Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizin her geçen gün giderek derinleşmesi, İsrail’in Gazze saldırılarının neden olduğu gerilim, Mayıs 2023 seçim sonuçları, CHP’de genel başkanın değişmesi, Millet İttifakı’nın bir anlamda dağılması Ankara’da siyasi kartların yeniden karılmasına neden oluyor. Mart 2024 yerel seçimlerini doğrudan etkileyecek bu süreçte yeni ittifak doğabileceği gibi mevcut ittifaklar da dağılabilir. Nitekim Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki gerilim, İçişleri Bakanlığı tarafından suç örgütlerine yönelik devam eden operasyonlar, gözaltı ve tutuklamalar. Ve Erdoğan’ın bir türlü düzelemeyen sağlık sorunları! Peki Ankara’da neler oluyor? Tek tek ele alalım;
AKP rejim değişikliği istiyor
Mayıs 2023 seçimlerinden yine galibiyetle çıkmasını bilen AKP lideri Erdoğan için bundan sonra en önemli şey Mart 2024 yerel seçimlerini kazanmak değil. Zira, Erdoğan, muhalefetin bu kadar dağınık bir durumda olduğu bir ortamda yerel seçimleri kazanacağına inanıyor. Bu nedenle Erdoğan için temel olan şey yapılacak olan Anayasa değişikliği. Erdoğan bu amaçla hem İYİ Parti hem de HEDEP’i yanına çekmeye çalışıyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu kadar hedefte tutulmasının önemli nedenlerinden birisi bu. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşanan kriz AKP ile MHP’nin gölge dövüşü olsa da Tayyip Erdoğan, bu krizi Anayasa değişikliği için iyi bir malzeme yapma stratejisini uyguluyor. Erdoğan’ın asıl hedefi rejim değişikliği. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurulması Erdoğan için yeterli değil. Tayyip Erdoğan kendisinden sonra iktidara gelecek olan Erdoğan ailesinden bir isme bir anlamda dikensiz bir gül bahçesi bırakmak istiyor ve Anayasa değişikliğini istemesinin asıl nedeni bu. Erdoğan kendisinin sağlık durumunun çok kötü olduğunu ve ülkeyi yönetmekte zorlandığını biliyor.
Ergenekon devrede
Şaşırmayın…Ergenekon devrede…ve tam da demek istediğim bu! Erdoğan’ın sağlık durumunun kötüleşmesi sadece AKP’e ve diğer siyasi partilerde değil yeniden diriliş günlerini yaşayan Ergenekon tarafından da yakından takip ediliyor. Mayıs 2023 seçimlerinde Erdoğan’a destek vererek AKP’nin iktidarının devamını sağlayan Ergenekon şimdi ise ülkeyi bir anlamda anahtar teslim devralmak istiyor. Bunun için de CHP, İYİ Parti ve MHP’deki bağlantılarını harekete geçirmek için bütün planları yapıyor. Bunun ne anlama geldiğini anlamak için Türkiye’de olup bitenleri dikkatli bir şekilde takip etmek gerekiyor. “Deniz suyu mavidir ama ele alıncaya kadar!” Bunu sakın unutmayın.
Yeni süreçte CHP ve onun yeni liderinin misyonu çok önemli. CHP’deki en ılımlı Kemalist-laik isimlerden olan İBB Başkanı İmamoğlu’nun desteği ile CHP’nin yeni genel başkanı seçilen Özgür Özel’in görevi Erdoğan’ı iktidardan indirmek. Hayır, tabi ki bir ana muhalefet partisi liderinin asıl görevinin iktidarı seçim yöntemi ile indirmek olduğunu biliyoruz. Ancak ben Özel’in görevinin burada çok farklı olduğunu düşünüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu ne kadar sokaktan uzak durdu ise Özel, bir o kadar CHP’yi sokağa taşıyacak. Yakın süreçte gerekçesi ne olursa olsun CHP’yi daha çok sokakta göreceğiz gibi. Ve eminim bundan çok karlı çıkmayı hedefleyen yapı da Ergenekon olacaktır. Özel’in yargı krizi ile birlikte TBMM’de oturum başlatması ve CHP’lileri özellikle adliyelerde protesto eylemlerine davet etmesi bunun bir başlangıcıdır. Ergenekon’un ikinci hedefi MHP. Devlet Bahçeli’nin de sağlık sorunları ile boğuşması Ergenekon’u MHP konusunda daha dikkatli olmaya zorluyor. Sanki Bahçeli’nin yerine İYİ Parti lideri Akşener’in ikame edilmesi gibi bir gayret var ortada. Peki Akşener ne der bu duruma? Akşener’in, Erdoğan tarafından ısrarla istenilen Anayasa değişikliğinin referanduma gitmesi için destek verebileceklerini söylemesi ne ifade ediyor?
Kilit parti HEDEP
Tayyip Erdoğan’ın Anayasa değişikliğini referanduma gitmemeden gerçekleştirmesi ancak İYİ Parti kadar HEDEP’in vereceği destekle de mümkün. HEDEŞ eş genel başkanı Tuncer Bakırhan’ın Anayasa değişikliği çağrısı bu ortamda büyük anlam ifade ediyor. Peki HEDEP’in amacı ne? Kuşkusuz, HEDEP, AKP’nin İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlıklarını yeniden kazanmak için özellikle Kürt seçmenlerin oylarına ihtiyaç duyduğunu görüyor. Zira Anayasa değişikliğinin kabul edilebilmesi için TBMM’de en az 400 milletvekilinin evet oyu gerekiyor. 360 üzeri oy da Anayasa değişikliğinin referanduma götürülmesi için yeterli oluyor. AKP’nin Cumhur İttifakı partilerle (MHP, YRP, Hüda-Par) birlikte TBMM’deki milletvekili sayısı 323. AKP, İYİ Parti ile birlikte HEDEP’in de desteği ile TBMM’de Anayasa değişikliği için gerekli olan 400 sayısını aşıyor.
HEDEP Anayasa değişikliği çağrısına karşılık kuşkusuz AKP ile işbirliği yapma konusunda mesafeli bir duruş sergiliyor. HEDEP’in AKP’nin taleplerine mesafeli duruşunun ana nedeni Erdoğan’ın Kürt siyasetinde sürekli olarak değişken bir politika izlemesi. HEDEP, Erdoğan’ın 2013’te Çözüm Süreci’ni sonlandırması, HDP eski eş genel başkanı Demirtaş’ın tutuklanması ve 2019 yerel seçim sonrasında HDP’nin kazandığı belediyelere kayyım atanması nedeniyle AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güvenmiyor. Buna karşın HEDEP, AKP ile seçim işbirliği yapılmasını ancak bazı taleplerin yerine getirilmesi karşılığında soğuk bakmıyor.
HEDEP, İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanlıklarına uygulanan kayyım sisteminin kanunen kaldırılmasını istiyor. HEDEP ayrıca kayyım atamasının kanunen kaldırılacağının AKP tarafından resmi kayıt altına alınmasını yani bir protokole bağlanmasını istiyor. AKP ise HEDEP’in bu talebine sıcak bakıyor. AKP’de Hayati Yazıcı, Mehdi Eker, Bekir Bozdağ ve Ömer Çelik’in de aralarında bulunduğu bazı isimler “HEDEP yerel seçimlerde bizi desteklesin biz de belediyelere kayyım uygulamasına son verelim” görüşünü dile getiriyorlar.
HEDEP, Anayasa Mahkemesi’nde devam eden HDP kapatma davasının düşürülmesini istiyor. HEDEP yönetimi HDP’nin kapatılması ile birlikte HEDEP’li milletvekilleri Sırrı Sakık, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Sırrı Süreyya Önder, Sezai Temelli, Tuncer Bakırhan, Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın parti üyeliklerinin düşürülmesinin önüne geçmeye çalışıyor. Anayasa’nın 69’ncu madde ile Siyasi Partiler Kanunu’nun 95’nci maddesine göre ceza alan HEDEP milletvekillerinin parti üyelikleri düşecek ve TBMM’de sadece bağımsız milletvekili olarak görev yapabilecekler.
HEDEP, 1999 yılından bu yana İmralı’da tutuklu bulunan PKK lideri Öcalan’ın ev hapsine çıkarılmasını istiyor. Bunun yanında yine 7 yıldır tutuklu bulunan HDP eski genel başkanı Demirtaş ile birlikte hala cezaevinde bulunan HDP eski milletvekilleri Gülten Kışanak ve Gülseren Yıldırım’ın aralarında olduğu Kürt siyasetçilerin serbest bırakılmasını istiyor. HEDEP ayrıca AKP iktidarının Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgelerine yönelik operasyonları sonlandırmasını da istiyor.
Ve HEDEP ve CHP kadar belki de bu yazıda MHP ve İYİ Parti’nin rolünü de daha iyi anlatmak gerekiyordu. Öyle ya 1996 yılından bu yana MHP’nin başında olan Bahçeli gibi bir isim nasıl olur da Anayasa Mahkemesi Başkanı ile PKK’nın Karargahı Kandil’i ortak bir payda haline getirebilir. Yargıdaki yangına bu benzin dökmek değildir de nedir bu? Bahçeli’nin üslubu ile soralım “Bahçeli bu gücü kimden almaktadır ve dahası Bahçeli ne yapmak istemektedir?”
İroni bir tarafa MHP ve İYİ Parti’nin yeni konumlanmasını haftaya bırakalım. Zira bu siyaset hamuru çok su kaldıracak. E tabi burada da kim kimin değirmenine su taşıyor bunun bilinmesi ve yorumlanması gerekiyor. Takibe ve yazmaya devam…