenlik güçleri gece yarısı Abbotabad şehrinde yapılan operasyondan ancak sabahleyin haberdar oluyorlar. ABD'li yetkililer Pakistanlı mevkidaşlarını ikna etmekte epey zorlansalar da, Pakistanlı yetkililer söz konusu hedefin, Üsame b. Ladin, ülke sınırları içinde ikamet etmiş olmasının doğurduğu güvenlik zaafını itiraf etmek zorunda kalıyorlar.*

     

    Neredeyse on aydır devam eden krizde İsrail terör oluşumu olarak ilan ettiği Hamas ve bölgedeki teröre destek veren ülkeler taşeron gruplarıyla savaştığının farkında. İran'daki operasyon sonrasında İsrail olayın gerekçelerini ne İran'a ne de dünyaya izah etme ihtiyacı duymadı. Öyle ya, on ay önce çatışmaların bir savaş olduğu zaten söylenmemiş miydi?

     

    İran-Kremlin-Türkiye üçgeninde Filistin krizini en fazla sahiplenen ama ne yapmaya çalıştığı konusunda kafası en fazla karışık olanlar Türk yetkililer. Yerli basında her gün yer alan “Gazze konusundaki katkılarından dolayı Türkiye'ye teşekkür ettiler.” tebrikleri sadece Hamas'tan geliyor. Bu başarılar çok göz doldurmuyor olmalı ki, Cuma selamlığında vatandaşa yakalanan iktidar mensupları kendi seçmenlerinin protestosu ile yüzleşmek durumundalar.

     

    Krizin başından itibaren olaya çekimser kalan komşu ülkeler, bir an önce eski duruma yani en azından on ay önceki duruma geri dönmek için bekliyorlar. İran'da gerçekleştirilen suikasta suskun kalmaları da bu çekimserliklerindeki ısrarın bir başka göstergesi. Yetmiş yıldır öyle ya da böyle müdahil oldukları sonu gelmez sürtüşmenin bölgeye maliyeti çok ağır oldu. Sünni dünya içinde bunu hiç anlamayan ya da kısa vadeli kazanımlar için İran ve Kremlin yanında saf bağlamayı tercih eden Türkiye'nin çözümün bir parçası olma ihtimali hiç yok.

     

    Cuma günü herkesin tatil rehavetine girdiği saatlerde ABD'li yetkililer, İsrail-Filistin arasında ateşkes görüşmeleri için 15 Ağustos tarihinin belirlendiği bilgisini paylaştı. Gerçekten barış taraftarı olanlar için sevindirici bir haber. Bu sürpriz bilgiye en fazla üzülen taraf İran-Kremlin ve Türkiye olsa gerek. Durumdan vazife çıkarıp, ona buna görev dağılımı yaptıktan sonra barış görüşmelerinin  parçası olamamalarına ne kadar alınsalar yeridir.

     

    “On aydır süren ve ağır zayiatları netice veren krizin sona erdirilmesi için ille de sismik bir Black Monday mi olması gerekiyordu!” diyesim geliyor ama piyasa ekonomisine fazla angaje görünmekten de endişe etmiyorum desem yalan olur.

     

    Black Pazartesi şimdilik eli kulağında global ekonomik krizi tetiklemedi ama İsrail-Filistin krizinde tarafları hiç olmazsa ateşkes görüşmeleri için bir masa etrafında oturmaya ikna etti. Piyasa ekonomisine burun kıvıranlar hallerini bir daha gözden geçirseler fena olmaz.

    *https://www.shaber3.com/iki-45-dakika-haberi/1283772/

    12 Ağu 2024 01:01
    YAZARIN SON YAZILARI