ABD'deki 2024 seçimleri için yarışan Cumhuriyetçi iki adaydan biri Nikki Haley. Daha önce Trump kabinesinde Birleşmiş Milletler temsilcisi olarak çalışan Haley, görevi döneminde ve daha sonra eski Başkan Trump ile ters düşmüştü. Aynı parti içinde olmalarına rağmen Trump ile yollarını ayırdı ve şimdi partinin adaylarından biri ve eski başkanın moralini bozuyor.
Haley yakın bir zamanda büyük ihtimalle yarıştan çekilecek. Cumhuriyetçi kanat içindeki kemik yapı Trump'ın yolunu bir kez daha açmış durumda. Rakibi Haley'i de Trump'a katılması için ikna etmeye çalışıyorlar. Haley'in cevabı gayet net “Yüzüğü öpmeyeceğim!” Eski FBI Başkanı James Comey'nin Trump için kullandığı “Mafya patronu gibi davranıyor ve etrafında sadece yüzüğünü öptürdüklerini tutuyor!” tespiti Trump'a fiyat etiketi olarak yapıştı. Haley'in ima ettiği işte o Godfather yüzüğü.
Ya uzaya ilk astronot göndermiş olma sevincinden ya da komşu ülkeler ile tükürük yarışına girmekten olsa gerek, Saray savaş sanayii konusunda yüksekten uçmaya devam ediyor. Yerli ve milli otomobilden sonra şimdi de KAAN'ımız (!) oldu. Geçtiğimiz hafta ilk deneme uçuşunu tamamlayan uçağın teknik olarak neye tekabül ettiği konusunu uzmanlarına bırakıyoruz. Törene katılan Saray “Bunun arkası gelecek!” müjdesini vermeyi de ihmal etmedi. Nasıl olsa, uzaya giden bir astronotumuz var. Az çok çevreye aşina olmuştur. Bir sonraki hamle uzaya roket gönderme şeklinde servis edilirse şaşırmayalım.
Ortamın gazına gelen Saray'ın pahalı hobilerinin ülke realiteleri ile örtüşmediğine ikna olması imkansız. Savaş sanayiine yapılan yatırımın vatandaşın refah seviyesini uzun ve kısa vadede bir katkısı olmayacak. Otokratik ve zorba idarelerde liderin iyi görünmesi ve kendini rahat hissetmesi birinci öncelik olduğu için diğer detaylar üzerinde durulmaz.
Daha önce de değindiğimiz gibi Saray beraber oturup kalktığı komşu ülke liderler içinde elinin zayıf olduğunun farkında. İran, Rusya ve Kuzey Kore ile aynı masada oturmaktan ölesiye zevk alan Saray'ın taşeron işlerle uğraştığı ve masada iğreti oturduğu her halinden belli. Hem NATO üyesi olup hem de bu savaş budalaları ile aynı masada bulunmanın akli bir izahı yok. Aklımıza “Her halde kan çekiyor!” demenin dışında başka bir yorum gelmiyor.
Halkının en düşük insanı standartların altına düştüğü az gelişmiş ülkelerde, lider haklılığının göstergesi işte bu lüzumsuz savaş yatırımları ile makulleştiriliyor. Savaş uçaklarına imza atan, balistik füzeler önünde hatıra fotoğrafı çektiren ya da ayda bir kaç kez bütün dünyayı nükleer silah ile tehdit eden görgüsüz takımı nedense hep bu ülkelerden çıkıyor. Hiç kimse alınmasın ama devlet malına şahsi imza atmakta evlere şenlik bir basitlik. İşi bu kadar şahsileştirince seyircilerde uyaracağınız hafifmeşreplik tepkilerine açık olmanız gerekiyor.
Saray'ın büyük görünme kompleksi kür tutmayacak kadar derin. Cumhurbaşkanı olmaktan ziyade marjinal bir partinin hırslı ve iktidar budalası lider görüntüsü bir türlü silinemiyor. Devlete ait yatırımların, iktidar ve Saray'ın tekeline düşmesi ve muhalif kanada tehdit unsuru haline getirilmesi tam bir otokratik refleks. Milli Savaş Uçağı KAAN daha pistten havalanmadan “KAAN'ı kabullenmeyen ve bizim gibi sevindirik olmayanlar milliyetlerinden şüphe etsin!” demeye başladılar. Her teknolojik yatırımdan sonra bağlılık tazelemeyi adet haline getiren bu akıl özürlüler için muhalif olup ayak diretmek affedilir günahlardan değil. İstanbul başta olmak üzere muhalif partilerin güçlü olduğu beldelerde iktidar dışındakilere oy verecekler aklını başına alsın istiyorlar. Saray'da hala gözü İstanbul Belediye Başkanlığı'nda olan birinin oturduğunu asla unutmayın.
Ülke gelirlerinin neredeyse tamamını savaş sanayiine yatıran müstebit ve zorba liderlerin birinci önceliği kendi güvenliklerini sağlamak. Putin'in gittiği her yere iki siyah çanta içinde nükleer silah kodlarını beraberinde götürmesi boşuna değil. Ülkeden ayrıldığında bunları bırakabileceği ve güvendiği birileri olmasa gerek. Günün birinde aynı silahları bizzat ülke içindeki kendi muhaliflerini yok etmek için kullanması sürpriz olmaz.
Türkiye'nin mevcut hali ile ağır teknolojik yatırımları sürdürebilmesi neredeyse imkansız. Şahsi hırsları tatmin için yapılan yatırımlar, dikta ve zorba idarelerin devrilip gitmesiyle hurdaya terkedilecek şüpheniz olmasın.
Zorba ve otokratik idareler ne kadar parlak görünürlerse görünsünler kendilerinden sonra ümitsizlik, kaos ve enkazdan başka bir şey bırakmıyorlar. İşin garip tarafı diktatörlük de tevarüs edilemiyor ve kendilerinden sonra olacak tek şey tufan. Cumhuriyetçi Aday olmasından dolayı Nikki Haley ile birçok konuda farklı düşünsek de, Trump'ın yüzüğünü öpmeme konusundaki ciddiyetini takdir ediyoruz. Bu yüzden Saray'ın yüzüğüne Togg'da takılsa KAAN'da takılsa ya da olur ya, uzay mekiği de eklense yazarınızın yüzük öpmeme kararlılığı devam edecek.
Milli aidiyetimize gelince, onun için kimsenin takdir, tasdik ve oluruna ihtiyacımız yok. Sırtını Saray'a dayayıp bütün muhalif kesime harlayan parti holiganlarının ürettiği yeni kimlik ve aidiyetler ise Kapalı Çarşı'da işlem görmeyen Türk Lirası ile beş para etmez.