Cenab-ı Hakkın ezeli sıfatlarında bir cemâli bir de celâli olmak üzere iki türlü tecellisi vardır. Cemâli isimlerden lütuf ve hüsün; celâli isimlerinden kahir ve heybet tezahür eder. Ahirette ise lütuftan Cennet ve Nur; kahırdan da Cehennem ve Nâr (Ateş) tecelli eder. Zikir âleminde, Cemâl’den hamd; Celâl’ den tesbih akseder. Kelam âleminde, Cemâl’ den emir; Celâl’ den nehiy tecelli eder. İrşad âlemine intikal edince, Cemâl’ dan müjdeleme ve teşvik; Celâl’ den korkutma ve vazgeçirme ortaya çıkar. Vicdana tecelli edince Cemâl’ den ümit; Celâl’ den korku husule gelir, ta ki, ümitle doğru yola gidilsin; korku ile eğri yollardan vazgeçilsin...
ESMA-İ HÜSNA (Cenab-ı Hakkın Güzel İsimleri)
Esma-İ Hüsna meselesinde üç husus vardır:
1-Cenab-ı Hakkın isimleri çoktur. Âyet ve hadislerde geçen isimlerden başka Cenab-ı Hakkın hiç kimseye bildirmediği isimleri de vardır.
2-İsimlerin tecelli mertebeleri farklıdır.
3-İsimler tek başına tecelli etmezler; diğer isimlerle beraber, tabir caiz ise, girift olarak tecelli ederler.
1-İsimleri Çoktur
Kur’ an-ı Kerim’ de “Lehül-Esmâü’l-Hüsna” buyrulduğu üzere bütün güzel isimler O’nundur ve pek çoktur. Nasıl ki, bir padişahın çeşitli dairelere göre çeşitli isimleri olabilir. Mesela: Mahkemelerde O’nun ismi Hâkim-i Âdil’ dir. Askeriyede Kumandan-ı Âzam’ dır. İdari dairelerde Sultan’ dır. İlmiye sınıfı arasında ve meşihatta Halîfe’ dir. Mutî ahalisi kendisine merhametli Padişah, derler. Âsi insanlarda Kahhâr Hâkim, derler... İşte bunun gibi binlerce ismi ve ünvânı olabilir.
2-Tecelli Mertebeleri
Bir de bu isimlerin pek çok tecelli mertebesi vardır. Nasıl ki, padişahın kumandan isminin, onbaşıdan mareşale kadar pek çok kıdem ve dereceleri vardır. Mesela hayat verici ismi, Muhyî’ dir. Bunun tecellilerini tek hücreli canlılardan insanlara varıncaya kadar ayrı ayrı şekillerde görürüz. Eğer amiplerde onbaşılık tecellisi varsa mesela nakş-ı âzam olan insanda hayatın mareşallık gibi bir tecellisi vardır. Yani en yüksek, en âzam tecelliyi insanda göstermektedir. Şimdi işin gerçeği böyle olduğu halde yani Cenab-ı Hak tecelli eden isimlerinin eseri olan sanat harikalarını çeşitli şekilde yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya renk renk sergilediği halde bunları kendi kendine veya tesadüfen oluşmuş bir evrim olayı gibi göstermek doğru değildir.
Aynı şekilde kelam sıfatının tecellileri de çok çeşitlidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’ in ifade ettiği gibi (Kehf/ 109. ayet) Cenab-ı Hakk’ ın “kelimatı” denizler mürekkeb olsa dahi, yazmakla bitmez. Fakat “Mütekellim” isminin azam tecellisi olan Kur’an’ dan tut da, Tevrat, Zebur, İncil’e ve 100 suhufa, onlardan, peygamberlere gelen ilhamlara, velilere ve meleklere gelen ilhamlara, hatta arılara ve diğer hayvanlara gelen ilhamlara, hatta ve hatta Zilzal Suresi’ nin 5. âyetinde ifade edildiği gibi zelzele-i kübra ile ilgili arza gelen ilhama kadar herşey İlahi kelimâttandır. İşte ne kadar mertebe ve dereceler var...
3-İsimlerin Tecellileri Girifttir
Her bir âlemde, her bir dairede herhangi bir ismin tecellisi hâkim olsa bile , diğer isimlerle beraber girift olarak tecelli eder. Nasıl ki, Padişahın, askeriyede “Kumandan-ı Azam” ismi hakimdir fakat askeri mahkemelerde, “Hâkim” ismi, askeri okullarda “Halife” ismi de kendini gösterir. Veya normal olarak mahkemelerde “Hâkim-i Âdil” ismi hakimdir ama gene hırsızın, katilin, suçlunun yakalanması için polise ve jandarmaya ihtiyaç olduğundan dolayı “Kumandan” ve “Sultan” isimleri de tecelli eder. Ayrıca hâkimler gene de hukukçu yetiştiren okullarda okuyacaklarından dolayı “Halife” ismiyle de dolayısı ile alakası vardır. İşte bu misallerde olduğu gibi Cenab-ı Hakkın isimlerinden birisi bir yerde hâkim olmakla beraber diğer isimleriyle girift olarak tecelli eder. Mesela Muhyî ismi bir canlıya hayat verirken, Rezzak ismi rızkını verir, Hakim, Mukaddir ve Adl isimleri ölçülü, biçimli ve hikmetli bir vücud verir ve çeşitli organlar takar. Mücemmil ve Müzeyyin isimleri, güzellik ve cemâl ihsan ederler. Semi ismiyle işitme duygusu, Basir ismiyle görme duygusunu verir...