ERDOĞAN GÜL’ÜN AYAĞINA GİDER Mİ ?
Erken seçim olur mu, olmaz mı tartışmaları bir yana Cumhurbaşkanı adayı toto oynama başlandı bile ! Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın ateşlediği fitil ile Cumhur İttifakı liderleri AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Millet İttifakına yönelik “hadi adayınızı açıklayın” baskısını yeniden oluşturma gayreti içine girdiler. Anlaşılan o ki bu baskı aday açıklanacağa ana kadar devam edecek. Amaç belli; Açıklanacak adayın üzerine top yekun gidecek Cumhur ittifakı. Zira her şey kötüye gidiyor, ekonomi kötü, anket sonuçları kötü.. bu durum parti teşkilatlarına fazlasıyla sirayet etmiş durumda. Hani bir söz vardı “Nerede o eski ramazanlar “ diye ! Bu söz şimdi AKP iktidarı için tam anlamını buldu. Artık ramazan sofraları dolup dolup taşmıyor. Pandemi etkisi bir yana insanlar en yakın akrabaları hariç kimseyi davet edemez oldu evine ! Mutfakta yangın var yani …Neyse konumuz bu değil…
Özdağ’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la ilgili çıkışının arkasında ne tür amaçlar olduğu belli. Millet ittifakının en güçlü adaylarından birisini sahaya sürmek ve hırpalamak. Mansur Yavaş şimdilik bu oyuna gelmiyor. Her zaman olduğu gibi sessizliğini koruyor. Kuşkusuz belirli bir kitlenin gözünde de aday olması halinde Erdoğan’ı yenebileceğine inanılıyor, hatta bunu destekleyen anketler bile var ! Lakin yine dikkatli olmak gerekiyor. Mansur Yavaş, belediye seçimleri öncesinde rakibi Mehmet Özhaseki’nin 15 puan önünde görünüyordu ancak seçimlerde bu fark yüzde 4’e kadar düştü. Bunun sonuçlarının iyi irdelenmesi gerekiyor. Kuşkusuz Özdağ’ın Yavaş açıklaması tamamiyle Cumhur ittifakına hizmet ediyor. Ama aslında amaç burada Yavaş değil. Onun ismi üzerinden en güçlü aday durumunda olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu mindere çekme gayretleri var. Bunda hala unutulamayan İstanbul seçimlerinin büyük etkisi var. İlginç hamleler yapılıyor Ankara’da… Özdağ’ın bu çıkışını bu şekilde okumak gerekiyor. Nitekim HDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın Ekrem İmamoğlu’nu destekleşen sözlerini de bu şekilde değerlendirmek gerekiyor. Demirtaş, belediye seçimleri öncesinde olduğu gibi yine İmamoğlu’na yönelik açık destek sayılabilecek bir açıklama yaptı. Millet İttifakında bu tür gelişmeler yaşanırken, 6 liderin Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda “susma orucu”nda bulunması belki anlaşıla bilinir. Ama bu sürenin daha ileri gitmeyeceği aşikar. Zira Erdoğan’ın kafasında kesinlikle bir baskın seçim var. Yaz dönemi ile ibrenin Cumhur ittifakına kaymasını hissettiği anda seçim kararı alacaktır Erdoğan. Bakın burada kendisine demiyorum, Cumhur ittifakına diyorum. Zira artık Erdoğan kendisi kadar belki ondan daha çok Cumhur ittifakının seçimleri kazanmasını istiyor…Ve işte burada ilginç bir denkler çalışmaya başladı yine…
Medyada eski Cumhurbaşkanı Gül’ü destekleyen hatırı sayılır bir gazeteci ağırlığı var. Hele hele Erdoğan’ın icraatlarına karşı artık Gül birileri tarafından kurtarıcı olarak görülüyor. 2018 seçimlerinde İYİ Parti lideri Meral Akşener “evet” deseydi Gül Millet İttifakının adayı durumuna gelecekti. HDP’den bile Gül’e olumlu sinyaller gelmişti. Ama Gül, top yekun olarak muhalefet arkasında durmayınca aday olmadı. Garanticidir Gül, olmaz ! Aradan geçen süre içinde ise Millet İttifakı İmamoğlu gibi potansiyel ve güçlü bir Cumhurbaşkanı aday adayı çıkardı. İmamoğlu belki belediye başkanlığına aday olduğunda çok tanınmıyordu ama 3 aylık süre ve alavere dalavere ile iptal edilen İstanbul seçimleri onun tanınır olmasını da sağladı. Ve şimdi daha da güçlü durumda.
Gelelim biz yine Gül’e….Şimdilerde Gül’ün en büyük destekçisi gazeteci Fehmi Koru kendi bloğunda önemli şeyler yazıyor. 6 liderden oluşan Millet İttifakının saç ayağının birisinin eksik olduğu mesajını vererek Gül’ü yeniden pazarlama gayreti içinde giriyor. Koru bunları yaparken bir başka ekip de AKP içinde ve Saray’da Gül’ü pazarlama gayreti içinde. Evet doğru bildiniz birileri Gül’ün Cumhur İttifakının adayı olması için devreye girdi bile ! Peki olur mu ? Sizce ? Ben artık gelinen noktada neyin olup neyin olmayacağına ilişkin inancımı yetirdim, bundan Erdoğan’ı büyük rolü var. Baksanıza özellikle dış politikada baş döndürücü bir geri vites olayı var. 15 Temmuz finansörü olmakla suçlanan BAE ile artık ikinci bahar yaşanıyor, Cemal Kaşıkçı’nın ölümü nedeniyle katil ilan edilmişti Suud yönetimi. Şimdilerde ise dosya kapandı, Suud yönetimiyle yeni bir ikinci bahar arayışı başladı. İsrail ile öyle Mısır ile öyle, Ermenistan ile öyle…İkinci bahar için kapısının çalışmadığı bir Esad kalmıştı.. Belki o da yakındır, bilemezsiniz. Bu konuda Erdoğan’daki mahir geri dönüşçülük olduğu sürece artık hiçbir şeye şaşırmam ben. Aynen Gül’ün adaylığı konusunda olduğu gibi. Öyle ki Ankara kulislerinde Erdoğan’ın çok sıkışması halinde Gül’ün aday olması için teklifte bulunabileceği belirtiliyor. Belki de Erdoğan’ın kafasında Rusya’da olduğu gibi Putin-Medvedev modeli var. Ama bir sorun var ki artık parlamenter sistemde değiliz. Peki ne olacak ? Erdoğan sadece milletvekili ve AKP genel başkanı mı olacak ? Bununla yetinir mi Erdoğan, yoksa parlamenter sisteme yeniden dönüş yapıp başbakan olmak ister mi ? İnanın çok denklemli bir soru gibi. Ama benim şöyle bir kanım var, Erdoğan kendisini iktidarda tutunacak her seçeneği deneyecektir, sonunda Gül’ün ayağına gitmesi gerekiyorsa belki de bunu denemekten çekinmeyecektir. Zira kaybedilecek bir seçim Erdoğan hanedanlığının her şeyi kaybetmesi anlamına gelir. Bu kayıp belki de Erdoğan ve hanedanın daha da dip yapmasına neden olabilir. O kadar yeni dönem Erdoğan için yargılama dönemi olarak geçebilir Sahte diploma başta olmak üzere işte aklınıza ne tür yolsuzluk ve kaçakçılık gelirse gelsin. Bunların hepsi Erdoğan’ın üzerinden demokrasin kılıcı gibi sallanacaktır.
Peki Abdullah Gül ? Gül böyle bir teklifi kabul eder mi ? Kendisini yeniden Cumhurbaşkanlığına taşıyacak bir formüle uzak durmaz. Gül, görev süresi bittiği Ağustos 2014 tarihinden bu yana aktif siyasete dönmek yerine yeniden Cumhurbaşkanı olma arzusunu gizlemiyor. Yeniden bu göreve gelmek Gül’ün en önemli gündemi. Millet İttifakının elindeki alternatif adayların popülaritesi Gül’ün önünde ve Gül bu konuda kapının kendisine kapandığının farkında. Abdullah Gül konusu artık Millet İttifakı açısından artık gündemden düştü. Gül, sadece Erdoğan’a karşı tutumu nedeniyle Millet İttifakı içinde makul oranda bir saygı görüyor. Kılıçdaroğlu’nun da Gül’e yönelik olumlu tavrı sürüyor. Ancak şu bir gerçek ki (üç yıl öncesine kıyasla) CHP ve İYİ Parti’nin artan oy oranları, Millet İttifakı’nın kendi içinden (İmamoğlu ve Yavaş) adaylar çıkarma potansiyeli Gül’ün durumunu zayıflatıyor. Gül’ün başta CHP tabanında olmak üzere İYİ Parti tabanından da destek görmesi olası gözükmüyor. Millet İttifakı içinde Gül’e sıcak bakan tek parti SP olabilir. 2018 yılındaki tecrübe SP lideri Karamollaoğlu’nu bu konuda daha dikkatli hareket etmeye itiyor. Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ile Gül arasındaki 2014 yılında yaşanan soğukluk halen giderilebilmiş değil. DEVA Partisi Ali Babacan’ın da Gül’le sürekli görüştüğü biliniyor. HDP tabanının da Gül’ün adaylığına sıcak bakmadığı da bilinen bir gerçek. Kısacası 2018 yılında Millet İttifakı için potansiyel bir Cumhurbaşkanı adayı olan Gül’ün başta Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş faktörleri nedeniyle adaylığının gerçekleşmesi olası gözükmüyor.
İşte tüm bu nedenlerden dolayı Gül, eğer Erdoğan teklif etmesi halinde bu adaylığa sıcak bakabilir. Gerekçe mi ? Güldürmeyin….
Devletin BEKA’sı söz konusu olurken gerekçeye mi gerek var ? Sözlenecek söz bellidir : Tefarruvata düşmeye gerek yok, önemli olan ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkmasıdır. Gül da tüm bu yorumlara “muhakkak…” kelimesi ile başlayan cevaplar da verebilir. Artık bekleyip göreceğiz…Sandığa bir adım yaklaştıkça Ankara’da çok senaryolar gündemde olacak anlaşılan. Bit pazarına nur yağacak !