Yedek kulübesi boş kalmaz!

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

02 Eki 2023 14:10
  • Türkiye'nin mevcut iktidara mecburiyeti ile ülkenin dünya liginde her gün küme düşme trendi arasında gizlenemez bir korelasyon var. Ya her şey yerinde sayıyor ya da kötüye gidiyor. İç siyasette olduğu gibi “Bunlar iyi günleriniz, kıymetini bilin!” kolaycılığına sığınmıyoruz çünkü uzayıp giden karamsarlık ve çaresizliğin nereye varacağı konusunda tahmin yürütmek çok zor. Dış dünyadaki kan kaybı ise uzun vadeli ve geri dönülmez akşamların ufkunda seyrediyor.


    Ülke içinde el yordamı ile yürütülen siyaset, mesele dış siyaset olunca İzmir Marşı'na tempo tutup, iki ileri bir geri mantıksızlığına prim vermiyor. Geldiğiniz son nokta ne ise özgül ağırlığınız orada. Hele bir de yuvarlanmaya başlayınca, tutabilene aşk olsun. Daha bir hafta önce AB ile yolları ayırma tehditleri savuran Saray, gezi dönüşünde bir daha aynı konuya dönmedi. Hazret'e yolculuk ve yurtdışı havası yarıyor herhalde. Yabancı ülke liderleri arasında herkesten uzun olunca kendini bir şey mi zannediyor nedir?


    Geçen hafta Türkiye'de gündem Saray'ın ülkeye dönüşü ile kaldığı yerden başladı. Diktaya dönüşen rejimlerde, bütün roller esas oğlana göre şekillendiği için, ülke ile gündem ilişkisi günlük hayattaki buzdolabını hatırlatır. Hani, kapağı açtığınızda ışık yanıp hayatın başladığı kapıyı kapattığınızda da hayatın durduğu haller.


    Hazret giderken emekli maaşları ile alakalı bir arpa boyu yol alınamamıştı, hala aynı mesafede artistik patinajlar devam ediyor. En yakın tarih “29 Ekim İkramiyesi” şeklinde bir ay sonraya ötelendi. Eh, dini bayram kalmayınca, milli bayramların suni neşesini ikramiye ile renklendirmek şart oldu. 


    Rakam konusunda topa girmeyen kalmadı ama iktidarın derdini anlayan yok. Hükümet emekli ömründen gün, ay ve yıl çalarak zaman kazanma derdinde. Bir ay es geçtiği maaşlarla Küçük Damad'ın fantazilerine katkıda bulunmak paşababa merhametindendir. Sene başından beri kasada tuttukları emekli maaşlarının nerede eriyip gittiğini bilen yok. Hemen hemen akıldışı bütün teklifler konuşuldu. Sadece, “İkinci bir askerlik ve vatani görev icat edip emeklileri askere alıp tek karavanadan besleyelim, olsun bitsin! Zaten bir kısmı eğitim zayiatı ile tükenir!” demedikleri kaldı. Şeytan kulağına, akıllarına getirmeyelim. Orijinal bir fikir diye pazarlamaktan çekinmezler. Putin'in yaptığı da zaten o! Zorla Ukrayna sınırına gönderdiği yaşı geçmiş Rus vatandaşlarına aylık beş yüz dolar verdiği söyleniyor.


    Halbuki, problem o kadar grift ve karmaşık değil; dört işlem. “Ya hu siz, ne harami bir hükümetsiniz! Bu insanların asgari yirmi beş yıl çalışıp biriktirdiği ve size emanet ettiği alın terine niye çörekleniyorsunuz?” diyebilmek için biraz omurga gerekiyor. O nadide kumaş da son yirmi yıldır karaborsa da bile zor bulunuyor.


    BM dönüşü ayağının tozuyla Saray'ın gündeme aldığı konuların basitliği ilçe belediye başkan seçimlerindeki düşük ölçekli vaatleri andırıyor. Acaba yanılıyor muyum diye konuşma başlıklarına yakın gözlüğüm ile bir kez daha baktım. Meclis kürsüsüne o kadar abanıp “10 G-byte internet vadediyoruz!” diyen siyasi sima ile BM kürsüsünde dünyaya parmak sallayan aynı şahıs ise, ülkenin geleceği hakkında endişe etmekte yerden göğe haklıyız. Bunca senedir hükümet etmiş insanların hala belediye fen işleri mantığı ile ülke yönetiyor olmalarını maalesef iyiden iyiye kanıksadık. Hele cumhurbaşkanının, gelecek yıl yapılacak bilim fuarına için Elon Musk'a yazdığı davet mektubu ile övünmeleri tam bir akıl tutulması. Genç Damad'a PR yapmak Saray'a düşmemeliydi! Ne kadar ayıp!


    İki on yılı geride bırakmış mevcut iktidarın büyük yanılgılarından biri iç siyasette kötü alıştıkları başına buyruk olma konforunu dış ilişkilerde aramaları. İyi günlerinde altına imza attıkları anlaşmaların yükümlülükleri hatırlatıldığında zıvanadan çıkmaları ve ilk akıllarına gelen “Anlaşmadan ayrılırız!” serkeşliğinin işe yaradığını zannediyorlar. Sığınmacılar konusunda AB'den gelen yardımlar konusunda ne kadar cüretkar olduklarına bir bakın? Aynı birlikteliğin insan hakları ve demokrasi konusundaki uyarılarından rahatsızlıkları boşuna değil. Türkiye, mevcut iktidarın kararı ile AB başta olmak üzere uluslararası bütün anlaşmalardan çıkabilir. AİHM'de buna dahil. Dünya çapındaki hiçbir birliktelik Türkiye ve Türk Hükümeti'nin varlığı ile baki değil. 


    Son yıllarda Afrika Kıtası yeni açılımların ilgi odağı haline geldi. Bu ufak çaplı gelişmelerden “Dünya dengeleri değişiyor!” kehanetleri ile entelellektüel budalalıklara düşmek için oldukça erken. Koca bir kıtanın hele Afrika gibi dünyayı bir kaç çeyrek asır geriden takip eden bir kütle için günübirlik bir değişim fazla iyimserlik olur. Bununla birlikte son bir kaç yılda dikkat çeken hareketlenme fakir kıtanın ülke liderlerini cüretlendirmişe benziyor. BM'de konuşma yapan Afrikalı devlet başkanı “Artık yedek kulübesinden oturmaktan bıktık. Oyuncu olmak istiyoruz!” diye gelecek temennilerini dünya liderleri ile paylaştı. Haklı ve makul bir talep, değil mi? Ancak küçük bir ayrıntıyı atlamamaları gerekiyor. Üç çeyrek asırlık mesafeyi kapatmak için, en iyimser tahmin ile iki çeyrek yüzyıla ihtiyaçları var. 


    Saray ve hükümetin başarısız politikaları ile dünya realitelerinden kopuşu Türkiye'yi itibarsız bir ülke durumuna doğru hızla sürüklüyor. Dünyanın yeni yapılanmasında kendisini hala esas oğlan kategorisinde zanneden akıl fukaraları, az gelişmiş ülkelerin içinden bir türlü çıkamadıkları yedek kulübesine doğru yol aldıklarını anlayacak halde değiller. Afrika ülke liderlerinin çırpınışlarından derste almazlar. Zira onlara tepeden, devlet-i aliye kibri ile bakıyorlar. Türkiye'nin Yeni Türk Yüzyılı'nı dünya liginin yedek kulübesinde geçirme ihtimalini çok uzak görmeyin!



    02 Eki 2023 14:10
    YAZARIN SON YAZILARI