Halil Falyalı video arşivleri yüzünden mi öldürüldü

Nurullah Kaya

Nurullah Kaya

09 Şub 2022 12:17
  • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) dün öldürülen Halil Falyalı’yı ilk kez İngiltere Premier Ligi takımlarından Fulham'ı almak için 100 milyon sterlin vermeye hazır olduklarını söylediğinde duymuştum. Üstelik Fulham Kulüp yetkilileri konuyla ilgili açıklama dahi yapmış, satışın olmayacağını belirtmişlerdi. Halil Falyalı, Reuters'e şunları söylemişti; “Biz Fulham'ı almak istiyoruz. Kardeşim Hüsnü, kulüp başkanı Muhammet Al Fayed ve onun finansal direktörü ile toplantı yaptı. Kulüp, toplamda bize 100 milyon sterline mal olacak. Fulham'ın mali yapısı şimdilerde pek iyi değil, ancak biz bunu iyileştireceğiz.” Takvimlerin 2004 yılını gösterdiği bir tarihte Kıbrıs’ta yaşayan bir adamın bu kadar parayı nasıl kazandığını çok merak etmiştim. Karapara aklamak için en uygun yerlerden birinin bazı futbol kulüpleri olduğu herkesin malumu. Özellikle de aldığınız kulüp büyük bir ülkede ise dünyada istediğiniz atı oynatabilirsiniz.

     Falyalı gibi adamların ve özelliklede mavi denizin ortasında masumca duran KKTC’nin karanlık yüzünün aydınlatılmadığı sürece Türkiye’deki derin yapıları aydınlatmak biraz zordur. Kıbrıs Harekatı sonrasında Türkiye’deki derin yapıların ve ordu kökenli önemli isimlerin bir üst olarak kullandıkları KKTC, uluslararası toplum tarafından arafta bir yerde. KKTC resmiyetinin net olmaması ve dünyadaki birçok yaptırımlardan uzak olması Türkiye’deki derin yapıların fırsata çevirdiği bir unsur haline gelmiştir. Nasılki Doğu’da PKK üzerinden yıllarca uyuşturucu ticareti yapıldı, Kıbrıs’ta da başta uyuşturucu olmak üzere uluslararası birçok yasadışı işler yürütüldü/yürütülüyor.  Ayrıca internetten kumarın ve futbol bahislerinin son yıllarda yaygınlaşması ile KKTC’deki bazı kumarhane sahiplerine (yeraltı dünyasına) milyarlarca dolarlık bir pasta düştü. Bu dev pastanın paylaşımı zaman zaman güç odaklarının kavgasına da sahne oldu/oluyor. 

     Düğmeye basılan yıl: 1996

    Türkiye ve KKTC 1996 yılında çok önemli olaylara sahne oldu. Sanki birileri bazı planlarını devreye sokmaya başlamıştı. Ümraniye E-Tipi Cezaevi'nin karışması ve gazeteci Metin Göktepe'nin öldürülmesi, Özdemir Sabancı'nın öldürülmesi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, İzmit'te İbrahim Gümrükçüoğlu tarafından suikast girişiminde bulunulması, hükümeti kurma görevinin Erbakan'a verilerek 28 Şubat'ın taşlarının döşenmeye başlanması, Susurluk kazası sonrasında İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın istifa etmesi ve yerine Meral Akşener’in getirilmesi, Ankara'da on binlerce kişinin, “şeriata geçit yok” pankartı altında Anıtkabir'e yürümesi, eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın, “Devlet, Emniyet içinde MİT’e alternatif bir örgüt yarattı. Bugünden sonra, devlet can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin” demesi, Müslüm Gündüz’ün müridi olan bir kadın ile İstanbul'da yakalanması, Gazeteci Adalı’nın öldürülmesi, Kardak Kayalıkları ve S-300 krizleri, sınırda bir Kıbrıslı Rumun öldürülmesi... Konuyu dağıtmadan KKTC’ye dönelim. Hem Susurluk hem de Ergenekon davalarında gündeme gelen Kıbrıs’taki karanlık güçlere şuana kadar kimse dokunamadı. Susurluk Komisyonu yaptığı araştırmada Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili KKTC’ye dikkat çekti ama sonu gelmedi. Ergenekon davalarında Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Milletvekili Mehmet Çakıcı da Kuzey Kıbrıs'ın "Ergenekon'un merkezi olduğunu" söylemesi, Korkut Eken ve Sedat Peker’in kardeşi Atilla Peker’le Kıbrıs çıkarması! Ergenekon davasının önemli sanıklarından Semih Tufan Gülaltay ve Muzaffer Tekin Kıbrıs vatandaşlığına geçmesi, Türk İntikam Tugayı (TİT) adlı silahlı örgütün lideri Semih Tufan Gülaltay’ın eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal'a suikast düzenlediği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılması, Gülaltay’ın Birdal suikastından sonra, Muzaffer Tekin’in devre arkadaşı olan emekli Binbaşı Namık Zihni Ozansoy’un evinde saklanması ve Tekin’in Gülaltay’ı cezaevinde ziyaret etmesi, Gülaltay’ın Ulusal Birlik Partisi adına düzenlediği bir toplantıya eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un katılmış olması... Kıbrıs’la ilgili bu liste ve bağlantılar uzayıp gidiyor.

     Binali Yıldırım’ın oğluna uzanan uyuşturucu trafiği

    Erdoğan rejimini imar edip perde arkasından istediklerini yapan güç odakları sayesinde uzun süredir gündemde olmayan KKTC, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ortaya attığı ‘kirli para trafiği’ iddialarıyla tekrar gündeme gelmiş oldu. Peker ile bağlantılı ‘Deli Çavuş’ isimli Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda Kıbrıs biranda karıştı. Halil Falyalı'nın gözaltına alınmasından sonra dolaşıma sokulan videodaki isim KKTC Başbakan‘ı Ersan Saner istifa etti. Böylece daha önce Türkiye’deki siyasetin şekillenmesine neden olan videoların benzerlerinin Kıbrıs’ta da arşivlendiği konuşulmaya başlandı. Milyarca dolarlık yasadışı kubarın ve uyuşturucu trafiğinin sözkonusnu olduğu bir adaya dönüşen Kıbrıs’la ilgili Sedat Peker, Falyalı’nın, eski Başbakan Binali Yıldırım’ın kumar bağımlısı oğlu Erkam Yıldırım’ı bir şantaj kasetiyle avucunun içine aldığını iddia etti. Falyalı, Erkam Yıldırım’ın Venezuela’ya gidip yeni uyuşturucu bağlantıları oluşturmasını istemişti. Daha önce kumarhanelerde kumar oynayan Yıldırım’ın birçok fotoğrafları gazetelere manşet olmuştu. Kıbrıs’ta marinası, otelleri bulunan Falyalı, kendi sosyal medya hesabından birçok kez Türkiye’deki siyasilerle beraber fotoğraflarını paylaşmıştı. Falyalı gibi bilinen bir başka isim Veysel Şahin’di. Şahin’in bilinen mal varlığı 780 milyon dolar civarında. Silivri Cezaevi’nde kalan Şahin’in tutuklandığı ilk iki ayda 103 avukat ziyaretine gitmişti.

     Halil Falyalı’ya ait olduğu konuşulan videoların Sedat Peker’in eline nasıl geçtiği bilinmiyor. Peker, videoların Kıbrıs’la sınırlı kalmayacağını ve Türkiye’deki siyasilere uzanacağını ima etmişti. Falyalı acaba video arşivleri yüzünden mi öldürüldü ve onu öldürenler videolar konusunda etrafa “yayınlarsanız ölürsünüz!” mesajını mı verdi zamanla öğreneceğiz.

    09 Şub 2022 12:17
    YAZARIN SON YAZILARI