1928’lerde yazdığı bir Risalesinde Bediüzzaman Hazretleri, Peygamberlerin mucizelerinin her birinin daha sonra gelişecek ilim ve fennin nirengi noktalarına işaret olduğuna ifade ediyor. Neticede herşeyin ilme dayandığını Bediüzzaman söylerken, Huntington da din ve kültür farklılıklarından dayalı çatışma v e savaşlar çıkacağını söylüyor. Muhtemelen Huntington, İkinci Dünya Savaşından sonra paranın ve gücün silah üretiminde olduğuna inanan ve bunun için bu işe para yatıran anlayışın paralelinde görüş beyan etmiş olabilir. Hatta böyle olmasını da isteyebilir.
Geleceğin nasıl olacağını tartışan fütüristler, ellerindeki bilgilere göre tahminlerini söylüyorlar. Ama Kur’an’ın akliliğinden ve Allah’ın sonsuz ilminin tecellilerinden istinbat eden Üstad’ın ve Hocaefendinin bakış açıları ve perspektifleri elbette daha geniş açılıdır, onun için de öbürlerinden de daha isabetlidir.
M. Fethullah Gülen Hocaefendi bu hususta şöyle diyor: “Gelecekte herşey âdeta İLİM YÖRÜNGELİ olacaktır. Bir dönemde ihmallerimizle kararttığımız ufuklar yeniden aydınlanacaktır. Evet biz Hicri 4. – 5. asırda Kur’an’ın bilhassa fennî, kevnî ilimlere bakan yönünü büyük ölçüde ihmal ettik ve bizi ayakta tutabilecek çok önemli dinamiklere tamamen sırtımızı döndük. Ben şahsen İslâmın ruhî hayatı diyebileceğimiz tasavvufun medreseden kovulduğunu hep esefle müşahede etmiş ve üzülmüşümdür. (…) Bu büyük ihmal, mutlaka telafi edilecek ve yarınlar mutlaka ilim üzerine örgülenecek ve her şey güç ve kuvvetini ilimden alacaktır.
“İlim, hızla küreselleşen, -hadîsin ifadesiyle – tekârub-ü zaman ve tekârüb-ü mekâna, yani zaman ve mekandaki mesafelerin kısalmasına kayan bir dünyada çok önemli bir yer işgal edecektir. (…) Yeni nesiller ta kreşlerden ele alınarak, orta okul, liselere, oradan da milletleri adına kendilerini isbat edecekleri değişik branşlarda uzmanlaşmalara kadar hayatın her ünitesinde bir seferberlik ilan etme mecburiyetindeler. Gelecekte her şey gücünü ilimden alacağına göre, böyle bir geleceğin ilim üzerinde örgülenmesi ancak bu şekilde bir gayretle mümkün olabilecektir.
“Hamiyetli, ülkesini ve milletini seven İŞ ADAMLARIMIZIN açtığı ve şimdilerde bütün dünyaya yayılan Okullar, Üniversiteye Hazırlık Kursları ve Üniversiteler, bu hedefe giden yolda henüz bir heceleme mahiyetindedir ki, bu da bu mübarek bir aydınlık ve aynı zamanda geleceğin fecr-i kâzibi, yani sadece bir yalancı şafağı demektir. Yalancı şafak, sâdık şâhiddir. Evet bundan sonra artık gerçek şafaklar tüllenecek ve –inşaallah- bir muhtelif rüzgâr esmezse, milletçe hedeflenen bu yüce ufka mutlaka ulaşılacaktır.
“Biz, Allah’ın lütuf ve keremiyle şimdilerde başlayan ve bir ölçüde bütün dünyaya yayılma istidadı gösteren hoşgörü ve diyalog esintilerinin devamı için elimizden geleni yapmaya çalışacak ve inşaallah (kültürler arası çatışma iddiacılarını ve) tahmincilerini yalan çıkaracağız. Zira biz inanıyoruz ki, bu meltemler öldürücü silahları, mekanize birlikleri ve daha başka pek çok olumsuzlukları alt edecek güçtedir. (…) Bu da insanlığa, ÇATIŞMA değil, temelde aynı değerlere oturan İlahî dinlerin, bu temeller etrafında bir araya gelmesine sebep olacak ve insanlık, kıyametten önce inşaallah YENİ ve KUTLU BİR BAHAR daha yaşayacaktır.” (Bilgi Çapı ve Medeniyetler Çatışmasına Dair Prizma-3)
Güzel niyetler buna dair hayaller ve bunlara dair gerçekleştirilebilir planlar çok önemlidir. Biz de inşaallah bu senaryolar üzerine bir filim hazırlanmasını arzu ediyoruz.