Metin Feyzioğlu’nun Lefkoşa Büyükelçiliği'ne atanması Ulusalcı kadroyla AKP ortaklığının devam ettiğinin önemli bir kanıtı oldu. Özellikle Feyzioğlu için Kıbrıs’ın seçilmesi kesinlikle tesadüf değil. Çok fazla detayda boğulmadan Feyzioğlu’nun bu atamasını kritik etmeye çalışalım.
2008 yılında Ergenekon yöneticiliğinden tutuklanan Doğu Perinçek’i hapishanede ilk ziyaret eden önemli isimlerden birisi de Metin Feyzioğlu’ydu. Daha sonra İndependent’e konuşan Perinçek, Ergenekon Davası’ndan tutuklu olduğu sırada, Feyzioğlu’nun kendisini ziyarete geldiğini ve şunu söylediğini belirtmişti; ''Doğu Bey, biliyor musunuz sizi Cumhuriyet Halk Partisi içeride tutmaya çalışıyor.”
2009 yılında Ergenekon operasyonlarında aranan ve yurt dışında olan Bedrettin Dalan'la ilk görüşenlerden biri Metin Feyzioğlu’dur. Yargıtay Üyesi Ahmet Ceylani Tuğrul vasıtasıyla Bedrettin Dalan'a ulaştığı belirtilen Feyzioğlu, Dalan’la Amerika'nın Miami şehrinde buluşmuştu.
2014 yılında Metin Feyzioğlu’nun Tayyip Erdoğan ile girdiği tiyatral tartışmayla dik duran muhalif görüntüsü oluşturulmaya çalışılarak yeni bir siyasi lider havası yakalanmaya çalışıldı. Bu sözde tartışmayla hem Erdoğan’ın kitlesine hem de CHP tabanı ve Ulusalcı kitledeki saflara güçlü mesajlar verildi. Daha önce Soylu’nun şimdilerde de Ümit Özdağ’nın parlatılması örneğinde olduğu gibi yeni bir lider doğuyar denemeleri yapılmaya çalışıldı.
2014 yılında Türkiye Barolar Birliği başkanı olan Metin Feyzioğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la Ergenekon ve Balyoz davalarının akıbeti ile ilgili yaklaşık bir buçuk saatlik önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmeden sonra Ergenekon davalarından gözle görülür değişiklikler yaşanmaya başladı.
2014 yılında Ergenekon davalarının en önemli isimlerinden biri olan İlker Başbuğ tahliye edildi. Feyzioğlu, Başbuğ’yla sık sık cezaevinde biraraya gelmişti. Başbuğ’un tahliye sonrası yaptığı basın açıklamasında kol kola olduğu kişi Feyzioğlu'ydu. Feyzioğlu, tahliyeyle ilgili duygularını daha sonra şöyle ifade etmişti; “Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi. İlker Başbuğ'u tahliye ettirmiştik. Yıllardır, etkin-yetkin güçlere ve basındaki kalemşörlere karşı mücadele ederek kumpası bozmuştuk. Düşünüyorum, kumpas bozulmamış olsaydı, 15 Temmuz işgal girişimini yapan F…, çoktan amacına ulaşmış olurdu. Şimdi hepimizin görevi, bir daha devletin sinsice ele geçirilmemesi için hukuku üstün kılmak ve liyakat sistemini getirmek.”
2015 yılında Ergenekon, Balyoz ve Şike davalarıyla ilgili yoğun sözde hukuki çalışmalar yapmaya devam etti. Türkiye’nin onlarca şehrinde barolar vasıtasıyla oluşturduğu ilişkilerle etkinliğini artırdı. Emin Çölaşan köşesinde onunla ilgili çok ilginç ve imali bir yazı kaleme aldı. “…Metin'in elinde çok önemli, ancak pek gündeme getirilmeyen bir güç daha var… Ankara'nın en seçkin semtlerinden birinde beş yıldızlı bir otel, çeşitli restoranlar ve her çeşit spor ve dinlenme tesisleri… Konuklarını ve istediği kimseleri orada ağırlıyor. Bu büyük bir avantaj! Hem de çok büyük! Örneğin Metin'in alaşağı etmeye karar verdiği yönetimlerin yandaş delegeleri orada ağırlandığında hepsi çok memnun kalıyor, mutlu oluyor! Kalınan lüks odalarda…”
2018 ve 2019 yıllarından CHP’nin içindeki ulusalcı kanat tarafından Metin Feyzioğlu'nun CHP'nin başına geçmesi yönünde bir kampanya başlatıldı. Kamuoyunda yoğun bir hava oluşturulmaya çalışıldı ancak CHP’nin içindeki demokratlar ve artık Ulusalcılığın ülkeye bir fayda sağlamadığını görenler bu oyuna gelmedi.
2019 yılında Doğu Perinçek verdiği bir röportajda Metin Feyzioğlu’nu yere göğe sığdıramayarak onunla gurur duyduklarını ifade etti.
2020 yılından itibaren CHP’den istediğini bulamayan derin Ulusalcılar Metin adamlarını AKP’nin içine doğru yitmeye başladılar. Hatta bir ara teğmen Çelebi’nin adı dahi AKP’yle anılır oldu.
2010-2020 yılları arasında birçok kez Kıbrıs’a giden Metin Feyzioğlu sık sık üniversitelerde konferanslar verdi. Ayrıca bazen resmi bazen de özel görüşmelerle adada önemli bağlar ve ilişkiler kurdu.
Metin Feyzioğlu’yla ilgili bu tarihsel süreci hatırlattıktan sona fotoğrafı büyütelim. Erdoğan’ın iktidarda kalabilmesi için derin kesimlerle yaptığı ortaklıkta şuan iki stratejinin ön planda olduğunu görüyoruz. Biri Kürtler diğeri Yunanistan. Bu bağlamda her iki ortak Kürtler ve Yunanistan üzerinden uygulayacakları milliyetçilik siyasetiyle seçime girecekler gibi görünüyor. 90’larda Ergenekon-Ulusalcı yapının Kürtler üzerinde uyguladığı şahin politikayı herkes çok iyi biliyor. Benzer şekilde 70’lerde Kıbrıs üzerinden yapılan kontragerilla harekatları o dönem hayli prim yapmıştı. Metin’den dolayı Kıbrıs’a biraz daha değinelim. Bugünlerde Yunanistan’a “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyen Erdoğan için Kıbrıs seçim öncesi önemli bir konuma sahip. Kıbrıs üzerinden umulmadık planlar yapılabilir.
Öncelikle bu yıl siyaseten önemli operasyonlar yapıldı Kıbrıs’ta. Mafya lideri Halil Falyalı'nın tutuklanmasının ardından ortaya çıkan görüntülerle KKTC Başbakanı Ersan Saner ve Demokrat Parti Genel Başkanı Tözün Tunalı istifa ettirildi. Sonra Falyalı öldürüldü. Birilerinin kapalı kapılar arında yaptığı Kıbrıs planları hızlı bir şekilde işledi. Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, eski Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ile birlikte uyuşturucu ticareti yaptığı iddiasıyla Halil Falyalı’yı hedef aldı. Peker, “Tüm para transferi Kıbrıs’tan dönüyor” dedi.
Kıbrıs gerçekten ilginç hikayelerle dolu. Örneğin Ergenekon'nun bir kolunun silahları gömdüğü alanlardan birisi de Zir Vadisi’dir. Zir Kampı diye Kıbrıslıların iyi bildiği bu alan, Türk Mukavemet Teşkilatı'nın (TMT) kuruluşu sırasında lojistik faaliyetlerin ve silahlı eğitim sürdürüldüğü yerdi. Özellikle 1974 sonrası muhalif siyasilere ve yazarlara dönük Türk İntikam Tugayı adından ortaya çıkan örgütün faalyetleri… Özellikle 1990'lı yıllarda evleri bombalayan ve en son 1996 yazında evinin önünde öldürülen Kutlu Adalı… Emekli generallerden Sabri Yirmibeşoğlu kontrgerilla ve özel harp dairesinin kurulmasını temel nedeni Kıbrıs konusunda başlatılmış bir girişim demesi... AKP’nin Ergenekon ve Balyoz Davası’na KKTC’nin dahil edilmesine defans yapması... Ergenekon Davası’nda adı geçen bazı tutuklu ve tutuksuz sanıkların KKTC vatandaşlığına alınması. Örneğin Ümraniye’de bombaların bulunduğu gecekondunun sahibi Mehmet Demirtaş. Birinci Ergenekon sanığı emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin. Türk İntikam Tugayı Üyesi Akın Birdal suikasti azmettericisi Semih Tufan Gülaltay. ATO eski başkanı Sinan Aygün, Türk Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa Özbek. Danıştay saldırısı davasından Erkut Ersoy, Osman Yıldırım, İsmail Sağır. Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırı davasından Bayram Demir… Evet sonuç olarak seçimler yaklaşıyor ve yeni taktikler, planlar yapıldı ve oyuncular yerlerini almaya başladı. Bakalım düdük çaldığında sahada kurgulanan oyunu ve oyunları beraber izleyeceğiz.