Bir sabah kalktığınızda, bütün teori ve öngörülerinizin çöktüğünü görmeyi düşünmek kadar iç burkan ve insanı pesimizmin dibine iten ikinci bir şey daha yoktur. Bütün sermayesi, ülkenin krizlerini dile getirmek olan muhalif yazar-çizer takımı için bu ciddi bir yıkım olur. “Sermayeyi kediye yüklemek!” kolay mı sanıyorsunuz?
Türkiye'nin Yerli Otomobil hülyasının önümüzdeki bir kaç çeyrek asır daha gerçekleştirilemeyeceği konusundaki düşüncemizde ısrarlıyız. Hele bu iktidar döneminde yerli bir şey üretmek hayalin ötesinde tam bir ütopya. Bu kanaatimizi değiştirecek ve bizi mahcup edecek bir gelişme görmedik. Çin işi Elon Musk taklidi, Milli (Küçük) Damad'a rağmen böyle.
Ülke içindeki olayların hepsinde bir korelasyon, ilişki ya da denklem kurmak oldukça zor. Ülke işleri, Saray'ın o günkü halet-i ruhiyelerine endeksli. Bu dağınıklık içinde bağlantıları sezmek özel dikkat gerektiriyor. Sık tekrarlandığı için iki garip bir denklem dikkatimize takıldı. Biri, ekonomiyi uçurumdan aşağıya hızla yuvarlayan Büyük Damadın tökezlemeleri gündeme düştüğünde, vaziyeti kurtarmak, Saray'ın karizmasındaki çizikleri onarmak Küçük Damad'a düşüyor. Ülke meseleleri aile şirketi duygusallığında, sarıp sarmalanıyor. Kol kırılıp Saray içinde tedavi ediliyor.
Diğer garip denklem, iktidar ve Saray yurt dışından milyar dolarlık silah alma anlaşmaları yapacağı söylentileri medyaya yansıdığı zaman, nedense Türkiye'de üretildiği iddia edilen teknoloji harikaları(!) havuz ve yandaş medyanın sütunlarında boy göstermeye başlıyor. Bu tür sinyaller için sipere yatmış ve maişeti Saray'a bağlı bir çok yazar teknolojik ilerlemelerimizi yere göre sığdıramıyor. Güya lafı “Biz şimdi, ABD ve Rusya'dan silah ve mühimmat alıyoruz ama, bu geçici. Önümüzdeki yüz senede hem araba, hem tank, hem de uçak gemisi üreteceğiz.” demeye getiriyorlar. Onlara göre, şu an ülkenin düştüğü zavallı ve acınası durum derin bir strateji(!), Abdulhamitvari şaşırtıcı bir taktik(!). Geçtiğimiz yüz senede, bırakın dünyayı, kendi günlük işlerine teknolojik bir adım attıramayan Türkiye'nin yeni bir milenyum'a ihtiyacı var. Mevcut iktidara bir milenyum da yetmez.
Sayın Cumhurbaşkanı, ABD ile girdiği F 35 uçakları sürtüşmesinde, tercihini Rusya tarafına kullanarak ciddi bir belirsizliğe düştü. Hesap hala kapanmadı ve Türkiye bu tercihinin kötü neticelerinden kurtulmak için para harcayarak yeni bir yol bulmaya çalışıyor. Türkiye, aynen Rusya ve İran gibi, ABD ambargolarından kurtulmak için daha fazla enerji ve dahası, ülkenin ekonomik krizine rağmen daha fazla para harcamak zorunda. Sayın Erdoğan, ABD ziyaretlerinde, yeni bir silah anlaşmasının yollarını arayacak. Yani F 35 yangınını daha büyük bir yangın ile unutturmak şimdilik tek çıkar yol.
Üçüncü Dünya ülkesi refleksleri hep aynı; açlık sınırı altında yaşayan milyonlarca vatandaşa rağmen, milyar dolarlık silah yatırımları hiç hız kesmiyor. Az gelişmiş ülkelerin, büyük devletler ile iyi geçinebilmelerinin tek yolu var; yükte hafif bahada ağır ülke kaynaklarını yabancı ülkelere açmak. Para olur, petrol olur, yer altı ve yer üstü kaynaklarının hepsi pazarlık için uygun materyaller.
Ekmek fiyatlarının yüzde kırk zamlandığı, benzine günlük çifte zammın alışkanlık haline geldiği ve Türk Parasının yoğun bakım ünitesine mahkum olduğu bir ülkede yok yere ve kullanılmayacak silahlara yatırımın makul ve ikna edici bir izahı yok elbette. İşte tam bu kritik noktada, Teknoloji'den sorumlu “Saray'ın Kara Kutusu!” Bakan, devreye girerek, üstü açılmamış keşif(!), kimsenin aklına gelmeyen teknolojik yatırım ve mühendislik harikası icatlarla medyaya servis sağlıyor. Sayın Bakan günümüzden değil de, önümüzdeki yüzyıla yatırım yapılıyor görüntüsü vermeyi çok seviyor. Meçhule doğru bakıp, sanki gelecekten gelmiş bir meczup gibi konuşuyor. Hemen hemen her gün 21. yüzyıl'ın çok ilerisinde bir teknoloji için araştırma merkezi açıyor. Sayın Bakan her gün yeni bir açılışa katılarak kendini hatırlatsa da, kurdeleleri keserken, düğün pastası önündeki mahcup gelin acemiliği görüntüsünden de bir türlü kurtulamıyor. Milimetrik ve nano-teknolojik aygıtlar pasta bıçağı gibi tutulmaz ki be birader!
Bu yıl yapılacak olan Birleşmiş Milletler görüşmelerinde Türkiye'nin tek gündemi, S 400'lerden dolayı düştüğü marjinalliği telafiye yönelik olacak. Saray ve iktidar ABD ile yeni bir silah anlaşması için can atıyor. Türkiye için konuşulan yeni ambargo söylentileri hala Trump'ın masasında. Ne bekliyordunuz ki?
Mahcup gelin, Sayın Bakanın daha yürüyen Yerli Otomobil için babayiğitleri(!) ikna edememişken, Yerli Uçan Otomobil (YUO) projesinden bahsetmesi boşuna değil. Cumhurbaşkanının ABD gezisine kendileri de iştirak ederlerse, YUO'i beraberinde götürüp Amerikalılar'a tanıtabilirler. Tatsız-tuzsuz Birleşmiş Milletler görüşmelerine katılan ülke liderlerinin az da olsa eğlenmeye de hakları var, öyle değil mi?
Büyük Damad'ın ekonomik çözümlemelerine bütün finans piyasası katıla katıla gülmüşlerdi. Hadi onun yedeği ve yamacısı var da, bu zavallı Bakan'a da birini bulmamız gerekiyor. İnsanlar gülerken “Saray'ın Karakutusu” falan dinlemiyor, ona göre.
Başta Yerli Otomobil olmak üzere, iktidar ve Saray'ın hiç bir atılımı, şimdiye kadarki iddialarımızı yerinden kımıldatacak ciddiyette olmadı. Şu halde, mesleki açıdan, yakın bir gelecekte, ne Yedek Damat ne de Kara Kutu Bakan'ın uykularımızı kaçıracak teknolojik gelişmelere imza atacağına ihtimal vermiyoruz.
Kadir Gürcan