Hizmet hareketi geçmişten bugüne
içinde yaşadığı toplumun hatta insanlığın problemlerini çözmeye yönelik, kendince bir katkı
sunma adına, elinden gelen gayreti
göstererek birtakım projeler geliştirdi. Bu projeler pek çok kesimden takdir topladı, destek buldu. Pek
çok gönüllü ,maddi manevi katkılarıyla ,bu projelerin içinde yer aldı. İnsanlar ,gönüllülük prensibi ile
severek ve isteyerek bu çalışmalara sahip çıktılar, çıkıyorlar.
Sadece insanlar değil, zamanın aklı başında siyasetçileri, başta Rahmetli Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel gibi devlet başkanları olmak üzere Kasın Gülek ve daha başka sol veya sağ tandanslı politikacılarda açıktan bu projelere destek vermekten çekinmiyorlardı. Baskının olmadığı ,demokrasi ve hukukun az dahi olsa hissedildiği o dönemlerde sadece siyasetçiler değil, sanat, ilim, spor, sivil toplum camiasından herkes gerek ülkede gerekse de yurt dışında yapılan hizmet faaliyetlerine iştirak ediyor sözlü, yazılı bazen de bilfiil destek veriyorlardı. Bu insanlar haşa saf veya aldanmış, aldatılmışlar mıydı? Bunların aklı fikri yok muydu? Bu kişiler bu projelere destek vermek için zorlanmış mıydılar? Bilakis bu insanların pek çoğu gün görmüş ,aklı başında ,kafaları hizmet hareketi aleyhine pek çok şeyle doldurulmuş olmasına rağmen ülke ve insanı için makul, yararlı, ihtiyaç duyulan ,müspet ve yapıcı projelerin yanında durmayı bir vatandaşlık bir insanlık görevi olarak gördüler. Bunun en güzel örnekleri Türkçe Olimpiyatlarında sergilendi.
Utanma değil hamd etme
İnsanların şimdilerde yapılan bunca haksızlığa suskun kalmasının , hatta kendini , aleyhte bir şeyler söylemek zorunda hissetmesinin hatta ve hatta buna zorlanmasının sebebini herhâlde söylemeye gerek yoktur. Cümle alem bunun sebebinin farkında. Hizmet projelerine ideolojik takıntı ve önyargılardan azade olarak , objektif bir şekilde bakılabildiği takdirde en doğru en isabetli çalışmalar olduğu gayet açıktır. Bundan dolayı Hizmet insanları kendilerine yapılan hakaret ve haksızlıklar karşısında üzülmemeli bilakis herkesin takdirini kazanan bu gayretlerinden dolayı Allah’a hamd etmelidirler . Çünkü yapılan hizmetler gerek o günler gerekse de bugünler açısından değerlendirildiğinde hala önemini koruyan hizmetlerdir. Her zamanda geçerliliğini koruyacaktır.
Hizmet projelerinin kalıcılığı
Bu hizmet projelerinin özelliklerine bakıldığı zaman en temel özelliklerinin ; ülke ve insanının ihtiyaçlarına cevap veren, ,problem çözücü , yararlı , müspet ,yapıcı ,makul ve uygulanabilir projeler olmasıydı. Bu hizmet projelerinin dünyanın dört bir yanında hüsn-ü kabul görmesinin ana sebeplerinden biri de bu projelerde biraz önce sayılan özelliklerin olmasıdır.
Toplumlar her dönemde maddi manevi pek çok şeylere ihtiyaç duyarlar. Bunların en önemlileri ,genellikle sosyal, ekonomik alanda duyulan ihtiyaçlardır. Toplumun maddi refahının sağlanması ve sosyal barışın tesis edilmesi her zaman önemini koruyan ihtiyaçlardandır. Bu ihtiyaçların giderilmesinde her zaman, en birinci unsurun 'Yetişmiş İnsan' meselesi olduğu bilinen bir gerçektir. Her ülke bu ihtiyacı karşılamak için bütçelerinin önemli bir kısmını bu alana yani ‘Eğitim-Öğretime ,Talim Terbiye’ ye ayırmaktadırlar. Ülkeler ya devlet olarak ya da Özel sektör vasıtasıyla ana okulundan Üniversiteye kadar yüzlerce eğitim kurumu açarak kendine özel ,temel ihtiyaçları doğrultusunda bir eğitim politikası belirlemek suretiyle bu ‘Yetişmiş İnsan ‘ihtiyacını karşılamaya çalışmaktadırlar. Batılı ülkeler bu konuda daha ileri seviyede iken geri kalmış ülkelerde bu ,büyük bir sorun olarak ortada durmaktadır.
Gerek ülkemizde gerek yurt dışında Hizmet Hareketinin açtığı okullar bu önemli ihtiyaca cevap vermiştir.
Her ülke ,her anne baba ,nesillerinin ,çocuklarının iyi eğitimli ,ahlaklı ,karakterli ,kendilerine saygılı olmasını hedefler, ister. Onun içindir ki her ülke eğitim -öğretim programlarını bu hedeflere göre belirler. Çünkü bu ,her toplum için temel bir ihtiyaçtır. Hizmet hareketi açtığı okullarla bir ülke deki tüm eğitim problemlerini çözmüş değildir. Zaten ,böyle bir iddia peşinde de değildir/olmamıştır. Ancak örnek kurumlar oluşturmak suretiyle rol model olmaya çalışmış ve bunda da önemli ölçüde başarılı olmuştur.
Bu ‘Yetişmiş İnsan’ projesinin önemli bir ihtiyaca cevap verdiği, ülke ve toplum için son derece yararlı olduğu, problemlerin çözümüne kökten bir katkı sağladığı, müspet/yapıcı ,makul bir çalışma olduğu açıktır.
Problemlerin Çözümü adına örnekler ve ıslah
Hizmet hareketinin bu çalışmaları, tam anlamıyla ‘Islah çalışması’ na bir örnektir denilebilir.
Hizmet hareketi yeryüzünde fesadı, kargaşayı, kavgayı, fitneyi, kötülüğü şiddet ve hiddeti tasvip etmediği gibi ıslahı, tamiri, yapıcı olmayı, nizam ve intizamı ,sevgi ve hoşgörüyü ,iyiliği esas alarak hizmet vermeyi hedefleyen bir çizgi takip etmiştir.
Kuran’da müminlerin en başta gelen özelliklerinden birinin ‘Islah’ münafıkların ise ‘İfsat’ olduğu ifade edilmektedir. Bu ayetlerden birinde ,münafıkların gizli gizli yaptıkları toplantılardan bahsedilerek , eğer bu gizli toplantılarda, toplumdaki muhtaç kişilerin ihtiyaçlarını gidermek için maddi yardım ,sadaka toplama , sosyal hayatta iyiliği (Ma’ruf) yayma adına görüşmeler yapma , insanlar arası problemleri çözme ,düzeltmeye yönelik bir müzakere, çözüm sunma gibi bir gündem yoksa ,o toplantılarda bir ‘Hayır, Allah Rızası’ olmadığını/olmayacağı bildirilmektedir. Yine ayetin muhtevasından , şayet bu gizli buluşmalarda , bu önemli konular ele alınıyor, müzakere ediliyorsa ,böyle özel bir görüşme de bir mahzur bulunmadığı hem de Allah’ın bundan hoşnut olacağı anlaşılmaktadır. ‘Onların (Münafıkların)kendi aralarında yaptıkları gizli görüşmelerin, fısıldaşmaların çoğunda hayır yoktur. Bu görüşmelerde bir hayır olması için, onların muhtaçlara yardımı(Sadaka), güzel bir davranışı (Maruf)yahut dargın insanların arasını bulmayı (Islah)hedeflemeleri ,tavsiye etmeleri gerekir. Kim Allah'ın rızasını arzulayarak bunu yaparsa, biz de ona çok büyük mükâfat veririz.’(Nisa 114)buyrulmaktadır.
Bu ayette geçen üç kavram ki onlar ;Sadaka, Maruf ve Islah,’ dır, bu kavramlar , bir toplumun ,salahı ,ıslahı, problemlerin halli adına üç önemli çözümü de içinde barındırmaktadır. Bu üç kavram ,sadece Müslüman toplumlarda değil ,muhteva olarak hangi toplumda hayata geçirilirse geçirilsin o toplumdaki problemlerin çözümü adına önemli katkılar sunacak zenginliktedir. Bu kavramlar aynı zaman da Üstad Bediüzzaman (ra) Müslümanların geri kalış sebeplerini tespit etme adına ifade ettiği ‘Bizim düşmanımız ,cehalet ,zaruret, ihtilaftır’ (Divan-ı Harb-i Örfi) dediği üç ana probleme de bakmaktadır. Bu düşmanlar Müslüman toplumları tehdit ettiği gibi aslında değişik coğrafyalardaki pek çok toplumu da tehdit etmektedir. Dolayısıyla bu istikamette ortaya konacak çözüm önerileri tüm insanlığa katkı sağlayacak potansiyelde önerilerdir.
Sadaka, Bağış ve Yardım kuruluşları
Bu ayette üzerinde durulması tavsiye edilen birinci kavram ‘Sadaka’ kavramıdır. Sadaka, zekat, infak ve bağış gibi ibadetleri de içermesi bakımından bu kaynaklarla oluşturulan yardım kuruluşları ile fakir fukaranın yardımına koşmak ,insanların mali ve ekonomik sıkıntılarını hafifletmeye çalışmak bütün müminlerin üzerine düşen mühim bir vazifedir. Bu, bugün de güncelliğini koruyan bir ihtiyaçtır. Her toplum da bir takım ihtiyaç sahibi birtakım insanlar vardır. Gerek ulusal gerek se de uluslararası yardım kuruluşları oluşturularak veya mevcut kuruluşlarla iş birliği yaparak tüm insanlığa müminin insani yönünü, merhamet ,cömertlik ve sorumluluk hissini yansıtmak adına onlara yardım etmek, onların acılarını, ağrılarını dindirmek , bu istikamette adımlar atmak Allah katında hora geçecek önemli bir amel olacaktır. Maddi yardımlaşmanın kişi veya kurumsal yapılarla yaygınlaştırılması fakir zengin arasındaki ilişkileri yumuşatacağı gibi cemiyetteki sınıflar arası çatışmaları da önleyecektir. İşte Hizmet hareketinin bu alanda örnek bir projesi olan Kimse Yok mu? vb., emsali kardeş kuruluşlarla birlikte ,bu alanda, karınca kararınca bir kısım adımlar atarak muhtaç insanlara el uzatmaya çalışmış bu sahada pek çok yardım kuruluşunun kurulmasına rehberlik etmiştir.
Maruf, İyilik üzere Eğitim, İnsan Yetiştirme
Hizmet hareketi eğitim çalışmaları ile ulaşabildiği her yerde o toplumla iç içe, uyumlu ,yapıcı ,müspet hareket eden, her türlü iyiliğe açık, her türlü kötülüğe kapalı bir insan yetiştirmede de önderlik yaparak insani ve Kurani çerçeve de o topluma kalıcı bir katkı sağlamıştır.
‘Maruf’ iyilik demektir. Fakat Kuran ‘da zikredilen, Hadislerde tafsilatlı olarak anlatılan ‘Maruf’ kavramı oldukça şümullüdür.’ Maruf ‘ İnsanın, toplumun yararına olacak, maddi manevi her türlü iyiliği kapsayan bir çerçeveye sahiptir. Evrensel insani değerler de ‘Maruf’ içinde mütalaa edilebilir. Bilhassa toplumda iyiliklerin gelişmesi ve yaygınlaştırılması ,kötülüklerinde önünün alınması ,engellenmesi ‘maruf’ amelinin belkemiğini oluşturur. Bunun en kestirme yolu da insanı ‘Maruf ‘üzere yetiştirmektir. Kuranî manada ‘Maruf’ üzere yetişen bir insan aynı zamanda evrensel manada da ‘İyi bir İnsan’ dır. Bütün insanlığa yararlı olabilecek bir insandır. ‘Maruf' ve Temel insani değerler kapsamında ‘İyi insan ‘yetiştirmek ‘Yetişmiş insan’ probleminin önemli bir sacayağı olan ‘Ahlaklı, faziletli, karakterli insan’ yönüne de ,mühim bir katkı sağlamaktadır. Mesleki ve manevi donanımı tam, iyi yetiştirilmiş bir insan ,kendi problem olmaktan çıkacağı gibi problemlerin çözümünde de en baş rolü oynayacağı muhakkaktır. Onun için bir topluma yapılabilecek en büyük iyilik ,o topluma iyi , ‘yetişmiş bir insan’ kazandırmaktır.
Problem üreten değil çözen, uzlaşmacı diyalog İnsanı
Hizmet hareketinin yurt içi ve yurt dışında gerçekleştirdiği diyalog çalışmaları gerek dinler gerekse de topluluklar arası ayrılıkları, anlaşmazlıkları önleme, düzeltme adına yol gösterici ,fikir verici oldukça yararlı ,makul ,insanî ve Kuranî çalışmalardır.
‘İnsanların arasını düzeltmek, ıslah’ hem fertler arası, ikili ,hem de toplumsal manadaki anlaşmazlıkları, ihtilafları, problemleri çözmeyi ifade etmektedir. M Fethullah Gülen Hoca Efendinin de bir sözünde ifade ettiği gibi ‘Yeryüzü problemi insanla tanıdı, insan , problemin hem anasıdır hem babasıdır. O ,eşi olmasa bile yine problem üretir. Bu açıdan da insanda problemi çözeceğiniz ana kadar ne yuvada ne mektepte ne camide ne de idari siyasi iktisadi hayatta problemi çözemezsiniz’ (https://herkul.org/category/bamteli/ )
Bu itibarla problemin kaynağı olan insanın ıslahı, yetiştirilmesi ,en evvel ele alınması gereken bir meseledir ki Hizmet hareketinin eğitime verdiği önemin altında bu hakikat yatmaktadır. Bunun yanında bu yetişmiş insanın ,hangi dil, din, renk ,sınıf ve cinsiyetten olursa olsun herkese karşı sevgi, saygı, hoşgörü ile bakması, herkesi kendi konumunda kabul etmesi ,içinde yaşadığı toplumda, her kesimle diyalog köprüleri kurması ,ayrılık ve fitneye neden olacak hususlardan kaçınması gerek insan olarak gerekse de Müslüman olarak önemle, dikkat etmesi gereken bir davranıştır.
Beklentisizler kazanır
Yine yapılan bu çalışmalarda ,dünyevi uhrevi mükafata nail olacakların ,dünyevi maksatlar peşinde koşanlar değil de ana hedefi rıza-i ilahi olanlar yani ‘İhlas’a kilitlenmiş kişiler olacağının bildirilmesi de oldukça manidardır. Demek ki bu işler riya, gösteriş, alayiş, debdebe, desinler, konuşsunlar ,görsünler, hürmet etsinler, saygı duysunlar, oy versinler için değil sırf Allah için yapılmalıdır. Bu süfli maksatlar için bu faaliyetleri yapanlar her ne kadar dünyevi maksatlarına ulaşmış olsalar da Allah katında beklediklerini bulamayacakları gayet açıktır. Kaldı ki ulaşamadıkları da aşikardır.
İşte hizmet hareketi, bir sivil toplum hareketi olarak, kendi oluşturduğu kaynaklarla hem kendi ülke ve insanına hem de ulaşabildiği diğer insanlara sırf Allah için hizmet etme duygusuyla onlara faydalı olmaya çalışmakta , sosyal ekonomik, siyasi ve kültürel problemlerin çözümüne katkı sağlamak için makul, yapıcı, müspet, ihtiyaçlara cevap veren ,uygulanabilir projeler üretmeye ve bunları onların hizmetine sunmaya çabalamaktadır. Bu ortaya konulan hizmetler herhangi bir şahsın şahsi ,dünyevi hırslarına ,emellerine hizmet etmemektedir. Bu hizmetler neticesinde iktidar olmak, iktidarı ele geçirmek gibi siyasi hiçbir hedef gözetilmemektedir. Bu ,bir insan ve Müslüman olarak Allah tarafından herkesin omuzuna yüklenmiş bir sorumluluktur.
Vazifeni yap vazife-i İlahiyeyse karışma
Bu çalışmalar normal bir insanın itiraz etmeyeceği/edemeyeceği hatta takdir etmesi gereken çalışmalarken Hizmet ve Hizmet insanının tu kaka yapılmasını izah etmek oldukça zordur. Bu kadar iyiliğine rağmen hizmet insanlarına bu muameleyi yapanlar tabi ki şunu bilemiyorlar; Hizmet insanı, ’Sen vazifeni yap vazife-i ilahiyeye karışma’ prensibi ile hareket ettiği için ,onlar içinde bulundukları şartlar neyi yapmaya imkan tanıyorsa son güçlerine kadar onu yerine getirir ,güçlerini aşan noktalarda da Allah’a tevekkül ile neticeyi O’na bırakırlar. Onlar yaptıkları , yapamadıkların da da niyetlerine göre Allah’tan sevaplarını alacaklarını bilirler. Allah hiçbir ameli zayi etmeyecektir.