Şimdi artık Türkiye’de moda cümle şu;’’Devlette vazifelendirilecek kişiler liyakat esasına göre alınmalı. Ne büyük bir laf ama. Devlet sanki bugün kuruldu, yarından itibaren de liyakatla personel alınacak.

İnsaf...

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana devlete alınan insanlar, konularına vakıf olmasaydı çökerdi bu devlet.

Sayın Kılıçdaroğlu, liyakatı öne çıkararak yeniden devleti yapılandırmanın önemine vurgu yapıyor, oysa kendisi de devlette görev yaptı. O zaman kendisinde de mi liyakat aranmamıştı? 

Böyle bir şey olmaz. Şimdi insanları yemeyi göze almış, inancına göre fişlemiş, hedefe almış ve gözleri hiç bir şeyi görmeyen bir güruh ve satın alınmışlar var. Bunlar devleti boşalttılar. Yeniden yapılandırmadan bahsediliyor. Şimdi bu alınacak insanların kalbini mi yarıp bakacaklar acaba hangi cemaatten, hangi milletten, hangi ırktan diye?

Bu tutuklananlar, sorgulananlar acaba liyakatsizliklerinden dolayı mı işten el çektirildiler sanıyorsunuz.

Takdir belgeleri alan mı dersiniz, üstün hizmet madalyası alan mı dersiniz, canlı bombaların üstüne atlayan mı dersiniz, şirketleri ile en çok vergi veren mi dersiniz, olimpiyatlarda dünyadan altın madalyalarla dönenler mi?

Bunların hangisi liyakatsiz sizce? Şunu da unutmamak lazım; 

Devleti ve milletini dünyada en iyi temsil edip istiklal Marşımızı söyletip, bayrağımızı göndere çektirenler bunlar, şimdi hapislerde çürüyenler de bunlar. Ne olacak şimdi?

Bu arada hala darbeyi yapan kim yada kimler ortaya çıkarılmadı. Ama insanlar hapislere tıkılmaya devam ediyor.

İnsaflı, iz'anlı, merhametli, ferasetli insanlara ihtiyaç var. Bu günler elbette geçer, bu liyakatli ve başarılı insanlar yine milletine ve devletine hizmet için yarışırlar. Ama bugün bu insanlara zulmü reva görenler hep yüzleri yerde, hep mahçup, hep derbeder olacaklar. Bu inançlı, fedakar, vatan ve millet sevgisi ile dolu insanlardan hiç bir zarar gelmedi bugüne kadar, gelmeyecektir de.

Bu darbeyi planlayanlar da bu insanlar değildir. Darbeye teşebbüs edenleri bir an önce bulun, çıkarın ve bu insanlara artık işkence yapmayın.

Mehmet GÖKSU