Yorgun İktidarın Avrupa Seferleri

Kadir Gürcan

Kadir Gürcan

13 Mar 2017 13:11
  • İktidar kalemşörlerinin referandumla oturup kalkmaları Türk Siyaseti üzerine çöken renksizlik ve karamsarlığı dağıtacak rüzgara sahip değil. Adamakıllı bir referandum şarkısı bile bulunamadı. 

    Kazanacağından emin olmanın, başarıyı kanıksamanın böyle kötü bir tarafı var; bütün kasları pelteye çevirip yumuşatıyor, delikanlıları da rahata alıştırıp, rahat ve rehavetin tükenmişliğine salıyor. Son model arabalarla mitinglere katılan iktidar mensupları, maaşlı ideologlarını bile rahatsız etmiş olmalı ki, o da akibetinden endişe etmeye başlamış. Olur da değirmenin suyu bir kesilirse, tufandan sonraki yağmada kimin başına ne geleceğini kim bilebilir?

    Bir önceki seçimlerde, Orta Asya steplerinden aşırılan, hamasi dozajı yüksek melodi, intihal dedikoduları ile gündeme gelmiş ve yükte hafif pahada ağır maddi karşılık ile tatlıya bağlanmıştı. İlk başta, şarkı sahibinin sanat gayretiyle eserine sahip çıkışını, siyasete alet olmayacağı şeklinde anlamış, hatta “Helal olsun! Adam sanatçıymış!” diyerek kendi safderunluğumuzun kurbanı olmuştuk. “Paranın açamayacağı kapı yok!” deyişini kötü ıskalamışız. Yiğidi bitiren, selvi boyluları iki büklüm eden maişet ve geçim derdi değil mi?

    Bütün şarkı ve melodilerin bir ömrü var. Ne kadar beğenilirse beğenilsin, his dünyasındaki tesiri sınırlı. Bir de her alayiş ve nümayişte, her miting ve açılışta fon müziği olarak kullanılırsa bıkkınlık ve tiksinti uyarması kaçınılmaz. İşte, geçtiğimiz seçim şarkısının akibeti de öyle oldu. İktidar havuzuna boşaltılan bütün kıymetlerin bir gün tükeneceği zaten belli de vakt-i merhunu beklemek gerekiyor.

    Referandumda “hayır cephesi” bir ses ve soluk oluşturacak güce sahip değil. “Evet takımı”na yalandan da olsa bir rakip lazım. Zavallı muhalefet bu rolü bile beceremiyor. Meclis dokunulmazlığı şemsiyesi altında olan muhalefet kanadı iktidarın yaptıklarını eleştirecek, zaaflarını muktedirlerin yüzüne haykıracak dirayet ve dik duruştan mahrumlar. Birisi anamuhalefet, diğeri koltuk değneği ya da stepne olarak iş gören siyasi iki oluşumun dirilmemek üzere tarihe gömüldüğünü söylemeye gerek yok. “Hayır”ın en büyük talihsizliği bu.

    İç piyasanın bu durgunluğuna, suni bir canlılık getirecek acil çözümler şart. “Düşmandan alalım eski yerleri!” coşkusunu bir kez daha harmanlayıp, referandum hatırına, ezeli düşmanımız Avrupa’ya iktidara şirin göründü. Mehter Takımı’nın sünnet merasimi, evlilik ve bilumum açılışlarda tekrar etmekten usandığı bu yıpranmış marş da halkın milli duygularını geçici de olsa cuş-u huruşa getiren yedek alternatifler arasında. 

    Öyleyse tek çıkar yol kalıyor; dikleşme çeşnisi ağır, kısa vadeli bir Avrupa Seferi. “Bütün dünya bizim büyümemizi istemiyor, önümüze engeller koyuyor, öyleyse biz de gidip onların ülkelerinde ağzımıza geleni söyleyip, kendi vatandaşlarımızı oralarda potansiyel tehdit haline getirip, dünyaya gücümüzü gösterelim!” gibi kendilerince makul mazeretleri de var. Bir hafta içinde Batı ülkelerinde yapılması planlanan siyasi mitinglerin iptali vesilesiyle milli kahramanlar listesine geçen devletli sayısına bir bakın! Bir şarkı ile meşhur olup sonra da unutulan mevsimlik ses sanatçılarına ne kadar da benziyorlar. 

    Hallerini ve özgül ağırlıklarını bilmesek Efsanevi Osmanlı Akıncıları’nın 21. Asırda Avrupa’ya yeni seferler düzenlediğini falan düşüneceğiz. İçlerinde Soma’daki maden faciasında vefat sayısını “300’e bağlarız!” diyen “Beyaz gömlekli” de var. Aslında onu, bunca aradan sonra referandum için Soma’ya göndermek gerekmez miydi?

    Aşağı-yukarı aynı kalibrede olan bir kaç devletli daha içi piyasada tükenen kredilerini, iptal edilen yurtdışı programları ile toparlama niyetindeler. “Programlar iptal edilmeseydi, görün neler yapacaktık!” tavırlarıyla ne kadar önemli olduklarını seçmene pazarlamaktan geri durmuyorlar. Kimsenin aklına da “Siz ne halt karıştırdınız da, Türk Devleti kredisi bile yapıp-ettiklerinizi temizlemeye yetmiyor?” diye sormak gelmiyor. 

    En son Hollanda, Dışişleri Bakanı’nın ziyaretini hem de çok aşağılayıcı bir tarzda iptal etti. Hollanda Hükümeti, iki ülke ilişkilerini kısa vadeli iç hesaplar için kullanan Türk Siyasilerine “Blöflerinizde ne kadar ciddi olduğunuzu gösterin bakalım!” şeklinde kısa, resmi bir karşılık yayınladı. 

    Bizim devletliler, referandum havasına biraz renk katalım derken Avrupa ilişkilerinde derin bir boşluğa yuvarlandılar. Referandumdan “evet” çıkarsa diyar-ı ecnebiye yeni seferler başlatır mıyız dersiniz? Hollanda hükümeti de bunu merak ediyor.

    Kadir Gürcan
    13 Mar 2017 13:11
    YAZARIN SON YAZILARI