Referandum sonuçlarının sisli havası Saray çevresinden yavaş yavaş dağılmaya başladı. Dünya liderlerinin uluslararası siyaset geleneğine uygun olarak yayınladıkları tebrik mesajlarının bu gerginliğin dağılmasında bir tesiri olmuş mudur? Mutlaka.
Trump’ın tebrik telefonundan sonra Amerika ilişkilerinde kuzu sarması dolma vaziyetindeki arayışlar bu sevincin tezahürleri. Şaibeli referandumu içlerine sindirip insan içine çıkabilmek için ellerinde tutabildikleri tek güzel netice işte bu tebrik. Türkiye’ye AB sürecinin sonuna mâl olsa bile referandumdan azami istifadenin yolları aranıyor. Bütün ayak oyunlarına rağmen, eğer sonuçlar resmen açıklandığı gibi ise Türk Halkı’nın %49’u Tek Adamlığa sıcak bakmadığını izhar etmiş oldu.
Türkiye’nin dış politikasında romantik ve duygusallıkta zirveyi zorladığımız bir dönemdeyiz. Esip, gürleyip, şuna-buna meydan okumak “Yakarız, yıkarız! Eyvallah etmeyiz!” efelenmeleri miting meydanlarının heyecan atmosferinde işe yarıyor. Bütün sertlik ve dayanıklılığın bir resmi telefon ile ucuz asfalt malzemesi gibi kendisini salıvermesi bu yüzden.
Anti-Amerikan retorikler, İslamcıların bir türlü tarif edemedikleri ama, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) deyip, müslümanları yaşadıkları çağdan koparmak için ürettikleri kıyamet senaryoları bir anda unutuluverdi. Ne yani, referandum sonuçlarından sonra, yüz yıllık, eğer varsa, BOP projesi durdu mu? Doğru ya, bundan sonra demokratik bir ortamda seçime ihtiyaçları olmayacağı için, seçim mitinglerinde Anti-Amerikancılık yapmaya da gerek kalmayacak. Referandumda neyin denendiğini birden unutuverdik, gafletimize verin.
Dahası var. Sayın Cumhurbaşkanı’nın yine bir konuşmasında “Amerika’yı Müslüman kaşifler keşfetti!” diyerek, şimdiki Trump’ın ülkesinden hak-ı temellük iddiası da unutulacak mı? Yoksa kapılar arkasında “Trumpcığım kusura bakma, biz İslamcılar olarak böyle hamasi övünmeleri pek severiz!” özrü mü söz konusu olacak? Yanlış anlaşılmasın, nezaket ve kibarlık çerçevesinde “Kusurunu bilme ve itiraf etme gibi fazilet yoktur!” genel kabulünü es geçiyor değiliz. Ama Saray çevresinin karıştırdığı haltları örtbas etmek için ikide bir “Aldatılmışız!” duygusallıkları da biraz fazla oluyor.
Obama’nın Başkan olduğu günlerde sevincinden yere-göğe sığmayan bizdeki iktidar mensupları, Siyahi Başkan’ın ikinci döneminde adamın başına bela oldular. Hatırlarsınız, son iki senedir, ABD’den gelecek bir telefon için yapmadıkları akrobasi kalmamıştı. Adam ne yapsın? Türk yetkililerin doğruyu yansıtmayan beyanatlarını düzeltmekten canına doymuştu. ABD’de başka, İstanbul Havalimanı’na inince başka konuşan hükümet yetkilileri, modern çağın Müseylemeler’i olmaya namzet görünüyorlar.
Trump’ın tebrik telefonu ile, bir süredir kopma derecesinde sürdürülen iki ülke ilişkilerini “Yeni bir sayfa!” beklentisine taşımak aşırı bir duygusallık. Bölgede siyasi, ekonomik ve güvenirlilik açısından derin yaralar alan Türk Siyasetinin can çekiştiğini herkes yakından izliyor. ABD’ye atılan “Yeni bir sayfa!” zarfı, karşılıklı iyi niyet ilişki temennisinden çok, merhamet dilenme gibi görünüyor.
ABD-Türkiye ilişkilerinde “Kim için yeni sayfa?” sorusunun cevabı gayet basit: İç ve dış stratejik kabiliyetlerini kaybetmiş, her gün yeni bir kriz ile güne başlayan ve devlet iş ve müesseseleri her an kırılabilecek romantizme endeksleyen alil devletliler için her hafta yeni bir sayfaya ihtiyaç var.
Önümüzdeki günlerde ABD’ye gerçekleştirilecek olan resmi ziyarette, Türk yetkililerin çantasındaki dosyalar, Türkiye için değil, ismi uluslararası suçlara karışmış bazı isimleri kurtarmaya yönelik olacak. İranlı İş adamı sendromu, Saray eşrafından bazılar için merhem tutmaz derin bir yara mesabesinde.
O zaman değişen bir şey yok; Obama’dan, istedikleri gayr-i kanuni inisiyatifleri şimdi de Trump’dan isteyecekler. Herhalde Trump da siyasi nezaketin gereği olan tebrik telefonunun bu kadar ciddiye alınmasına en az bizim kadar şaşıracaktır.
Eh, ABD ile bu derece sıcak temaslara paçaları sıvamışken, Saray da, iyi niyet göstergesi olarak, ABD’yi Rusya ya da Suriye ile karıştıran ya da Osmanlı olmayı fes ve bastondan ibaret sayan beyni sulanmış danışman ve akıl hocalarının icabına bakmayı akıl eder herhalde...
Kadir Gürcan