SpaceX firması geçtiğimiz ay (6 Şubat 2018, Salı) Mars'a bir uydu (Uzay Aracı) gönderdi. Uyduyu bir iki başarısız denemesi de olan Falcon Heavy füzeleri ile gönderdi ve işlem baştan sona başarılı bir şekilde tamamlandı. Füzeler planlandığı gibi dünyaya geri döndüler ve başka bir fırlatma için yeniden kullanılacaklar. Uydu ise Mars'a doğru yoluna devam ediyor. Uydu aynı firmanın Tesla isimli arabasını da taşıyor ve bu arabaya yerleştirilen kameralar sayesinde Mars'tan güzel görüntülerin gelmesini bekliyoruz. NASA'nın şu anda Mars'ta görev yapan Curiosity isimli bir uzay aracı var.
Uydunun fırlatılma anını canlı takip ederken [Bkz.
https://www.youtube.com/watch?v=99llRhH71vA] ülkemizdeki eğitim, sistem ve anlayışımız hakkında aklıma gelenleri sizin ile paylaşmak istedim. İlk olarak eğitim ve sistemimizi sürdürülebilir bir anlayış tabanına oturtmamız gerektiğini düşündüm. Çünkü bizim dışımızdaki global dünyada bilgi üretimi ve birikimi hızlı olmakta ve biz bu yarışta geri kalmaktayız. İşte SpaceX örneğinde olduğu gibi onların bilim adamları Mars'a otomobil gönderebilirken bizim bu teknolojilerin üzerine koyabileceğimiz bir bilgi birikimimiz yok veya yok denecek kadar az. Bunun yanında üniversitelerimize bakarsanız bu bilgiyi üretmesi gereken bölümlerin ve araştırmacıların olduğunu görürsünüz.
Sistem ve insanımızın özellikle iş adamlarımızın anlayışına değinmek gerekirse. Eğitim sistemimizin temelinde bir felsefe olmadığı için gideceğimiz limanı da bilmiyoruz. Yani şu anda okullarımızda öğrettiğimiz şeyleri ne için öğrettiğimizi bilen çok az öğretmenimiz vardır. Sorsanız, hepsi birşeyler söyleyecektir, yani kağıt üzerinde bir amaç, vizyon filan yazıyor ama yapılanlar ile bu amaç ve vizyon örtüşmüyor. En fazla alacağınız cevap ise öğrencilerin üniversiteye girmesi ve bir meslek edinmesi. Yani, insanlığa faydalı dünya çapında ses getirecek bir buluş yapacak öğrenci yetiştirmek gibi bir amacımız yok maalesef. Mesela, siz hiç bir tür kansere çare bulacak öğrenci yetiştiriyorum diyen bir öğretmen veya üniversite hocası gördünüz mü? Görmemişsinizdir, çünkü yok. Sebebini araştırınca işte imkan filan verilmediğini söylerler. Tam da bu noktada hükümetlerden ziyade bağımsız iş adamlarının devreye girmesi gerekir, Elon Musk gibi.
Elon Musk'ın kurduğu şirket devlet desteği ile kurulmamış, tamamen özel bir şirket. Yaptığı işler için de devletten para istediğini zannetmiyorum. Hatta devlet ihalelerine bile girmiyordur. Yaptığı işten kazandığı parayı yine idealleri uğruna harcamış ve harcayan birisi. Kısacası, insanlığa faydalı olmaya çalışan bir philantrophist-'hayırsever.' Bizim de ülke olarak Musk gibi eğitime katkı sağlayacak philantrophist'lere ihticamız var. İhtiyacından fazla para kazanan iş adamlarımızın eğitime doğrudan veya dolaylı belli bir hedef ve felsefe çerçevesinde destek vermesinin şart olduğunu düşünüyorum. [Alibaba'nın sahibi Jack Ma'nın şu sözleri çok önemli: By charity you cannot change the world, but if you have a philantrophy heart you can do a lot of things... We must have a philantrophy heart first and business skills... Bkz.
https://www.youtube.com/watch?v=4zzVjonyHcQ]
Bu bağlamda eğitime bakış açımızı da değiştirmemiz ve eski alışkanlık ve anlayışlarımızdan da vazgeçmemiz gerekmektedir. Eğitim kurumlarımızın öğrencilere birer meslek kazandırmak için var olmadıklarını artık anlamamız lazım. Çocuklarmızı insanlığa faydalı olacak şekilde yetiştirmek ve bu hedef doğrultusunda bilgiler ile teçhiz etmemiz gerekli. Öğrencilerimize öğrenmeyi öğretmenin yanında aslında "kritik düşünmeyi" de öğretmek amacımız olmalı. Kritik düşünmek yeni bilgi üretmenin olmazsa olmazları arasındadır. Hz. Mevlana'yı hatırlarsak "Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım." Söylenecek yeni şeyler de bilgi birikimi ve kritik düşünce olmadan olmayacaktır, aksi halde kısır döngü olur.
Sonuç olarak hızla akan zamanın üzerinde söz sahibi olmak istiyorsak önce kendimizi değiştirmemiz, geliştirmemiz gerekecektir. Bunu da ancak eğitim ile yapabiliriz. Resmi ideolojilerden bağımsız hedefinde bütün insanlık olan hayırsever iş adamlarına ihtiyacımız vardır. Aksi halde eller gider Mars'a, biz de robotların dahi seslerini kesmek için uğraşır dururuz, [Bkz.
https://www.youtube.com/watch?v=FUq4nY9VRYY] Ne hazindir ki, fikri hür vicdanı hür insanların geliştirdikleri teknolojiyle başlatılan Mars yolculuğu ile robotun icabına bakılması aynı güne denk gelmiştir. Bir arkadaşın tweetinden ve altındaki yorumlarda okuduğum gibi aslında "yarın okullarda büyük bir ders verilmesi lazım. Konu Elon Musk ve Falcon Heavy olmalı" ama bu konunun önemini bilen öğretmen sayımız yok denecek kadar azdır. Benim esas merak ettiğim Curiosity ile Tesla Mars'ta karşılaşırsa ne yapacaklar acaba? Malum Mars küçük yer.
Mehmet Yekta Eraltay