'F...Ö' demenin dini yönü-1

Numan Yılmaz Yiğit

Numan Yılmaz Yiğit

01 Eyl 2023 10:01
  • Menfur 15 Temmuz sözde darbesi bahane edilerek bir cemaat soykırıma maruz bırakıldı. Bu cemaatten kasıt Hizmet Hareketi ve Hizmet Hareketi’nden olduğu iddiası ile işlerinden atılan KHK’lı memurlar. Bu soykırımı meşrulaştırmak halkın  nazarında onları ademe mahkûm etmek, hakaret etmek, dalga geçmek için de bir iftira yaftası arandı ve netice de ‘F…Ö’ lafı bulundu. Yazının bundan sonraki bölümünde bu iftira ‘….Ö’ şeklinde yazılacaktır. 


    Ehl-i dalalet eskiden beri bu alçak yola başvururdu. Hedefine aldığı kişi veya gruba bir isim takar sonra da bunu bütün mecralarda tekrar tekrar kullanarak yaymaya çalışırdı. Hedefledikleri şey ise üzerine bu yaftayı yapıştırdıkları kişi veya topluluğu, toplumdan soyutlamak, zamanla onları insanlara ‘Öcü’ gibi görmekti. Bir dönemde Üstat Bediüzzaman (ra) ve talebelerine ‘Nurcu’ diyerek toplumdan tecrit etmeye çalıştılar. Daha sonraki dönemlerde de Müslümanlara ‘Mürteci, İrticacı, Tarikatçı, Süleymancı vs.’ gibi lakaplar takarak, hem onları kendi aralarında ayrıştırmaya, iftirak tohumları ekmeğe hem de halkı bu gruplardan uzak tutma çabası güttüler. Bu taktiği bugünlerde en çok kim kullanıyor acaba?


    Şimdilerde bu taktiğin en büyük mağduru Fethullah Gülen Hocaefendi, Hizmet Hareketi ve KHK’lı mağdurlardır. Ne acıdır ki daha düne kadar Türkiye‘de Hizmet Hareketi’nin yurt içi ve yurt dışında vesile olduğu eğitim, yardım faaliyetlerini takdirle karşılayan destekleyen siyasi ve aydın kesimler ile Hizmet insanlarının oluşturduğu hoşgörü atmosferinde boy atıp gelişen tarikat, cemaat, ilahiyat çevreleri 15 Temmuz darbe fitnesi şokuyla, piyasaya sürülen ‘...Ö’ yaftasını hiç düşünmeden kabul etti ve bu zokayı yutarak ehl-i dalaletin oyununa gelmiş oldular.


    Bu ‘…Ö ’ lakabını kullanan kişi veya kesimleri iki ana grupta mütalaa etmek mümkündür. Bunlardan birincisi demokrat olarak geçinen sağ-sol siyasi partiler, aydın, akademisyen, gazete ve medya mensupları, ikinci kesim de Müslüman kimliği taşıyan siyasi parti, grup, cemaat, ilahiyat çevreleri ve tarikatlardır. 


    Birinci kesim için, bu konuda söylenebilecek şeyleri, sağduyulu medya mensupları her gün sosyal medya mecralarında yeterince dile getiriyorlar. Belki onlara sadece şunu demek ve geçmek yararlı olacaktır; sizlerin AKP’nin işbirlikçisi şimdilerde ‘F…’dediğiniz bu camia (ki bu kişiler zannedildiği gibi sadece Hizmet Hareketi’nden insanlarla sınırlı değil, içlerinde pek çok vatansever insan var) 2008’li yıllardan beri AKP ve işbirlikçilerin hukuksuz işlerine -kanuni görevleri gereği- geçit vermedikleri için başlarına bu 15 Temmuz darbe çorabı örülmüştür. 


    Onlar, hayatları pahasına, kanuni vazifelerini yapmakla  milletin hak ve hukukunu korumaya çalışırken muhalif siyasi partiler, aydın geçinenler 15 Temmuzdan sonra Yenikapı’daki kutlamada (!) ‘hazır ol’ a geçmekten utanmamışlardır. AKP’ye karşı yolsuzluk, hırsızlık gibi konularda muhalefet partileri, aydın, yazar, akademisyen ve medyacı kesimin, yapamadıkları dik duruşu bu ‘ …Ö’ yaftası ile kınadıkları vatansever insanlar yapmışlardır. Bu kesim, kanuni ve vatani vazifelerini yapmalarından dolayı mağduriyet ve mazlumiyet yaşayan bu insanlara sahip çıkıp teşekkür etmeleri  yerine, ikide bir ‘…Ö’ diyerek, her konuda yalan söylediğini iddia ettikleri AKP’nin bagajına binmeleri, ucuz vatanseverlik olduğu kadar   büyük tarihi bir ayıptır. Konuyu ‘Eski işbirlikçiler, anlaşamadılar birbirini yiyiyorlar, varsın yesinler’ demek, korkmak ve kolaycılığa kaçmaktan başka bir şey değildir.


    Bu kesim her fırsatta ‘…Ö’ diyerek, binlerce masum insanın zulme uğramasına yardımcı olacakları yerde öncelikle Anayasa ve hukukun kendilerine tanıdığı yüzlerce demokratik hak ve fırsatları tenkit ettikleri AKP’yi durdurmak için neden değerlendirmediklerinin/değerlendiremediklerinin cevabını vermelidirler. Ya da en azından o masum ama onurlu KHK’lı insanlar kadar olsun haksızlık, hukuksuzluk, zulüm ve yolsuzluk  karşısında niçin demokratik bir dik duruş sergileyemediklerinin izahını yapmalıdırlar. Şayet dünyanın herhangi bir demokratik hukuk devletinde ortada maddi bu kadar delille suçu sabit  bir hükümet olmuş olsaydı her halde  o ülkelerin muhalif partileri, medyası, demokratik yollarla yeri göğü inletir ve o suçları işleyenlere asla geçit vermezlerdi. Elinde bu kadar hukuki demokratik fırsat olup da bu kadar elinden iş gelmeyen bir muhalefet, bu şaşılacak bir durumdur. Hem elindeki  bu kadar demokratik, hukuki imkânı değerlendirme, sadece laf üret hem de demokrasi ve hukukun yanında dik duran vatansever insanlara sadece dindar, sağ tandanslı olduklarından dolayı ‘…Ö’ diyerek tenkit ettiğin AKP’nin ekmeğine yağ sür. Bu gerçekten insanın ağrına gidiyor.
         

     ‘…Ö’ lakabını kullanan dindar kesim


    İkinci kesim, Müslüman kimliği taşıyan siyasi parti, grup, cemaat, ilahiyat çevreleri, diyanet ve tarikatlardır. Bu kesimin ‘…Ö' yaftasını kullanmaları, din ve dindarlık açısından oldukça elim bir hadisedir. Neden? Bu ‘Neden ?’ sorusunun cevabına geçmeden önce isterseniz bir ara cümle ile bir konuyu dile getirmeye çalışalım; aşağıda sıralayacağımız hususların, içinde, Hizmet Hareketi’ne karşı eskiden beri gerek haset gerekse de rekabet duyguları taşıyan, dolayısıyla da şartlanmış, düşmanca tavır almış olan, ister partici, ister cemaatçi, tarikatçı isterse de ilahiyatçı akademisyen çevrelerinden olsun o kişilere bir şey ifade etmeyeceği malum bir konudur. 15 Temmuz darbe kumpasını Hizmet camiasının yaptığı yalanına inanan bir insana ne anlatılabilir ki? Sözümüz ehl-i insaf olan ortada duran kişileredir. İnsaflı olmak insanlığın, dinin önemli bir tarafıdır. Efendimizin, “Şu üç şey imandandır’ buyururken ‘ Nefsin dürtülerine rağmen insafı elden bırakmamak’ (Buhari, İman 20) İnsaflı insan imanlı, imanlı insanda insaflıdır, öyle olmalıdır. 


    Bu açıdan şuursuzca  '…Ö' lakabını kullanan insaflı ehl-i imana, bu lakabı kullanmanın hem hukuken hem de din ve dindarlık bakımından ne kadar tehlikeli bir davranış olduğunu hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyoruz.


    Kısa kısa maddeler halinde sunacağımız bu kısma isterseniz kaldığı yerden bir sonraki bölümde devam edelim.





    01 Eyl 2023 10:01
    YAZARIN SON YAZILARI