Fetih Suresi’nin ilk âyeti ile “Doğrusu Biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik” diye buyurulduktan sonra bunun sır ve hikmeti diğer sıra ile gelen âyetlerle beyan edilmektedir. Evet, böylece “Allah, Hz. Muhammed Aleyhisselamın (Onun gölgesinde, sünnetine uyan ümmetinin) geçmiş ve gelecek günahını bağışlar (Aslında İsmet sıfatı ile Efendimiz hep masum ve günahsız olduğuna göre ve surenin sonunda; İşte böylece Allah, onlar gibi iman edip sâlih ameller işleyenlere bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlanmıştır buyurulduğuna göre bu surenin başındaki mağfiret ümmet-i Muhammed’e bakmaktadır.)”
“Ve sana olan nimetini Allah tamamlar ve sırat-ı müstakîme hidayet eder…
Ve bu fetihle,
“Sana Allah, şanlı bir zaferle yardım eder.”
Ve bu fetihle,
“İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalblerine sekine indiren O’dur. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah Alîm’dir, Hakimdir.”
Ve bu fetihle,
“Mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.”
Ve bu fetihle,
“O Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah’a ortak koşan erkeklere ve ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük onların başlarına olsun. Allah onlara gazap etmiş, lânetlenmiş ve Cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah Aziz’dir, Hakîm’dir.”
Kur’an-ı Kerim, elbette kıyamete kadar bütün Müslümanlara, İslâmî hizmetlere yol göstermekte ve rehberlik yapmaktadır. İhlas ile iman-Kur’an hizmeti için ciddî gayret edenlere bilhassa alâkası daha büyüktür. Bu açıdan bakacak olursak Üstad Hazretleri, Büyük Cevşen’in başına Yâsin Suresi’nden sonra Fetih Suresi’ni de koydurmuştur. Pek çok Risale-i Nur talebesi bu Fetih Suresi’ni her gün okumaktadır. M. Fethullah Gülen Hocaefendi de eskiden beri mühim meselelerde toplu halde Fetih Suresi’ni 19’un katları olarak arkadaşlar arasında bölüştürerek bazen üst üste bir hafta okunmasını tavsiye etmekte ve bizzat kendisi de katılarak üzerine düşen sayıda okumaktadır.
Ayrıca Üstad Bediüzzaman Hazretleri kendisinin hazırladığı namaz tesbihatı kitapçığında öğle namazının tesbihatının sonuna Kur’an’dan Fetih Suresi’nin 27. 28. 29. Âyetlerini de yerleştirmiştir. Her gün okunmaktadır. Günümüze kadar da Risale-i Nur talebelerinden her grup okumaktadır…
Fetih Suresi’nin 22. Âyetinden itibaren büyük müjdeler var: “Eğer (o Mekke müşrikleri) inkârcılar sizlerle savaşsalardı arkalarını dönüp kaçar, sonra da ne kendilerini koruyan, ne de destek olan hiç kimse bulamazlardı. Allah’ın öteden beri geçerli olan kanunu budur. Sen Allah’ın nizamında hiçbir değişiklik bulamazsın. Mekke vâdisinde size onlara karşı zafer nasip ettikten sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çeken O’dur. Allah bütün yaptıklarınızı görür. İnkârda ısrar edip sizi Mescid-i Haram’ı ziyaret etmekten ve bekletilmekte olan hediye kurbanlıkları yerine ulaştırmaktan geri çevirenler onlardır. Eğer orada kendilerini tanımadığınız için tepeleyeceğiniz ve bilmeyerek tepelemenizden ötürü zor durumda kalacağınız mümin erkekler ve mümin kadınlar olmasaydı, Allah ellerinizi birbirinizden çekmez, savaşmanıza engel olmazdı. Dilediği kimseleri rahmetine nail etmek için Allah böyle takdir buyurdu. Şayet onlar birbirlerinden seçilip ayrılmış olsalardı, elbette kâfirleri gayet acı bir cezaya çarptırırdık. Kâfirlerin kalblerine taassubu, câhiliye taassub ve tarafgirliğini yerleştirdikleri o sırada Allah da Resulü’nün ve müminlerin gönüllerine sekine verdi. Takva kelimesini onlara yoldaş etti. Zaten onlar bu söze pek lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” (48/22-26)
24. Âyette “en azfeaküm aleyhim” Yani, “Sizleri, onlara karşı muzaffer kıldık” ifadesi cifri, riyazî değer olarak Hicri 1447 tarihini gösteriyor. Miladî olarak 2026 eder. Büyüğümüzün de 1994’lerde söylediği, 2000’li yılların ilk çeyreğinden sonra çok güzel ve ihtişamlı günlerin müjdesi ile bu tarih tevaffuk ediyor. “Gaybı Allah’tan başka kimse bilmez. En doğrusunu Allah bilir.” diyerek yazımıza son verelim.