Çaresizlik adama neler yaptırmıyor ki… Cumhurbaşkanı Erdoğan akrep ve yelkovanın yetişemediği hızla dönüşler sergiliyor. Bunu anlatmak için uzun uzun konu açmayacağım, sadece doktorlarla ilgili yaptığı son iki açıklamaya bakmanız yeterli olacak. Dış politikadaki dönüşler, gelgitler ise bir başka konu! BAE ve İsrail ile kardeşlik günlerine yeniden dönüldü bile! ABD ve AB ilişkilere yeniden yön verme gayretleri var. Bunlar olurken Putin ile ne zaman papaz olur Erdoğan? Ben asıl bunu merak ediyorum.
Gümdemin dış politika değil. Aylardır beklenen seçim yasası teklifi Meclis gündemine geldi. Ben bu yasaya “hileli yasa” diyorum! Hangi maddesine bakarsanız bakın Cumhur İttifakı lehine düzenlemeler var. Bunun detayına girmeyeceğim. Zira, evet zira bu yasa teklifi maddelerini okuduğumda aklıma ilk gelen şu oldu: Cumhur İttifakı ya parlamenter sisteme yeniden dönme kararı alacak ve bunun taşlarını döşüyor ya da Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybettiğini şimdiden kabullendi.
Hiç olmazsa Meclis’i kurtarmaya çalışıyor. Yasa teklifinin her maddesine baktığınız zaman ki seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi dahil bunun parlamenter sistem mantığı ile hazırlandığını göreceksiniz! Cumhurbaşkanlığı seçimleri dikkate alındığında seçim barajı oy oranın hiçbir ehemmiyeti yok. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda 50+1 alan seçimi kazanıyor, ya da ikinci turda en fazla oyu alan aday. Bu tespiti yaparken AKP’nin seçimlerde sahada kaybedip masada kazanmasını bilen bir parti olduğunu unutmamak gerekiyor. Ne zamana kadar? İptal edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine kadar. Mart 2019’de AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üzerindeki baskısıyla iptal ettirdiği seçimler Ekrem İmamoğlu’nun galibiyeti ile sonuçlanmıştı. Hem de 800 bin küsur oy farkla! CHP ve muhalefet partileri belki de şimdiye kadar yapmaları gereken bir şeyi ilk defa o zaman başarabilmişti: Sandıkları korumuşlardı! Hatırlayın birçok CHP milletvekili oy verme işlemi sonrasında oy pusulalarının olduğu torbaları korumak için bir süre seçim merkezlerinde yatıya kalmışlardı. Bir bakıma başarı da sağlanmıştı! Kuşkusuz 800 bin oy oranı AKP açısından hile yöntemiyle kapatılamayacak kadar büyüktü. Cumhur İttifakı’nda özellikle AKP’de hâlâ İstanbul seçimlerinin kuyruk acısı geçmiş değil. Son oy oranları artık herkesin malumu!
Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi aslında Cumhur İttifakı’nın ikinci partisi MHP’nin zor durumda olduğunun tescilidir. Demokratik bir ülkede yüzde 10 seçim barajı çok fazla. Yüzde 7’ye düşürülmek isteniyor, keşke yüzde 5 hatta yüzde 3’e kadar düşürülebilse! Hatta hiç olmasa ama bu seçenek için sanırım Türkiye’nin bir süre daha demokratik yolculuk yapması gerekiyor. AKP ve MHP tarafından bir süredir gündemde tutulan hatta ortaklar arasında neredeyse ayrılmanın sınırına gelindiği seçim yasasına ilişkin teklif Meclis’e sunuldu. Kısa sürede çıkması da kaçınılmaz. Seçim yasanını neler getirdiğine ilişkin ayrıntıları zaten gazetelerden ve televizyonlardan öğreniyorsunuz. Bunlara tek tek girmeyeceğim.
Hedef belli, en az oy oranı ile AKP ve MHP ittifakının en çok oy almasını sağlamak. Mantıkla ayrıca artık 6 partiden oluşan Millet İttifakı bileşenlerini özellikle DEVA ile Gelecek Parti’sini ittifaktan koparmaya çalışmak. Ya da HDP’yi tamamıyla Millet İttifakı dışına itmek, işbirliklerini hiçe indirmek! Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yandan da eski başbakan Tansu Çiller’i sahaya sürerek özellikle İYİ Parti oylarında ciddi bir gerileme olmasını hedefliyor. Yasa incelendiğinde Cumhur ittifakı lehine ince işçilikler görülecektir. En kritik olan madde ilçe sandık kurulu başkanlığı için eskiden en kıdemli hakim atanıyordu, bu şart kaldırılmış. Yargının alt kademelerinin tamamıyla AK YARGI mensuplarından oluştuğu dikkate alınacak olunursa buradaki niyet de anlaşılır. YSK zaten AKP’nin dümen suyunda şimdi de bunu tabana yayıyorlar ve bir açık vermek istemiyorlar. Seçim mevcut oy oranları dikkate alınacak olursa sandıkta kazanılamayacağını biliyor ve gözünü tamamiyle sandıkların kapanmasından sonraki sürece dikmiş durumda!
Onun için muhalefetin bu defa iş daha sıkı tutması gerekiyor. Keşke daha önceki seçimlerde uygulanan parmak boya uygulaması yeniden geri gelse! Tabi bu işin en küçük ayrıntısını oluşturuyor. Asıl önemli olan sandıkta kullanılan oyların bir üst tutanağa geçirilirken oradan ilçe, il sandık kurullarına ve dahası YSK kayıtlarına girilirken yapılacak bir dizi hatalı yazılımlar… Dahası profesyonel yazılım programları ile kademeli olarak en üst seviyede oy hırsızlığın yapılması! Sandıkta hile yapmanın farklı yolları var. Önceden mühürlenmiş oy pusulası yöntemi, tutanaklarda oynama ve oy kaydırması yönteminin özellikle 2011 seçimlerinden sonra 2015 Haziran ve Kasım seçimlerinde nasıl etkili kullanıldığını gördük. Buna ilişkin binlerce açık ortaya çıktı. Ancak atı alan Üsküdar’ı geçtiği için bu açıkların geriye dönüşü çok da etkili olmadı, işe yaramadı.
Anayasa’nın amir hükmüne göre Meclis’den birkaç gün içinde geçecek olan ve Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra belki de ay sonunda yürürlüğe geçecek olan yasa bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacak. Yani 31 Mart 2022 tarihi itibarıyla Resmi Gazete’de yayınladığını düşünelim. Bu seçim yasanının uygulanabilmesi için seçimlerin en erken 1 Nisan 2023 tarihinde yapılması gerekiyor. Bunun öncesinde yapılacak bir seçim Cumhur İttifakı’nın intiharı olur! Gerçi bu yasa geçse bile Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine göre yönetimi alabilmek için 50+1 yetiyor. Yani aslında bu seçim yasası teklifi biraz da parlamenter sisteme göre düşünülmüş. Böyle olunca da insanın aklına Cumhur İttifakı yeniden parlamenter sisteme dönmek için taşlar mı döşüyor?
Öyle ya Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 10 veya 7’nein hiç önemi yok! Sadece Meclis’teki aritmetik çoğunluk açısından önemli! Anlaşılan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybını satın almış durumdalar, Meclis’i kurtarmaya çalışıyorlar. Ya da Erdoğan, Cumhurbaşkanlığını kaybetmemek için Bahçeli’ye rağmen parlamenter sisteme dönüş arayışı içine girdi. Bu yasa en az bir yıl sonunda yapılacak seçimlerde uygulanacağına göre Cumhur İttifakı, erken seçim yaptırmamak için neler yapacak? Bunu kestirmek zor. Zira kriz “ekonomik, siyasi ve diplomatik” yönleriyle Türkiye’yi ve çevresini sarmış durumda.