Yakın tarih düşünce ve aksiyon insanları bazen vefalı bir vatan evladı, bazen düşünce buudlu bir hareket insanı, bazen bir ilim âşığı, bazen dâhi bir sanatkâr, bazen bir devlet adamı, bazen de bunların hepsidir. Son dönem itibarıyla, bunların bazılarına misal teşkil edecek bir hayli düşünce ve aksiyon adamından bahsedilebilir. Bunlardan kimileri, düşünceleri aksiyonlarının önünde, kimilerinde aksiyon ve düşünce atbaşı, kimileri de düşünceleri meknî birer hareket adamıdır. Bunların en çarpıcı örneklerinden birisi de özellikle klasik Türk ve Fars edebiyatı inceleme ve şerhleri ile tanınmış olan yazar, şair, düşünce insanı Ömer Ferit Kam’dır.
Ömer Ferit Kam, 10 Ocak 1864 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. İlkokulu evde, ortaokulu ise Darülfünun'da okudu. Darülfünun'da iken aldığı eğitimle birçok alanda kendisini yetiştiren Kam, özellikle edebiyat alanında başarılı bir şair ve yazar olarak tanınmıştır. Kam, ilk şiirlerini Servet-i Fünun dergisinde yayımlamıştır. Daha sonra kendisi de Servet-i Fünun dergisinin baş editörlüğünü yapmıştır. Eserleri, genellikle aşk, sevgi, doğa, insan hayatı gibi temaları işlemektedir. Divan şiirinin etkisinde kalmış olsa da, kendine özgü bir tarzı vardır.
Kam, ayrıca felsefi düşünceleri de eserlerinde işlemiştir. Felsefi ve sosyal konulara değindiği makaleleri, dönemin aydınları arasında takdir görmüştür. Osmanlı döneminin son yıllarında, yenileşme hareketlerine katılmış ve modernizm ile geleneksel değerler arasındaki dengeyi sağlamaya çalışmıştır.
Kam, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra da edebiyat çalışmalarına devam etmiştir. Şiir, deneme ve eleştiri türlerinde birçok eser vermiştir. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Kam, 21 Mayıs 1944 tarihinde Ankara'da hayatını kaybetmiştir.
Ömer Ferit Kam, hem edebiyat hem de felsefe alanında başarılı bir düşünürdür. Eserleri, hem Osmanlı döneminin hem de Cumhuriyet döneminin edebiyatına önemli katkılar sağlamıştır. Kam'ın felsefi ve sosyal konulara olan ilgisi, dönemin aydınlarının düşünce dünyasına da yön vermiştir.
Batı-Doğu- entelektüel- gelenek
Batı ve Doğu’yu iyi tanıyan ve toplumun meselelerine çözümler üreten bir aydınımızdır. Mevlâna Hazretlerinin Mesnevisi kendisine hakiki bir mürşit olmuştur. Batının vicdan diyerek açıkladığı hakikati yeterli bulmaz ve gerçek hakikatin içinde ruh da olmalı, metafizik boyutsuz bir maddeyi manalandıramazsınız, der. “Derunî bir hal, yaşanan bir edep ve nefis terbiyesi” olarak tanımladığı tasavvufun daha çok nakle dayandığını belirten Ferit Kam, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ve Şems-i Tebrizî gibi sûfîlerin kelâmı ve tasavvufu birleştirdiklerini söyler. Bu noktadan hareketle bazı Batılılar’ın tasavvufu “vicdanî hislere uyma yolu” şeklinde tarif etmelerine de itiraz eder ve İslâmî tasavvufu bu anlayıştan ayırır; çünkü İslâmî tasavvuf mânevî hakikatin ve binlerce ledünnî gerçeğin ifadesi olan irfandır.
Ayrıca toplumların kimlikleri tarihin içinde gizlenmiştir. Yaşadıkları ile kimlikleri oluşur. Toplumların geleceğe güçlü yürüyebilmesi için geçmişi ile bağlarının güçlü olması gerektiğini söyler. Geçmişin mirası ile geleceğe yeni gelişmeler ve inşaların yapılabileceğini savunur. Entelektüel düşüncenin hür olması gerektiğinin altını çizer. Şabloncu zihniyetlerin toplumu aydınlatamayacağını ısrarla vurgular.
Milliyetçilik
Ferit Kam milliyet meselesi üzerinde de durmuştur. Ona göre milletlerin şahsiyetleri birdenbire ortaya çıkmış değildir; bu şahsiyet mâzinin derinliklerinden gelen bir mirastır. Milletlerin şahsiyetleri daima geçmişteki devirlere has olan halleri ve tavırları özünde taşır. Bu bakımdan bir milletin kendi kimliğinin başkalarının kimliği içinde erimesine rızâ göstermesi imkânsızdır. Milletin millî kimliğini koruyarak gelişmesini ve yükselmesini sürdürebilmesi için sağlam akla ve aydınlatıcı fikirlere ihtiyacı vardır. Bağımsız bir kimlikle yaşamak isteyen bir toplum, başka milletleri örnek almak bir yana onlar için örnek bir millet olmak zorundadır.
Psikolojik tefsir ve bakış açısı
İnsana endeksli ontolojik bakış açısını yakalamak için Kur-an’ın psikolojik ve pedagojik yönü ile insanı ele almasına çok önem verir. Ferit Kam’ın müslümanların ferdî ve içtimaî meselelerine devrine göre alışılmışın dışında çözümler araması, felsefî muhtevalı araştırmalarında bile psikolojik ve pedagojik esasları göz önünde bulundurması ona her seviyedeki insana hitap etme imkânı vermiştir. Bilhassa ağır felsefî ve kelâmî meseleleri sohbet havasında ele almış, bunları geniş tabakaların anlayacağı bir seviyede ifade etmesini bilmiştir. Ferit Kam bu özellikleriyle yakın dönem fikir tarihinde mâneviyatçı ve idealist grubun en güçlü temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
İdealleri ve evrensel değerler
Ömer Ferit Kam yakın tarihin idealist ve rasyonel aydınlarından birisidir. Ahlakın kaynağının İslam olduğunu ama doğru anlaşılması gerektiğini söyler. Anlamlı bir hayat yaşamanın insani evrensel değerler üstüne kurulmasını zaruri görür. Başka türlü, insanı kemale erdirmeden, medeniyetten bahsedilemez. Sevgi, şefkat, merhametten yoksun bireylerin iç huzuru elde edemeyeceğini eserlerinde dile getirir.
Emile Boirac’tan çevirdiği Mebâdî-i Felsefeden İlm-i Ahlâk adlı esere koyduğu bir notta (s. 9) ahlâkla insan tabiatı arasındaki münasebeti şöyle açıklamaktadır: Ruhta sevgi kaynağı olarak duygu, bilme arzusu ve muktedir olma arzusu şeklinde sıralanan üç meyil ve bunların her birinin karşılığı olarak his, akıl ve faaliyet denen üç meleke vardır. İnsanın iyiliği bu meyil ve melekeleri düzenli biçimde geliştirmektedir. İyiliği gerçekleştirmek için onu istemek gerekir ki fazilet de budur. İslam’ın içindeki dinamizmin bireylere ve toplumlara yeterli olduğunu, uyum içinde yaşamanın yolunun insani olan İslami hakikatlerin yaşanmasına bağlı olduğunu ifade eder ve hayatını bu eksende yaşar.
Bazı Eserleri; Türrehât (İstanbul 1303). Müellifin on yedi-yirmi iki yaşları arasında yazdığı şiirlerden meydana gelen mesneviler, kıtalar ve gazellerden oluşur. Yer yer Abdülhak Hâmid’in etkilerinin görüldüğü kitaptaki şiirler kararsız bir gencin fikrî ve mânevî arayışlarını, heyecan ve endişelerini dile getirir. Ayrıca Âsâr-ı Edebiyye Tedkikatı Dersleri, Şerh-i Mütûn, İran Edebiyatı Tarihi (İstanbul 1927), Afgan Şairleri, Felsefe Lugatçesi, Dinî Felsefî Musâhabeler (İstanbul 1329), Vahdet-i Vücûd, Mebâdî-i Felsefeden İlm-i Ahlâk. Emile Boirac’tan notlar ilâvesiyle yaptığı çeviridir (Ankara 1339-1341), İlm-i Mâ Ba‘de’t-tabîa. Bu eser de Emile Boirac’tan tercüme edilmiştir (İstanbul 1943).
Ferit Kam’ın basılmamış şiirleri küçük bir defter ve notlar halinde Nazmi Özalp arşivinde bulunmaktadır. Onun Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Mecmuası’nda yayımlanan “Kınalızâde Ali Çelebi” adlı makalesi de konusunda önemli bir kaynaktır (IV [1332], s. 1-23). Ferit Kam’ın “Avrupa Mektupları” Nergiz Yılmaz tarafından müstakil kitap halinde de yayımlanmıştır (İstanbul 2000).
Yakın tarihin fikirleri ile günümüzde müsbet olanı inşa eden ve tüm çürümüşlere, özünden kopmuşlara inat hâlâ ayakta isek sebebi ve harcı olan bu aksiyon, düşünce ve dava insanlarından birisi olan Ömer Ferit Kam Beyefendi’yi saygıyla ve rahmetle anıyorum.