İstanbul denklemi!

Murat Çetin

Murat Çetin

15 Şub 2024 11:00
  • Türkiye kademeli olarak 31 Mart yerel seçimlerinin havasına girmeye başladı. Partilerin belediye başkan adaylarını belirlemesi ile birlikte seçim kampanyaları da yoğunlaştı. Bu yazıda hangi partinin hangi ismi hangi şehirde aday gösterdiğini, bu adayların partilerde veya kamuoyunda nasıl değerlendirildiğini anlatacak değilim. Zaten buna ilişkin onlarca yazı yazıldığı gibi her şey de sosyal medya sayesinde herkesin gözü önünde oluyor. Kuşkusuz beldesinden ilçesine, ilinden büyükşehir belediyesine kadar bütün yerleşim birimlerindeki seçimler demokrasi adına değerlidir ve her seçim bölgesinin de kendisine göre bir heyecanı vardır.  Hatta bazen bir belde sakini için beldesindeki seçimler İstanbul, Ankara ve İzmir seçimlerinden daha önemlidir! Zira siyaset böyle bir şeydir ve bu siyasetin tabiatında vardır. Yani tarafgirlik! Konumuz tarafgirlik de değil! 

    Konumuz İstanbul. Zira Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul adeta bir ülkeye bedel. İstanbul’un Yunanistan ve Bulgaristan başta olmak üzere bütün balkan ülkelerinden ve Avrupa’nın birçok ülkesinden daha kalabalık bir nüfusa sahip olduğunu kuşkusuz hepimiz biliyoruz. Bu kalabalık nüfusun getirdiği en büyük avantaj ise şehrin mali bütçesinin oldukça büyük olması. 2024 yılı verilerine göre İstanbul büyükşehir belediye bütçesi 516 milyar tl. Merkezi bütçenin katkıları ile İstanbul bütçesi 1 trilyon 250 milyarı aşıyor. Çok önemli bir rakam bu. Herkes için hatta her parti için. İstanbul partiler için bütçe büyüklüğü kadar siyasi açıdan ve siyasal İslamcı bir parti olan AKP açısından da dini ideolojik bir öneme sahip. AKP’nin siyasal İslamcı tabanına göre İstanbul gerçek başkent ve gerçek kutsal şehir…

    Seçim kampanyalarına baktığımızda 2024 yerel seçim süreci 2019 yılından farklı yürüyor. 2019 yılındaki belediye başkanlığı seçim sürecinde AKP lideri Erdoğan dönemin AKP’nin İstanbul belediye başkan adayı Binali Yıldırım’dan daha çok miting yapmış neredeyse seçime 3 ay kala İstanbul’u adım adım gezmişti. Ancak 31 Mart 2024 seçimlerine 45 gün kalmasına rağmen Erdoğan, bu defa İstanbul sokaklarından görünmüyor. Erdoğan İstanbul’a geliyor, kapalı solanlardaki toplantılara katılıyor ancak miting düzenlemiyor. Kimileri vaktin var olduğunu Erdoğan’ın mart ayı itibari ile seçim meydanlarına ineceğini düşünebilir. Ancak benim kanaatim o yönde değil. 2024 yerel seçim süreci 2019 yılı yerel seçim sürecine göre Erdoğan açısından bir kayıp yılıdır. Zira 2019 yerel seçimlerinde henüz ekonomik kriz etkileri kendisini göstermiyor ve toplumda bir Erdoğan rahatsızlığı açık bir şekilde görülmüyordu. Ekonomik krizin derinleşmesi ile birlikte halkın alıp gücü oldukça düştü ve bu düşüş Erdoğan’a olan güveni ciddi bir şekilde sarstı. Dikkat edin sadece Erdoğan değil bakanlar da seçim meydanlarından görülmüyor. Benzer bir durum MHP açısından da geçerli. Ne MHP lideri Bahçeli ne de MHP’li milletvekilleri henüz meydanlara inmedi. Belki yerel seçim heyecanın gen güçlü yaşadığı parti CHP. Zira CHP’nin yani CHP lideri Özgür Özel’in bu seçimlerde başarılısı olması şart. Yani Özel’in özellikle İstanbul ve Ankara’yı hatta Antalya’yı kaybetmemesi gerekiyor. Zira özellikle İstanbul ve Ankara’nın kaybı CHP’de yeni bir genel başkanlık yarışına ya da CHP’nin bölünmesine gidecek bir sürecin işlemesine neden olabilir. Zira Kemal Kıylıçdaroğlu ve ona CHP kurultay gecesi “genel başkanlıktan çekilemezsiniz” diyenler bir bekleyiş içindeler…

    AKP iktidarının tüm nimetlerine rağmen AKP’nin İstanbul adayı Murat Kurum ne yaparsa yapsın hala seçim meydanlarında psikolojik üstünlüğü elde edemedi. Kurum’un Çevre Bakanlığı dönemindeki özellikle kentsel dönüşüm ve TOKİ konutlarındaki kötü icraatı peşini bırakmıyor. Kurum her seçim programında neredeyse alt gelir grubunun tepkisi ile karşılaşıyor. İnsanlar haklı, zira AKP iktidarına güvenip bir ev sahibi olabilmek için beklenti içine girdiler.  Ama bir anlamda sokakta kaldılar. 

    İstanbul’da en güçlü seçim propagandasını İBB Başkanı İmamoğlu yapıyor. İmamoğlu, Millet İttifakı’nın dağılması, İYİ Parti ile DEM Parti’nin hatta SP’nin aday çıkarmasına karşı psikolojik üstünlüğünü sağlamış durumda. İYİ Parti, DEM Parti ve SP’nin aday çıkarması İstanbul muhalif seçmeni etkilememişe benziyor.  Eğitimli ve genç İstanbul muhalif seçmeni oyların bölünmesini istemiyor, AKP’nin yeniden İstanbul’u kazanmasını istemiyor ve bu nedenle muhalif seçmen İmamoğlu’nun yanından ayrılmıyor.  

    Nitekim İmamoğlu, İYİ Parti ve DEM Parti ile “oy kaybına neden olacak tartışmalara girmeme” ye özen gösteriyor. İmamoğlu’nun son dönemde kendisine yönelik sert eleştirilerde bulunan Akşener’e aynı oranda karşılık vermemesinin nedeni “oy kaybına neden olacak tartışmaya girmeme” stratejisi. İmamoğlu, İYİ Parti ile DEM Parti’nin kendi adayları ile seçime girme kararına rağmen seçimlere az bir zaman kala söz konusu adayların İmamoğlu lehine adaylıktan çekilmesi gerektiği yönünde kamuoyu baskısı oluşturuyor. 

    Muhalif kesime yönelik yumuşak bir üslup kullanan İmamoğlu, özellikle AKP lideri Erdoğan’a yönelik sert bir üslup kullanıyor ve AKP’lilerle polemiğe girmekten çekinmiyor. İmamoğlu ayrıca İYİ Parti, DEM Parti, SP, DP, DEVA ile Gelecek Partisi seçmeninin AKP ve MHP karşıtlığını sürekli olarak gündemde tutuyor. İmamoğlu, İYİ Parti seçmenin İYİ Parti’yi tercih etmesinin en önemli nedeninin AKP ve Erdoğan’a karşıtlığı olduğunu çok iyi biliyor. Nitekim  İYİ Parti seçmeni benzer şekilde kendisini MHP’ye de uzak görüyor. Benzer durum DEM Parti’nin tabanını oluşturan Kürt seçmen için de geçerli. Kürt seçmen de Tayyip Erdoğan’ın Kürt siyasetine yönelik baskıcı tutumu nedeni ile AKP ‘ye karşı duruyor. Kürt seçmenin DEM Parti’nin aday çıkarmasına rağmen Mart-Haziran 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi İmamoğlu’na destek vermesi oldukça güçlü  bir ihtimal. Benzer durum SP, DP, DEVA ile Gelecek Partisi için de geçerli. Seçimlere iki aydan az bir zaman kaldı. Sadece İstanbul değil seçime ilişkin Türkiye denklemini daha çok yazacağız gibi görünüyor. 

    15 Şub 2024 11:00
    YAZARIN SON YAZILARI