“İyi saatte olsunlar!”ın rahatını kaçırmamak, vücud ve ruh kimyasını bozmamak, üç kuruşluk projeleri hayata geçsin diye milletten haber gizlemek, medya camiasının meslek haline getirdiği ve içine gömüldüğü bir bataklık oldu. Şimdi de bu bataklık kokmaya başladı. Fırat'ın Doğusu'nu bir yere koyamadılar. “Amerika ile bile savaşırız!” manşetlerinin bini bir para!
Geri sayımı çok önceden başlayan ekonomik çöküşe meşru mazeret bulmak için her türlü savaşa girmeye, asker göndermeye, müttefik olmaya dünden razı bir acul hal seziliyor. Rus-Ukrayna, Çin-ABD, İngiltere-Rusya...arasında çıkacak herhangi bir arbede dertlerine deva olacak ama, olmuyor işte. Üçüncü bir Dünya Savaşı başlatmak için Türkiye ve siyasi müttefikleri kadar hevesli başka ülke yok. “Hiç bir şey olamadık. Bari, Mahşer'in üç atlısı!” olmaya can atan üç ülkeden biriyiz; Rusya, İran, Türkiye.
Türkiye, içine düştüğü kötü akıbetten kurtuluş şansından sürekli uzaklaşıyor. Rusya-İran ittifakında protez ayak gibi duran Türkiye, açlık sınırında yaşayan ülke halkının rağmına, silah ve lojistik yatırımlara milyar dolarlar gömen ve böylece güçlü görünmeye çalışan fakir ülkeler şablonuna çok iyi oturuyor. Aklı başında olan hangi ülke, devrile devrile gelen ekonomik krizi hiçe sayıp, ille de savaş diye yere göğe sığmaz?
Kötü ve kalitesiz bir komplo teorisi ama, Rusya, İran ve Türkiye savaş konusundaki bu derece istek ve iştahlarına rağmen saplandıkları ekonomik kırılganlıktan bir türlü kurtulamıyorlar. İran için uygulanan ambargo yürürlüğe girdi. Rusya, Ukrayna'ya karşı tavrından dolayı gelecek yaptırımlar için AB'nin merhametini bekliyor.Türkiye, geçtiğimiz günlerde İran'la ekonomik ilişkileri olan ülkeler arasında cezai müeyyidesi ertelenen ülkelerden. Bir sonraki ambargo ve yatırım kısıtlamalarından doğacak zararları göğüsleyecek ekonomik dirence sahip olamazlarsa ABD ve Avrupa şimdi olduğu kadar affedici ve hoşgörülü olmayabilir.
Saray, yeni bir sınır harekatı ile, memleket meselelerini, velev ağır bilançolara mal olsa da “Mevzu vatan olunca, gerisi teferruat!” toptancılığına getirecek. Ankara'nın göbeğinde dikkatsizlik ve laubaliliğin sebep olduğu tren kazasında ölü ve yaralı sayılarını veren Saray Bültenleri, verilen kayıp rakamları konusunda bu yüzden ürkek ve çekingen davrandılar. Tam da Saray'ın Suriye üzerine yeni bir seferberlik ilan edeceği zamanda oldu mu şimdi? Milletin hamasi duyguları tam galeyana gelecekken, kafa kafaya çarpışan iki tren, yeni yeni küllenmeye başlayan “Ülke sahipsiz ve iyi yönetilemiyor!” kaygılarını tekrar gündeme getirecek.
Artık rejim peşrevleri haline dönüşen Suriye ve benzeri sınır ötesi operasyonların ciddiye alınır tarafı kalmadı. Zat-ı Alileri, stratejik ve gizli olması gereken şeyleri, belediye hopörlasından cümle aleme teşhir edip dikkatleri üzerine çekmekten ayrı bir haz duyuyor. “Kimseden izin almamız gerekmiyor!” dayılanmaları Ortadoğu'nun ancak bazı ülkelerinde alıcı buluyor. Trump ile bir şekilde konuşmak için bin bir yol deneyen ama bir türlü muvaffak olamayan Türk Hükümeti, bu tür pahalı tecrübelerle gündem tutma niyetinde.
ABD ve diğer Batı Ülkeleri'nden ithal edilen silahların -velev ki paranız ile de satın alsanız- sınırsız kullanım hakkı yok. Güya bir kaç gündür Fırat'ın Doğusu'nu bombalayan uçakların hiçbirisi yerli yapımı değil. Diğer savaş lojistiğini detayların girmeye bile gerek yok. Suriye sınırında vurulan bir uçaktan dolayı milenyum'un ilk çeyreğinde yeni bir Rus-Türk Savaşı'nın (!) eşiğinden dönmüştük. Hatırlayacağınız üzere, o günlerde pilotların ses kayıtları problem olmuştu. Hadisenin sıcaklığı geçmeden, ABD “Elimizde ses kayıtları var!” deyivermişti.
Operasyonun başlaması dünya gündemine her zaman olduğu gibi, “Türkiye yine Suriye'ye giriyor!” bıkkınlığı ile düştü. Ortadoğu'nun gündemi zaten bu tür sonu gelmez didişmelerle oluşuyor. Bu gün Türkiye, Suriye'ye, yarın Rusya bir kez daha Ukrayna'ya girer ve İran Ortadoğu'da Şii yayılmacılığına benzin döker.
Trump'ın, operasyon konusundaki öncelikleri konusunda şüphelerimiz var. Telefonun iki tarafındaki liderler merakları gıdıklamak için, ellerinden geldiğince gizliliği artırmaya önem gösteriyorlar. Trump, Ortadoğu Haritası konusunda, Kudüs'ün yerini gösteremeyecek kadar bilgisiz. Bu işleri Damadı Kushner'a havale etmiş durumda. Dolayısıyla, ABD olağan Suriye Operasyonları'ndan paniklemiş değil.
Türkiye'nin Suriye operasyonu, Trump'ı ekonomik açıdan ilgilendiriyor. Bu noktada ABD Başkanı, Saray'ın önceliklerine değil, Türkiye'nin kırılgan ekonomisine odaklanmış durumda. Saray'ın uzun vadeli bir projesi yok ama, asıl kıyamet ABD'den aldığınız yarı Alman Yapımı, M1 Abrams'ın faturasını ödemezseniz kopacak.
Kadir Gürcan