Ayağa Taş Değmeden İlerlemek

Safvet Senih

Safvet Senih

28 Ara 2023 11:51
  • İslâm dünyasından bizim sempozyumlarımıza gelen büyük bir zât Nevzat Savaş kardeşimize bu süreçte demiş ki:  “Nevzat, ben Türkiye’ye gelip gittikçe hizmetin ihtişamlı gelişmesini görüyorum, tekerinize taş değmeden ilerlemenizi, İslâm inkişaflar açısından şüpheyle bakıyor. “Belâ ve musibetsiz böyle bir gelişme olamaz; bunlarınki nasıl oluyor?’ diyordum. Ama şu anda başınıza gelenler bana sizin hak yolda istikametle yol aldığımızı gösterdi, elhamdülillah!..”  Tabii ben duyduklarımı meâlen arzediyorum. Elbette kelimesi kelimesine o zât böyle söylemiş olmayabilir. Ama neticede Büyüğümüzün tabiriyle “Yolun kaderi bu!..”
    * * *
    Basra tâbiîlerinden zühd ve takva sahibi bir maneviyat büyüğü olan Müslim bin Yesar, ticaret için gezdiği Bahreyn, Yemâme gibi yerlerdeki hatıralarını anlatırken birini şöyle ifade ediyor:
    “Kalabalık insanları, bir eve doğru akın edip gider, gelir gördüm. Evin yakınına varınca kalabalıkla ben de içeriye girdim. Köşede teessür içinde görünen bir hanım, gelenlerin ihtiyaçlarını karşılıyor, borç, harçlarına yardımda bulunuyordu. Ben bir ihtiyacım olmadığını ifade ile çıkıp gittim. Dönüşte yine aynı semte uğradım. Fakat gelip gidenlerden kimsecikler kalmamış, tek tek insanlar üzüntü ve elemli yüzlerle aynı eve girip çıkmaktaydılar. Bu defa yine girdiğimde aynı kadını öncekinden çok neşeli ve sevinçli bir halde gördüm. Çevredekilerin üzüntüsü ile onun neşesini bağdaştıramayınca sordum. Şu cevabı verdi:
    “Geçen defaki gelişinizde çok üzgündüm. Çünkü servetim her geçen gün çoğalıyor, hiçbir işime belâ, musibet gelmiyordu. Acaba, ben Firavun gibi mi oluyorum, diye korkarak, üzüntülü bulunuyordum. Şimdi ise işlerim altüst oldu, kervanlarımı soydular, mahsüllerim, susuzluktan kurudu. Üstelik bazı yakınlarım çeşitli hastalıktan vefat etti. Bundan dolayı o üzüntüm izâle oldu. Bütün zevkini dünyada yaşayıp da âhiretine bir şey kalmayacaklardan değilim, diye sevinmeye başladım.”
    Müslim bin Yesar, ibadetlerinde titiz, helâl-haram ayırımında dikkatli bişr mutasavvıftı. Bilhassa namaza başlayınca kendinden geçecek kadar vecd ve huşu duyar, sanki namazla bu âlemden göç edip yeni âlemlere uçardı. 
    Hılyetül-Evliya’da  rivayet ettiği hadiselerden de anlaşılmaktadır ki, Müslim bin Yesar’ın dikkatini en çok ibadetlerdeki müjdeler çekmekte, müminlerin affına dair hadisler onu meşgul etmektedir.
    Nitekim rivayet ettiği bu hadislerden birinde, abdest alan müminlerin abdest uzuvlarıyla işledikleri günahlardan nasıl kurtulacaklarına dair müjdeyi şöyle nakletmektedir:
    “Mümin, abdest alırken yüzlerini yıkayınca yüzüyle, kollarını yıkayınca koluyla, başına meşhedince başıyla, ayaklarını yıkayınca ayaklarıyla işlediği günahlardan temizlenir, affa lâyık hâle gelir.”
    Demek ki, günde beş vakit namaz için abdest alan mümin, abdest azalarını yıkarken, o uzuvlarla işlemiş olduğu günahlarını da inşaallah beraber yıkamakta, mânevî günah kirlerinden temizlenmeye muvaffak olmaktadır.
    Bu bakımdan abdest alanlar sevinmeli, ibadet edenler huzur duymalıdır. Zira abdestle hem maddi, hem de mânevî günah kirlerinden de temizlenmeye muvaffak olmaktadır.
    Müslim bin Yesâr’ın bu duygular içinde başladığı namazında bir başka âlemlere daldığı, hayatını yazan eserlerden açıkça anlaşılmaktadır. Bir defasında namaz kıldığı mescidin direği devrilip bir yanı çökmüş, halk heyecan içinde kaçışıp onu da dışarıya çağırmışlar. Ama o gürültüyü bile duymadığı için çıkmamış, namazına devam etmiş, vecd içindeymiş. 
    Ceylan bin Cevir, onun namazındaki umumî hâlini şu cümle ile özetlemektedir:  “Müslim bin Yesar’ı namazda iken görenler, içi boş bir elbisenin dikili durduğunu sanırlar. Bu kadar kendisinden geçmiş hâl alırdı.”
    Müslim bin Yesar  bu mevzuya ait hislerini anlatırken şöyle der: “Tenha bir yerde Allah’a iltica edip göz yaşı dökmekten daha lezzetli bir hal yoktur benim için.”
    Bana yakın bir başka sözü de şöyledir:  “Allah’a öyle bir ibadet edin ki, sanki sizi ibadetinizden başka hiçbir şey kurtaramayacakmış gibi olsun, öyle de tevekkül edip teslim olun ki, onun lütuf ve fazlından başka çare bulunmadığı kesinlikle bilinmiş olsun.”
    Tabiin âlimlerinden Mekhul, Basra’ya uğradığında halka şöyle hitap eder.
    “Ey Basralılar!  Kâbe’de yüzünü secdeye kapamış birini gördüm. Gözyaşları mermeri ıslatmış, yalvarıyordu. Böylesine gönülden ağlayanın kim olduğunu araştırınca, seyyidimiz Müslim bin Yesar olduğunu öğrendim.”
    Basra’nın meşhur velisi Mâlik bin Dinar der ki: Vefatından sonra Müslim bin Yesar’ı rüyada görüp  halini sordum. Cevaben dedi ki: “Kurtuldum kurtulmasına ama, büyük zelzele ve fırtınalardan sonra:  Şâyet Rabbimin geniş affı olmasa idi, yine de kurtuluş nasibim olmayacaktı.”
    Cenab-ı Hak, bizlerin kurtuluşunu kolay eylesin.
    (Ahmed Şahin, Örnek Yaşayışlarıyla, İslam Büyükleri)  kitabından istifade ile… 

    28 Ara 2023 11:51
    YAZARIN SON YAZILARI